Deprem İzolasyon Derneği (DİD) Başkanı Bahadır Şadan, Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında izolatörlü hastanelerin üstün performansından dolayı bu sistemlere farkındalık ve talebin arttığını belirterek, "Depremden sonra deprem izolatörlerine ilgi 30 kat arttı' diyebiliriz." dedi.
Şadan, sismik ya da deprem izolasyon olarak adlandırılan sistemin, depremin yıkıcı etkisinin üstyapıya, binaya aktarılmamasını sağlayan ve enerjiyi temel seviyesinde sönümleyip binanın hasar almasını engelleyen bir sistem olduğunu söyledi.
Türkiye'de binaların kontrollü hasar deprem performans seviyesi için tasarlandığını dile getiren Şadan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu şu demek oluyor; binanız eğer büyük bir depremi yıkılmadan, tamamen 'yassı kadayıf' dediğimiz hale gelmeden atlatıyorsa aslında deprem yönetmeliğine göre başarılı bir performans göstermiş demek oluyor. Deprem izolasyon sistemleri ise depremden hemen sonra binanın yeniden kullanıma hazır haline getirildiği bir sistem. Yani depremden hemen sonra deprem izolatörlü binaya tekrardan girebilirsiniz. Bina depremi hem kendisi hasarsız atlatacaktır hem de içindekiler herhangi bir sıkıntı yaşamadan binaları yeniden kullanmaya başlayacaklardır."
- "İlk olarak Yeni Zelanda'da uygulandı"
Bahadır Şadan, bu sistemlerin aslında Türkiye'de yıllardır bulunduğunu belirterek, yaygın olarak 2013'ten beri kullanılmaya başlandığını, "Birinci ve ikinci derece deprem bölgesindeki bütün 100 ve üzerinde yatağa sahip hastanelerin deprem izolatörlü olarak yapılması gerektiğine ilişkin" Sağlık Bakanlığı tarafından genelge yayınlandığını söyledi.
O zamandan itibaren Türkiye'de yaygın olarak hastanelerde kullanılmaya başlandığını dile getiren Şadan, "Bu zamana kadar daha çok hastanelerde uygulanıyordu. Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra ise artık yaygın olarak diğer yapı türlerinde ve konutlarda da uyguluyoruz." diye konuştu.
Şadan, deprem izolatörlerinin ilk olarak ticari olarak Yeni Zelanda'da uygulanmaya başlandığını kaydederek, Japonya gibi ülkelerde yaygın olarak kullanıldığını bildirdi.
- "Türkiye'nin her yerinde deprem izolatörlü projeler devam ediyor"
Deprem İzolasyon Derneği Başkanı Şadan, dernek olarak 2006'dan beri izolatörler konusunda farkındalığı artırmaya çalıştıklarını ve müteahhitler ile ev sahiplerini bu sistemi uygulamaları için teşvik ettiklerini anlattı.
Ancak bu konuda yeterli farkındalık oluşturamadıklarını ifade eden Şadan, şu açıklamalarda bulundu:
"Kahramanmaraş depremleri sonrasında, deprem izolatörlü hastanelerin üstün performansından sonra halk nezdinde de deprem izolasyon sistemlerine farkındalık ve talep arttı. Depremden önce İstanbul'da sadece iki tane deprem izolatörlü konut vardı. Şu an Türkiye'nin her yerinde en az 30 tane deprem izolatörlü konut projesi devam ediyor. 'Depremden sonra deprem izolatörlerine ilgi 30 kat arttı' diyebiliriz. Erzurum'dan tutun da Osmaniye'ye, Samsun'a, Isparta'ya, Burdur'a, Bursa'ya kadar projeler devam ediyor. İstanbul'da belki 20'ye yakın proje devam ediyor. Şu an yaygın olarak deprem izolatörlü konut projeleri arttı."
Bahadır Şadan, deprem izolatörlerinin binanın toplam maliyetini, arsa maliyeti hariç, yüzde 10-15 civarında artırdığını kaydederek, "Bunun da kat maliklerine ekstra maliyeti, yapıda kullanacağınız bir İtalyan seramikten veya mutfak aksesuarından farklı olmayacaktır. Projeler ne kadar büyür, daire sayısı artarsa izolatörlerin daire sahiplerine maliyeti o kadar azalır." açıklamasında bulundu.
- "Dünyanın her yerinde Türkiye'de üretilmiş deprem izolatörleri kullanılıyor"
Bahadır Şadan, Türkiye'de deprem izolatörlerinin üretiminin yaklaşık 10 yıldır sürdüğünü belirterek, "Bir tane tescilli olarak, yani kalitesi testlerle kanıtlamış kauçuk üreticimiz var. Bir tane de sürtünmeli, çelik bazlı üretim yapan bir firmamız var. Bunlar yaklaşık 10 yıldır Türkiye'de deprem izolatörü üretimi yapıyorlar ve dünyanın her yerinde Türkiye'de üretilmiş deprem izolatörleri de kullanılıyor." diye konuştu.
- "Vatandaşlarımız müteahhitlere, 'binamın deprem izolatörlü olmasını istiyorum' desin"
DİD Başkanı Şadan, deprem izolatörlerinin kullanılması için zorunluluktan ziyade isteğin önemli olduğunun altını çizerek, bu konuda da son dönemde önemli aşama kaydettiklerini söyledi.
Şadan, "Halkımızdan şunu istiyoruz; eğer binaları deprem izolatörlü olmaya uygunsa anlaşma yaparken müteahhitlere, 'Ben binamın deprem izolatörlü olmasını istiyorum' desinler." şeklinde konuştu.
- "Her bina izolatörlü olmak zorunda değil"
Bahadır Şadan, her binanın deprem izolatörlü olmak zorunda olmadığını ve bu konuda yanlış algı bulunduğunu belirterek, deprem yönetmeliğine göre tasarlanmış ve iyi mühendislik görmüş bir yapının depremi başarıyla atlatabileceğini anlattı.
Ancak deprem anında bu binalarda hasar oluşacağını dile getiren Şadan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yapısal hasar olabilir veya duvarların yıkılması, binaların bir daha kullanılamayacak hale gelmesi gibi hasar alabilir. Bunlar yönetmeliğin içinde olan şeyler. Deprem izolatörü ise binanın ekstradan depremden sonra hemen kullanım imkanını tanıyan bir sistem. Ama dediğim gibi elimizdeki tek çözüm deprem izolasyonu değil. Çok yüksek binalara önermiyoruz bu sistemi. Çünkü deprem izolasyonunun ana prensibi binanın salınım periyodunu uzatmak. Yüksek binaların da zaten salınım periyodu yüksektir. Dolayısıyla çok uygun olmuyor. Bizim istediğimiz mesela 10-12 kata kadar binalarda deprem izolasyonunun uygulanması. Ayrıca deprem izolatörlü binanın her yöne 30-40, bazen 50 santimetreye, hatta 1 metreye kadar hareket etmesi gerekiyor. Dolayısıyla bitişik nizam binalara uygun değiller. Tekil ve çevresinde yeterince boşluk olması lazım."