Kültür Sanat

Alireza Gurbani, İran ile Türkiye'nin kültürel yakınlığının iş birliklerini güçlendireceğini söyledi

İranlı şarkıcı Alireza Ghorbani, Türk müziklerinin İran'da çok sevildiğini söyleyerek, "Birçok Türk müzik parçası, İran halkı tarafından biliniyor ve kendi içlerinde bu eserleri seslendirip dinliyorlar. Bu, iki ülke arasında kültürel yakınlığın, müzikal tonlar ve makamlar arasındaki benzerliklerin ne kadar iç içe olduğunu gösteriyor. Bu da müzikal anlamda iş birlikleri için büyük bir fırsat sunuyor." dedi.

Abone Ol

Ghorbani, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamındaki "6. Uluslararası Halk Müzikleri Festivali"nde sanatseverlerle buluştu.

Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleştirilen konsere, sanatçının İranlı hayranları da yoğun ilgi gösterdi. Ghorbani, konserde son albümü "Ba Man Bekhan"dan parçaların yanı sıra klasikleşmiş eserlerini seslendirdi.

Klasik Fars müziğinin temsilcilerinden Ghorbani, festivale ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Beni bu festivale davet eden dostlara çok teşekkür ediyorum. Diğer sanatçı dostlarımla birlikte bu festivalde yer alıyorum ve bu davet için minnettarım." dedi.

Her yıl Şeb-i Arus törenlerinde de yer alan sanatçı, "Mevlana, İranlılar ve Farsça konuşan dünya için çok özel bir yere sahip. Onlar bu törenlerde bulunmak için yoğun bir ilgi gösteriyor ve benim için de bu hep böyle olmuştur." diye konuştu.

 "Türkiye'deki gençlerin bize gösterdiği ilgi ve tepkiler çok etkileyiciydi"

Alireza Ghorbani, dünyanın birçok şehrinde önemli sanatçılarla ortak konser verdiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

"Bunların ilki Konya'da, sayın Alim Kasımov ile gerçekleşti. Bu projeyi İran'ın farklı şehirlerinde ve İstanbul'da da icra etmeyi planlamıştık. Ancak sayın Kasımov'un ve bizim yoğun programlarımız nedeniyle bu proje biraz ertelendi. Fakat ileride onunla ya da başka değerli Türk sanatçılarıyla bu projeyi hayata geçirebiliriz. Ayrıca şu anda bir parça hazırladık ve bu eserde, İranlı arkadaşlarımızın yanı sıra iki ya da üç Türk müzisyen de yer alıyor. Bu parçanın önümüzdeki aylarda yayımlanmasını umuyorum."

Ghorbani, Türk dinleyicilerinin ilgisine de değinerek, "Özellikle Türkiye'deki gençlerin bize gösterdiği ilgi ve tepki çok etkileyiciydi. Onlarla karşılaştığımda, 20 yıl öncesine ait çalışmalarımızı, hatta orkestra eserlerimizi, örneğin İranlı besteci merhum üstat Homayoun Khorram ile yaptığımız 'Rosvaye Zamane ' ya da 'Ghamgin Cho Paizam' (Hazan Gibi Hüzünlüyüm) gibi eserleri ve diğer geleneksel parçaları nasıl ezbere bildiklerini gördüm ve hayrete düştüm. Hatta bazen bu eserleri söyleyip, kaydettiklerini ve bize gönderdiklerini görmek de beni çok mutlu ediyor. Bu kültürel etkileşimin iki farklı kültür arasında var olmasından gurur duyuyorum." değerlendirmesini yaptı.

Kendisi gibi birçok İranlı sanatçının da Türk halkını ve Türkiye'yi çok sevdiğini vurgulayan Ghorbani, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk halkını içtenlikle seviyoruz. Bunu samimiyetle söylüyorum. Aynı zamanda Türk müziğine de hayranız. Geleneksel müziklerinden pop müziğine kadar her türünü seviyoruz. Birçok Türk müzik parçası, İran halkı tarafından biliniyor ve kendi içlerinde bu eserleri seslendirip dinliyorlar. Bu, iki ülke arasında kültürel yakınlığın, müzikal tonlar ve makamlar arasındaki benzerliklerin ne kadar iç içe olduğunu gösteriyor. Bu da müzikal anlamda iş birlikleri için büyük bir fırsat sunuyor. Sonuç olarak, Türkiye'nin tüm güzel insanlarına içtenlikle en iyi dileklerimizi sunuyoruz."

Seslendirdiği eserlerde İran geleneksel müziğinin modernize edilmiş halini dinleyicilerin beğenisine sunan usta sanatçı, Fars halk müziğinin geleneklerine bağlı kalarak, diğer kültürlerin müzikleriyle de sanatını harmanlıyor.