Millî târihimizin en uzun gecesiydi 15 Temmuz gecesi. Yaz ve Cuma gecesi olması sebebi birçok kişi dışarıdaydı. Televizyonlarda geçen alt yazıyı okuduğumuzda önce anlam veremedik.
Kelimelerin anlam dünyâmızda vazgeçilemez yerleri var. Yazılı ya da sözlü olsun algıladığımız her kelime, bizim dünyâya bakış açımızın sınırlarını belirliyor. Ne kadar çok kelime biliyorsak, yâni duyunca ya da okuyunca ne kadar çok kelimeyi anlayabiliyorsak dünyâya bakış açımız, dünyâyı anlama ve anlamlandırma kâbiliyetimiz o kadar genişliyor. Tıpkı uzaya gönderilen teleskopların mercekleri ne kadar hassas olursa, uzay ile ilgili bilgimizin o kadar çoğalması ve netleşmesi gibi, kelimeler de bizim etrâfımızda olup biten, olmuş bitmiş hatta olacak olanları daha net görmemizi sağlıyor.
Max Weber, "bürokrasi" kavramını geliştirirken işlerin yürütülmesi için gerekli bir mekanizma olarak düşünmüştü. Oysa tıpkı önce "felsefe" sonra da "ideoloji" kavramları gibi, "bürokrasi" kavramı da kısa zamanda itibarsızlığa uğradı. Şimdi bürokrasi, işlerin yokuşa sürülmesi olarak anlaşılıyor.
Söz konusu çevre olunca sosyal medyada çokça paylaşılan şu sözü bilirsiniz: "Biz dünyâyı babalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık."
İlkokuldan 1984 yılında mezun oldum. İlkokul ikinci sınıfa başladığımda 12 Eylül darbesi olmuştu.
Üniversitelerimizle ilgili daha önce de yazdım ve öyle gözüküyor ki bundan sonra da yazacağım.
Bir toplumda kültürel karşılığı olmayan hiçbir fikir ve düşünce tutunamaz. Bir fikrin kültürel karşılığının zemini ise o fikri benimsemiş insanlar, daha doğrusu o fikri benimsemiş ve uygulayan insan tipidir.
Millî parkları herkes bilir. Fil, zürafa, antilop gibi vahşi hayvanların doğal ortamlarında ve koruma altında oldukları geniş alana yayılmış parklara "millî park" denir. Bu parklar bulundukları ülkelerin yasal koruması altındadır. Bu parkların sınırları içindeki hayvanlar insanlar tarafından avlanamaz. Bu parkların bâzıları Avrupa'daki ortalama büyüklükteki bir ülkeden daha büyük olabilir.