Vakıf Katılım web

ANAHTAR KELİMELER - 1

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Kelimelerin anlam dünyâmızda vazgeçilemez yerleri var. Yazılı ya da sözlü olsun algıladığımız her kelime, bizim dünyâya bakış açımızın sınırlarını belirliyor. Ne kadar çok kelime biliyorsak, yâni duyunca ya da okuyunca ne kadar çok kelimeyi anlayabiliyorsak dünyâya bakış açımız, dünyâyı anlama ve anlamlandırma kâbiliyetimiz o kadar genişliyor. Tıpkı uzaya gönderilen teleskopların mercekleri ne kadar hassas olursa, uzay ile ilgili bilgimizin o kadar çoğalması ve netleşmesi gibi, kelimeler de bizim etrâfımızda olup biten, olmuş bitmiş hatta olacak olanları daha net görmemizi sağlıyor.

Anahtar kelimeler, akademik bir ifâdedir. Biz akademisyenlerin meslekî faaliyetleri arasında önemli yerleri olan akademik makâlelerin olmazsa olmazı anahtar kelimelerdir. Akademik makâlelerin hem Türkçe özetlerinin altında hem de yabancı dildeki özetlerinin altında mutlaka olması gereken anahtar kelimeler, âdeta o makâlenin kilidini açan birer anahtardır. Tüm makâle bu anahtar kelimelerin ekseninde gelişir ve sonuçlanır. Bu anahtara kelimeler, bu makâlenin hangi kavramları ele aldığını ve o kavramlara nasıl anlamlar yükleyerek ele aldığını göstermesi açısından önemlidir. Bu kavramlar ve kelimelerle ilgili bir çalışma yapacak herhangi biri internet üzerinden bir arama yaptığında bu anahtar kelimeler, o makâlenin bulunmasını sağlar.

Dolayısıyla bir akademisyen, bir makâle yazarken hangi kelimeleri anahtar olarak belirlemesi gerektiğini bilmelidir. Bu kelimeler, o makâlenin âdeta rotasıdır. O rotayı makâlenin kaptanı olarak akademisyen belirler. Rota dışına çıkmamasını yâni konudan sapmamasını bu anahtar kelimelerin çizdiği kavramsal çerçeve sağlar.

İletişim hatâları

Anahtar kelimelerinin çizdiği kavramsal çerçevenin dışına çıkan makâlenin yayımlanma şansı çok düşüktür. Bu yayımlanma ihtimâlinin düşük olması, bizim sosyal hayâtımızdaki iletişim hatâlarına benzer. Tartışmaların hemen hemen hepsinde şu ifâdeyi duymuşuzdur: “Ben öyle demek istemedim”, “Ne demek istediğimi anlatamıyorum”, “Ben onu o anlamda söylemedim” ya da “Sözlerimi kafanıza göre anlıyorsunuz”.

Bu tür iletişim hatâsı ifâdeleri, güncel hayatta tatsız sonuçlar doğurabilir. Kültürel farklılıklardan doğan jest ve mimiklerin anlam farklılıklarının doğuracağı iletişim hatâları çabuk giderilebilse de, yazılı veya sözlü olarak mâruz kalınan kelimelerdeki anlam boşlukları ya da yanlış anlamalar, iletişimin ve dolayısıyla sosyal hayâtımızın gerilimli hâle gelmesine, ön yargıların oluşmasına, niyet okumalarına yol açmaktadır.

Örneğin bir televizyon kanalındaki tartışma programında konuklardan biri “Rahmetli Atatürk” ifâdesini kullanınca, diğer konuklardan biri “Rahmetli demeyin, Atatürk ölmedi” diye bir karşılık verdi. Konu fazla alevlenmeden “Atatürk ölmedi, yüreğimizde yaşıyor” gibi sözlerle geçiştirildi.

Başka bir örnek olarak, “olasılık” yerine “ihtimâl”, “olanak” yerine “imkân”, “yanıt” yerine “soru”, “Tanrı” yerine “Allah”, “kutlu” yerine “mübârek”, “günaydın” yerine “hayırlı sabahlar”, “merhaba” yerine “selâmünaleyküm” kelimelerini kullanmak ülkemizde yakın bir geçmişe kadar siyâsî ve dinî bir kimlik giydirmek ve ön yargı oluşturmak için yeterli olabiliyordu.

Bu ve bunun gibi birçok örneğin sebebi, kelimelerin sâdece harflerden ve seslerden oluşmadığı ve berâberlerinde, âdeta bir kamyonun damperindeki tonlarca yük gibi, bir dünyâ görüşü, siyâsî bir tavır, dinî ya da seküler bir duruş getirmektedir.

Bu yüzden birçok konuşma sırasında “Kelimelerimi seçerken çok dikkat ediyorum” diyenlere şâhit olmuşuzdur ya da bizzat biz de böyle demişizdir. Konuşurken ya da yazarken seçtiğimiz kelimeler, akademik makâlelerdeki anahtar kelimeler gibi, iletişimin yönünü, içeriğini ve kendimizi ne kadar ifâde edebileceğimizi belirler. Elbette biz ne kadar dikkatli ve hassas olursak olalım, birileri kendi istedikleri ve işlerine geldiği gibi anlayacak ve yorumlayacaktır. Onlar için yapacak bir şey yok. Kendi taktıkları at gözlüğünü kendileri çıkarmadıkları sürece, dünyâya dolap beygiri gibi bakmaktan kurtulamayacaklar. Onların bakışını değiştirecek, beyinlerindeki kilidi açacak bir anahtar maalesef icat edilemedi.

Anlam dünyâmızı şekillendiren anahtar kelimelerle devam etmek üzere…