2024'TE BÜYÜME

Prof. Dr. Rana Atabay KUŞÇU
Tüm Yazıları
Cumhuriyetimizin 101. yılında dünya ticaretindeki yerimiz ne olacak? Bu soruya yanıt verebilmek için önce, dünya ekonomisinde neler bekleniyor, bu soruya yanıt bulmamız gerekiyor.

Dünya ekonomisinin denge tahtası ABD, büyümede inişe geçti. Rakamlar, ‘yumuşak iniş’ gösterse de küresel büyümenin durağanlaştığı ve farklılaştığı sergileniyor. Veriler Birleşmiş Milletler’in farklı kurum ve yapılarından, analiz ise UNCTAD (Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Ticaret Konferansı) tarafından sunuldu. Yıl biterken UNCTAD, 2023 Ticaret ve Kalkınma Raporunu açıkladı.

Buna göre, dünya ekonomik büyümesi, 2022'deki yüzde 3'ten 2023'te yüzde 2,4'e geriledi. 2024’te toparlanma bekleniyor ancak küresel finansal yapıyı oluştururken kurumsal reformlara; enflasyon, eşitsizlik ve kamu borçlarıyla mücadeleye yönelik daha pragmatik politikalar ve kilit piyasalarda daha güçlü gözetim ihtiyacının altı çiziliyor.

UNCTAD sözcüsü Genel Sekreter Rebeca Grynspan oldu. Gelecekteki sistemik krizlerden korunmak için geçmişin politika hatalarından kaçınmalı ve pozitif bir reform gündemini benimsemeliyiz, dedi.

Küresel ekonomide farklı büyüme yolları var. Eşitsizlikler genişliyor ve piyasa yoğunlaşması borç yükleriyle birlikte artıyor.

Oysa, küresel ekonomi, pandemi sonrası toparlanma seyrindeydi. Brezilya, Çin, Hindistan, Japonya, Meksika, Rusya ve ABD'nin de aralarında bulunduğu bazı ekonomiler 2023'te dayanıklılık gösterdi.

Artan faiz oranlarına rağmen ABD ekonomisi, güçlü tüketici harcamaları, mali kemer sıkma politikalarından kaçınma ve yeni yılın başlangıcında finansal bulaşmayı durdurmak için aktif parasal müdahaleler sayesinde, enflasyonist baskıları hafifletti ve ölçülü bir ekonomik yavaşlama ile olumsuz tahminleri boşa çıkardı. Ancak raporda, özellikle uzun süren yüksek faiz oranları göz önüne alındığında, yatırım endişelerinin devam ettiği konusunda uyarılar yer alıyor. Avrupa durgunluğun eşiğinde; hızla sıkılaşan para politikası ve güçlü ekonomik dalgalanmalarla boğuşuyor; büyük ekonomiler yavaşlıyor ve Almanya zaten küçülüyor. Kıta genelinde durgun veya düşen reel ücretler, mali kemer sıkma politikalarıyla birleşerek büyümeyi aşağı çekiyor. Çin, geçen yıla göre toparlanma işaretleri gösteriyor. Ancak zayıf yurt içi tüketici talebi ve özel yatırımla karşı karşıya.

Ekonomik eşitsizlik, gelişmekte olan ülkeleri orantısız bir şekilde etkiliyor. Gelişmiş ekonomilerdeki parasal sıkılaştırmanın etkileri görülüyor. Bu genişleyen servet açığı, kırılgan ekonomik toparlanmayı ve ulusların sürdürülebilir kalkınma amaçlarını (SDG'ler) karşılama isteklerini daha da baltalama tehlikesi yaratıyor.

UNCTAD’ın üç başlıktaki çağrısı, bize de yol gösterebilir:

-Finansal istikrar, üretim yatırımlarını artırmak için mali, parasal ve arz yönlü önlemlerin daha dengeli bir politika karışımı gerekli.

-Parasal istikrarı uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik ile dengelemek amacıyla, enflasyon hedefine ulaşmada merkez bankalarının yeni anlayışlar uyumunun sağlanması.

-Özellikle daha hızlı büyüme sağlayabilecek ülkeler için daha fazla politika koordinasyonu ile kaynakların harekete geçirilmesi.

Ekonomi politiği, her zamankinden daha değerli, daha etkili olacak.

Bu durum, 2024’te Türkiye’yi umulanın çok üzerinde başarılı kılabilir.