HAVACILIK ÇALIŞANLARI SENDİKA SEÇEBİLMELİ

Musa ALİOĞLU 11 Mar 2018

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Devletimizin beka sorunu için, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığı askeri harekatın adına "Zeytin Dalı Operasyonu" denilmesinden bu yana, bu sözü her gün duyuyoruz.

Hakkını teslim etmek gerekir ki, bu sözü ilk önce, havacılık sektöründe sendikal muhalefet yapan Kaptan İskender Çarkçı ve arkadaşları "Zeytin Dalı Hareketi" diye kullanmış ve kendilerini böyle tanıtmıştı. Malumunuz olduğu üzere, Türkiye'de işçi sendikalarının önünün kesilmesi 12 Eylül darbesiyle hızlanmıştır. Buna rağmen işçi hareketi mücadeleyi hiç bırakmamıştır. 

Havacılık sektöründe etkili ve tek yetkili sendika olarak sağ görüşteki Türk İş'e bağlı, solun kontrolündeki Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş) vardı. Bu sendikada güçlenen muhalefet, zamanın Genel Başkanı Atılay Ayçin'i tam devirip iş başına gelecekken, ince bir operasyon ile devre dışı kalınca, o güne kadar adı sanı hiç duyulmamış Ali Kemal Tatlıbal ve ekibi seçimi kazanıp, iş başına geldiler. THY yönetimine çok zorluk çıkarmayan yeni sendika yönetiminin toplanan aidatların nereye, nasıl harcandığı konusunda bazı sorulara inandırıcı yanıt verememesi çok fazla şikayet konusu olarak dile getirildi. İlk dönemi araba sevdası ve eğitim adıyla gezilerle geçiren yönetim, 2017 yılının son aylarında yapılan seçimde de hazırlıksız ve dağınık olan muhalifleri rahatça yenmeyi başardı. Ancak, sendika çatısı altında en fazla üyeye sahip olan kabin ve kokpit ekipleri yönetimde adil temsil edilmedi. 

Yapılan yasal bir değişiklikle havayolu iş kolundaki sendikaya, karayolu iş kolunda çalışan kamyon şoförlerinin üye yapıldığı iddiası gündeme getirildi ve bu durum camiada büyük huzursuzluğa sebep oldu. 

Sendikanın milyonlara varan aidat gelirini ödeyen pilot ve kabin görevlileri, kısaca uçucular dediğimiz gurup, sendika içinde başarılı olamayacaklarını anlayarak, yeni bir sendika kurma kararı alır. Zeytin Dalı Hareketi, İskender Çarkçı ve arkadaşları ile üç adım ileriye fırlayabilmek için, bir adım geri adım atıp, Havayolu Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) adıyla bir sendika kurarlar. Bu sendikanın kuruluşuna itiraz eden Tatlıbal'a mahkemeden acı haber gelir ve talepleri reddedilir. Telegram'da sosyal medya hesabı açan Hava-Sen'e üye olmak için, yüzlerce başvuru yapan THY çalışanlarına ise, akıl veren, yol gösteren "Yapmayın, yanarsınız" diyen bazı tiplere rağmen üye sayısı günden güne artıyor. 

Aklı başında, yüksek tahsilli, yabancı dil bilen bu donanımlı insanlara akıl verenler kimin adına hareket ediyor bilemeyiz ki. Artık notere gitme eziyeti olmadığı için, çalışanlar e-devlet'e girip bir kaç dakika içinde Hava İş'ten istifa edip, yeni kurulan sendikaya üye olabiliyor. Hava-Sen çok merak edilen bir konu olan, dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkının Çalışma Bakanlığı tarafından onayladığını duyuruyordu. 

Hepsi THY'de yıllardır sadakatle çalışan Hava-Sen yöneticileri, üye aidatını yüzde 1,5'tan yüzde 0,5'e indireceklerini ve 2019 yılına kadar üyeden aidat almayacaklarını da müjdeleyip, seçim yatırımı yapıyordu.

Hava-İş'in kazanılmış hak ve ücretlerden geri adım atması, krizde zor durumda kalan THY'nin önüne takoz koymamak diye nitelendirilmişti. Bu ne kadar gerçekçi bir sav doğrusu bilinmez. İşçinin hakkıyla, THY'ye jest yapmaya yönelik böylesine bir girişime bazı çalışanlar da sıcak bakmadı. 

12 Eylül darbe döneminde olmadığımıza göre, sendikalı olmak nasıl Anayasal bir haksa, sendika değiştirmekte yasalarca teminat altına alınmış bir haktır. Buna ne Çalışma Bakanlığı'nın, ne de THY'nin bir şey diyeceğini sanmıyorum. 305 kişinin işten atılmasını örnek olarak gösterenler sapla samanı karıştırmaktadır. O sırada yasaklanan greve katılanlarla, bu gün sendika değiştirenlerin yaptığı aynı değil. Ayrıca, o gün grevcileri işten atanların yerinde yeller eserken, bu gün ise, THY'de bu işlere hiç müdahil olmayan, karışmayan basiretli ve başarılı iyi yöneticiler vardır. 

Çalıştıkları kurumu çökertmek ve bunu da siyasi malzeme yapan sınıf sendikacılığı iddiasındaki Hava-İş yöneticileriyle, bugün Zeytin Dalı adıyla yola çıkan ve THY'ye toz kondurmayan yöneticileri bir tutamayız. 

Yeni sendika yöneticilerini iktidar karşıtı gibi gösterme gayretleri, bu harekete gönül veren yüzlerce kişiyi ötekileştirme gayretinden başka hiç bir şey değildir. 

Dünkü, Hava-İş ne kadar uzlaşmaz ve sınıf sendikacılığı yapıyor idiyse, şimdiki Hava-İş de o kadar uzlaşmacı ve teslimiyetçidir diye yeni sendika yanlıları tek amaçlarının sosyal ve maddi haklar olduğunu söylüyor.

Sadece pilot veya uçucu sendikası kurma niyetinde olmadıklarını, tüm birimlerde çalışanların sendikaya üye olabileceğini ve kuruluş gerekçelerini "Temsilde adalet" olarak açıklayan Hava-Sen Kurucu Genel Başkanı Kaptan İskender Çarkçı "Bizler, yaratılan olayların müsebbibi ve tarafı değiliz" diyerek yasaların verdiği hakları sonuna kadar kullanmaktan yana olmaya devam edeceklerini açıkça söylüyor. 

En önemli milli markamız olan ve ülkemizi dünyaya tanıtan THY'ye zarar vermeyen her hak arama girişimine saygı duymalıyız. Kavgaya, gürültüye gerek yok. Kendini iyi anlatan, iyi işler yapmayı vadedenlerin kazanması, demokrasinin de kazanması demektir. Ne diyor Çin Devrimi'nin lideri Mao Tse Tung: "Yüz çiçek açsın, bin fikir yarışsın".

İyi uçuşlar Türkiye'm...