BİNBİR GECE POLİSİYELERİ

Berk MÜHÜRDAROĞLU
İki cildi de tek kitapta toplanan Binbir Gece Polisiyeleri okurlarına heyecanın asla azalmadığı macera dolu yolculuklar sunuyor.

Robert Louis Stevenson’ın en iyi işi olarak görülen Binbir Gece Polisiyeleri Alfa Yayınları’ndan çıktı. İki cildi de tek kitapta toplanan Binbir Gece Polisiyeleri okurlarına heyecanın asla azalmadığı macera dolu yolculuklar sunuyor. Define Adası ve Dr. Jekyll ve Mr. Hyde kitaplarının yazarı Robert Louis Stevenson’ın Binbir Gece Masalları’ndan ilham alarak yazdığı Binbir Gece Polisiyeleri İngiliz kısa hikâye geleneğinin öncülerinden biri sayılır. Başarılı kurgusu ve cesur temalarıyla öne çıkan bu hikâyeler ilk kez 1882 yılında yayımlandı ve büyük yankı uyandırdı. Arthur Conan Doyle tarafından “Stevenson’ın dehasının doruk noktası” olarak nitelendi ve edebi çevrelerde onun en iyi işi olarak görüldü. Stevenson’ın eşi Fanny van der Grift Stevenson’ın da hikâyelerin yazılmasına katkıda bulunduğu ikinci kitapla devam eden Binbir Gece Polisiyeleri burada tek ciltte toplandı. Heyecanın asla azalmadığı bu sürükleyici hikâyelerin, muhteşem bir edebi yeteneğin ve canlı bir hayal gücünün ürünleri olduğunu göreceksiniz.

PARK ET SEYRET KONSERLERİ BAŞLADI

Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası, tedbirli bir şekilde normalleşmeye geçilen bu günlerde yaz aylarının vazgeçilmez eğlencesi açık hava konserleri, yeni bir formla müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Tedbirler kapsamında Türkiye'de ilk kez Kerki Solfej tarafından düzenlenen "Park Et Seyret'' başlıklı etkinlik kapsamında çeşitli konserlerin yanı sıra sinema ve tiyatro gösterimleri de Yenikapı İstanbul Açıkhava Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilmeye başladı. Bin 400 araç kapasiteli etkinlikler, sterilize ve sosyal mesafe sınırları içerisinde gerçekleştirilecek. Araçlar, sosyal mesafe kuralına uygun olarak alınıp girişte dezenfekte edilip ve seyircilere maske verilmesinin ardından sosyal izolasyon sağlanıyor.  Program kapsamında "Park Et Seyret" konserlerinin açılışı 26 Haziran'da Kenan Doğulu ile başladı.

Kenan Doğulu’dan özel mesaj:"Artık kara bulutları dağıtma zamanı. Ben de yaşama sebebim olan müziğim, sahnem ve dinleyicilerimden aylardır uzak kaldım. Bir araya gelip bağıra çağıra şarkılar söylemeyi, dans etmeyi çok özledim. Çok farklı bir proje, değişik bir konsept. Her şeyin ilki, birçok bilinmeyenle gelir ama ilklerin cazibesi de budur zaten. Normalleşme sürecinde müzik endüstrisi ve konser dinleyicisi için moral ve umut ateşlemesine sebep olacağına ve eğlenerek müziğe doyacağımız bir anımız daha olacağına inanıyorum.”

Yeni normalleşme süreci dahice fikirlerin doğmasına sebep oluyor.

FERZAN ÖZPETEK’TEN BAŞARININ SIRRI

Öyle bir yönetmen düşününki Türkiye topraklarından çıkıp, kendi düşsel dünyasından, dünyaya seslenen Türk asıllı, sınırları dünyayı aşan bir yönetmen Ferzan Özpetek, son filmi La dea fortuna ile ilgili açıklamalarda bulundu. Özpetek, filmin başarısının duyguyu yansıtmak olduğunu ifade ediyor

Ferzan Özpetek’in La dea fortuna filmi İtalya’da sekiz dalda ödüle aday. “Warner’a ilk gösterimi yapıldıktan sonra bu filmle ilgili özel bir şeyler olduğunu fark etmeye başladım” diyen Ferzan Özpetek, “Vizyon tarihi kasım başları olarak planlanmıştı ancak sonradan dağıtımcı Noel’i önerdi. İki çocuklu iki adamın hikâyesinin Noel için pek uygun olmadığını düşünüyordum ancak sonra filmin büyük bir etki yarattığı ve kulaktan kulağa yayıldığı ortaya çıktı. Filmi izleyen herkes filmin insanı duygulandırdığını ve dokunaklı bulduğunu söyledi. Ailelerde büyük etki uyandırdı. Birçoğu nasıl bir dünyada yaşadığımızı, bazı şeylerin nasıl değiştiğini ve ne kadar önemli duygular olduğunu anlamak için filmi çocukları ile beraber izlediğini söyledi. Filmin (kasıtsız olarak ortaya çıkan) mesajı, söz konusu ebeveynler olduğunda önemli olan belden aşağısında değil, kalplerimizin ve akıllarımızın olduğu yerde ne bulduğunuz” ifadelerini kullandı.

İOTAPE KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR

Gazipaşa ile Alanya'nın tam ortasında bulunan, adını MS 38 ve 72 yılları arasında hüküm süren Kommagane Kralı 4'üncü Antiochus'un eşi İotape'den alan İotape Antik Kenti'nde yapı kalıntıları Roma ve Bizans dönemi özelliklerini taşımasıyla dikkati çekiyor. Denize doğru uzanan yüksekçe bir burun kentin akropolü durumundayken, surlar ise bu bölüme kale görünümü veriyor. İçerisinde bulundurduğu koy ile birlikte muhteşem bir doğa harikası görüntüsündeki İotape, define avcılarının gelişigüzel kazdıkları çukurlar nedeniyle harabeye dönmüş durumda. 'Aytap' da denilen İotape Antik Kenti'nin tam ortasından eski Gazipaşa yolu geçiyor. Yapımı sırasında bazı bölgeleri tahrip olan yolun üst tarafında kalan kısmı da zamanla yok olmuş durumda. Sahil tarafındaki şehir merkezi özellikle define avcılarının kazdıkları çukurlar nedeniyle harabeye döndü. Doğasıyla insanları kendine çeken antik kentte gelenler ise atıklarını gelişigüzel çevreye bırakıyor. Bu tarihi şehrin bazı bölümleri ile tarihi kilisesinin içerisinde ise vatandaşlar tarafından çadırlar kuruluyor.

GÜNÜN SÖZÜ:GARİP KUŞUN YUVASINI ALLAH YAPAR.

ATASÖZÜ