Linç yiyeceğimi bile bile yazıyorum. AHBAP derneğine ne kadar güveniyorsunuz? Ve Haluk Levent kim?
Linç yiyeceğimi bile bile yazıyorum. AHBAP derneğine ne kadar güveniyorsunuz? Ve Haluk Levent kim? Devlet yetkilisi gibi çıkıp demeçler verip, ahkamlar kesiyor. Ahbapları özel uçakla deprem bölgesine gidiyor. Hep şov yapıp, para toplarken görüyoruz. Hiç moloz kaldırırken, ekmek dağıtırken, yangın söndürürken görmedik. Esas konu; bu adama bu derneğe güvenip, nasıl milyonlar bağışlıyorsunuz? Haluk Levent geçmişte sahte çek, senetten birçok kez tutuklandı. Açın Google ve Ekşi Sözlüğü bir dolu haber var. Bizzat bildiklerim var! Eski kız arkadaşının bana anlattıkları var. Haluk Levent’in hala devam eden davaları var. Bazılarından beraat etse de… Davaların açılması bile Haluk Levent’in güvenilirliğini sorgulamak için yeterli değil mi? Komik olan… Kendisine davaları sorulduğunda, “İflas etim!” diyor. Haluk ne ara iş adamı oldu? Fabrikaları vardı battı! Hatırlarsanız Haluk Levent kripto para reklamında oynadı. Şimdi deprem bölgesi için kripto parayla da yardım topluyor. Kripto para zaten bir muamma… 2 kez düşünün derim! İşin aslı astarı; sürekli televizyonlarda, sosyal medyada popüler diye… Ünlü isimler paralarını veriyor diye… Zaman zaman muhalif takılıp, bazen de tarlayı yağmura göre ustaca taşıyor diye... Ben AHBAP’a paramı vermem. Güvenip, parasını verenler… Umarım Haluk değişmiş, kırk tas suyunu dökmüş, tövbe etmiştir de... Tüm iyi niyetinizle ettiğiniz yardımlar, yerine ulaşıyordur.
Hafızaya kazıdık!
Bırakın iğrenç karikatürler çizsinler. “Tanka gerek kalmadı. Deprem vurdu onları!” diye bırakın sevinsinler. Biz düşmanı unutmayız! Amaaa yanımızda olanları da asla unutmayacağız! İsrail’in yardımımıza koşan ilk ülkelerden biri olduğunu... Enkaz altından çıkan çocuğa sarılan Yunan ekibini… Kardeş ülke Pakistan’ı… Hindistan, Bosna, Sırbistan’ı unutmayız! Kardeş, yoldaş Azerbaycan’ı... Kilometrelerce öteden gelen çekik gözlü Japonları, Çin’i, Tailileri, Kore’yi unutmayız… Macaristan’ın, İspanya’nın bizimle olduğunu unutmayacağız. ABD’nin, Almanya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin siyaseti bir tarafa bırakıp, zor günümüzde yanımızda olduğunu unutmayacağız. Rusya’nın kurduğu hastaneyi hep hatırlayacağız. Daha sayısız ülkeyi… Veee tekmelenen, zehirlenen köpeklerin enkazdan canları kurtardığını unutmayacağız. Biz bize yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmayacağız.
Sonra gideriz…
Günlerdir yüreğimiz ağzımızda, ekran başındayız. Kenetlendik, tek yürek olduk. Hepimiz kendimizce az çok demeden, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Biliyorum, bazılarımıza uzaktan yaptıklarımız yetmiyor. Orada olmak istiyoruz. Bir eli sıkıca tutup “Hepsi geçecek!” demek istiyoruz. Enkazdan iki tuğla da biz kaldırmak istiyoruz… Ama maalesef o iş öyle düşündüğünüz gibi değil! Bölgeye gitmemiz, zaten yoğun trafiğe bir araç daha demek. Oradaki insanın içeceği bir yudum suyu içmek, bir kap yemeği yemek demek. Eğer ki tıbbı bilgimiz yoksa… Arama, kurtarma eğitimimiz yoksa… İki moloz kaldıracak inşaat bilgimiz yoksa… Orada olmamız, sadece kalabalık ve kargaşa demek. Onların bize burada da ihtiyaçları var! Gelin biz burada tırları, kamyonları yüklemeye devam edelim. Gelenleri karşılayalım. Toprak bizim, sonra nasılsa gideceğiz…