Tunuslu Akademisyen Zuheyr bin Yusuf: "Bace Hâlâ Osmanlı'nın İzlerini Taşıyor"
Tunus'un kuzeybatısında yer alan Bace kenti, asırlardır ayakta duran yapıları ve mimari dokusuyla Osmanlı Devleti'nin izlerini taşımaya devam ediyor. Tunuslu akademisyen ve medeniyet tarihi uzmanı Zuheyr bin Yusuf, Bace'nin tarihsel zenginliğini ve Osmanlı mirasının kent üzerindeki derin etkisini AA muhabirine anlattı.
Bace'deki Osmanlı Varlığı 16. Yüzyıla Uzanıyor
Bin Yusuf'un aktardığına göre Osmanlı varlığı Bace’de 1574 yılında, Koca Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Tunus'u İspanyol işgalinden kurtarmasıyla başladı. Osmanlılar, ülkenin stratejik noktalarına yerleşirken, Bace ve El-Kef gibi bölgeleri önemli askeri merkezler haline getirdi. Bu dönemde yapılan yapılar, bugün bile Osmanlı izlerini taşıyan en güçlü kanıtlar olarak karşımıza çıkıyor.
Osmanlı ve Bizans Mirası Bir Arada
Bace’deki kalenin 533 yılında Bizans döneminde inşa edildiğini belirten Bin Yusuf, Osmanlı askerlerinin bu yapıyı güçlendirerek yeni kuleler eklediğini ve savunma sistemini geliştirdiğini söyledi. Kaledeki "Büyük Tophane" ve "Küçük Tophane" kuleleri ile Huseyni Hanedanlığı dönemine ait "Ali Paşa Kulesi", Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan yapılardan sadece bazıları.
Bace Tam Anlamıyla Osmanlı Kimliği Taşıyor
Bin Yusuf, kentin sadece askeri değil, dini ve sivil yapılar açısından da Osmanlı kimliğini yansıttığını belirterek, Bace’nin mezarlıkları, şehircilik yapıları, çeşmeleri ve mimari dokusuyla Osmanlı mirasının yaşayan bir örneği olduğunu ifade etti.
Bace’de Yaşayan Osmanlı Soyundan Gelen Aileler
Tunuslu akademisyen, 17. yüzyıl sonlarında Osmanlı'nın Türk garnizonundan en az 600 yeniçerinin aileleriyle birlikte Bace’ye yerleştiğini ve bu ailelerin zamanla kentin tarihine yön verdiğini belirtti. Bugün hala Bace'de Osmanlı soyundan gelen yaklaşık 16 ailenin yaşadığını söyleyen Bin Yusuf, Burnaz, Bulkebaş, Derviş, Çelebi ve Bin Yusuf gibi ailelerin bu mirası sürdürdüğünü vurguladı.
Eğitim ve Din Hayatında Osmanlı Etkisi
Bace'nin aynı zamanda bir ilim merkezi olduğuna değinen Bin Yusuf, Murad Bey Camisi ve Muradiye Medresesi'nin Osmanlı döneminde sadece ibadet değil, eğitim açısından da önemli birer merkez olduğunu söyledi. Bu medreseden yetişen Yusuf Burtakız'ın Hanefi mezhebine ait en kapsamlı fıkıh kitaplarından biri olan Kitab el-Minan'ı kaleme aldığına dikkat çekti.
Sivil Hayatın Bir Parçası: Çeşmeler ve Su Tesisleri
Bace’de Osmanlı dönemine ait çok sayıda çeşme bulunduğunu belirten Bin Yusuf, en dikkat çekici olanının, 1815 yılında Hamuda Paşa’nın veziri Yusuf Sahib et-Tabı tarafından yaptırıldığını söyledi. Çeşmenin mimarisinin Cebel Menar’daki Sidi Busaid çeşmesine ve Bizerte'deki erken Osmanlı dönemi yapısına benzediğini ifade etti.
Ayrıca, Romalılar döneminden kalan su kaynaklarının Osmanlı döneminde restore edilerek kullanıldığını, içme suyu temini ve tarımsal sulama amacıyla havuzlar ve kanallar yapıldığını da sözlerine ekledi.
"Osmanlı Varlığı Askeri Değil, Kültürel ve Sivil Bir Miras"
Son olarak Bin Yusuf, Osmanlı'nın Tunus'taki varlığının sadece askeri olmadığını, aynı zamanda güçlü bir kültürel ve sivil miras bıraktığını vurgulayarak, "Osmanlılar, kente ve ülkeye sadece güvenlik değil, ilmi ve sosyal anlamda da zenginlik sundular" ifadelerini kullandı.