Dünya genelinde yaşanan ekonomik,
sosyal, çevresel ve politik gelişmeler çalışanların ruh halini ve buna bağlı
olarak performansını olumsuz etkilediğinden, şirketlerin çalışanları için en
fazla yatırım yapmaya başladığı alanların başında artık esenlik geliyor. 60
milyar dolara ulaşan global çalışan esenliği pazarındaki oyunculardan biri de
2013 yılında Türkiye’de kurulan Wellbees. Esenlik ihracatı yolculuğuna
Türkiye’de faaliyet gösteren global müşterileri aracılığıyla başlayan Wellbees,
bugün Arjantin’den Somali’ye, Azerbaycan’dan Romanya’ya kadar dünya genelinde 6
kıtada 100’e yakın ülkeye çalışan esenliği ihraç ediyor.
“Yurt dışında bazı ülkelerde derinleşeceğiz”
Dünya genelindeki çalışanların
mutluluğu için çalıştıklarını söyleyen Wellbees
CEO’su Melis Abacıoğlu, “Türkiye’den başladığımız ve ilk dört yıl yalnızca
danışmanlık hizmeti verdiğimiz projemiz, özellikle mobil uygulamamızla birlikte
sınırları aştı. Şu anda gelirimizin yüzde 35’ini yurt dışından elde ediyoruz ve
yıl sonuna kadar bu oranı yüzde 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Neredeyse
dünyanın tamamına ulaştığımız için bundan sonraki hedefimiz, belirlediğimiz
pazarlarda daha da derinleşmek. Burada da önceliğimiz başta Birleşik Arap
Emirlikleri olmak üzere Körfez Ülkeleri ve Uzak Doğu. İkisi de esenlik alanında
gelişmekte olan bölgeler, bu da bize ciddi bir avantaj sağlayacak. Ancak yurt
dışında ne kadar büyürsek büyüyelim, önceliğimiz Türkiye olmaya devam edecek.
Biz şirketimizi burada kurduk, işimizin mutfağı burası ve şu anda da yurt içi
pazarında lideriz. İnsan kaynakları alanında son derece yetkin Türk şirketlerin
geri bildirimleriyle ürünümüzü geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.
“Esenlik için yapılan çalışmaların analiz edilmesi gerekiyor”
Yurt dışında hızlı büyümelerindeki en
önemli üç etkenin hız, esneklik ve veri analizi olduğunu söyleyen Abacıoğlu şöyle devam etti; “Hangi
ülkede olurlarsa olsunlar, şirketlerden gelen taleplere çok hızlı dönüş
yapıyor, ihtiyaca göre ürünümüzü kişiselleştirebiliyoruz. Esenlikte veri
analizi ise özellikle ÇSY (Çevresel, sosyal, yönetişim) raporlarının ‘sosyal’
boyutunu direkt olarak etkileyen bir konu. Çünkü şirketlerin sosyal alanda
yaptığı çalışmalar ölçülmediği için sağlıklı sonuçlar elde edilemiyor. Biz bu
noktada kurduğumuz Veri Bilimi Takımı ile şirketlerin verilerini analiz
ediyoruz. Örneğin bir şirketin çalışanlarının, faaliyet gösterilen sektör ve
ülke ortalamasına göre kendilerini daha kötü hissettiklerini tespit
edebiliyoruz. Sonra bunu detaylandırıp cinsiyet, bölge gibi kırılımlara bakarak
sorunun kaynağına iniyor, buna göre çözüm önerileri sunuyoruz. Çünkü İK’da
yapılan çalışmaları ölçümlemediğiniz, analiz etmediğiniz hatta bunu başka
şirketlerde yapılan ölçümlerle kıyaslayamadığınız zaman sürdürülebilir bir
esenlik sağlayamıyorsunuz. Biz bunu yaparak, çalışanların mutluluğunu ve
bağlılığını artıracak yol haritaları oluşturuyoruz” diye konuştu.