Prof. Dr. Özdemir, skolyozun sadece estetik ya da postüral bir sorun olmadığını, omurganın yapısal bozulmasına bağlı olarak kalp, akciğer gibi hayati organların da etkilenebileceğini ifade etti. Erken tanı konulmadığında ise tedavi süreci zorlaşıyor ve cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelebiliyor.
Skolyozun Türleri: En Yaygın Olanı İdiopatik!
Skolyozun doğumsal, hastalıklara bağlı ve nedeni bilinmeyen (idiopatik) olmak üzere üç ana gruba ayrıldığını belirten Özdemir, “Vaka oranlarının yaklaşık %80’i idiopatik skolyozdur. Bu durum genellikle çocukluk çağında aile bireyleri tarafından fark edilir ya da başka hastalıkların tetkiklerinde tesadüfen ortaya çıkar” dedi.
Tedavi Seçenekleri Yaşa ve Eğriliğe Göre Değişiyor
Skolyoz tedavisinin hastanın yaşı, skolyozun şiddeti ve ilerleyişine göre şekillendiğini kaydeden Prof. Dr. Özdemir, “Klinik ve radyolojik değerlendirmeler sonrasında kişiye özel tedavi planı hazırlanır. Kimi hastalarda korse tedavisi yeterli olurken, bazı durumlarda ise cerrahi kaçınılmaz hale gelebilir” şeklinde konuştu.
Yetişkinlerde Göz Ardı Edilen Tehlike: Geç Kalınmış Skolyoz!
Prof. Dr. Özdemir, skolyozun sadece çocuklukta değil, zamanında tedavi edilmediğinde ileri yaşlara da taşınabileceğine dikkat çekti. “Özellikle 40’lı ve 50’li yaşlarda cerrahi müdahale gerektiren ağır skolyoz vakalarıyla karşılaşıyoruz” dedi.
Modern Cerrahi Yöntemlerle Yüksek Başarı Oranı
Geçmişte uygulanan yöntemlerin kalıcı hasarlara neden olabildiğini hatırlatan Özdemir, günümüzde skolyoz cerrahisinin başarı oranının oldukça yüksek olduğunu vurguladı. “Gelişmiş cerrahi teknikler sayesinde hastalar, kısa sürede günlük yaşamlarına dönebiliyor. Ancak en önemli unsur, skolyozun erken dönemde teşhis edilmesidir” diye konuştu.
Cerrahisiz Tedavi Mümkün: Erken Tanı Hayat Kurtarır
“Skolyozda her zaman cerrahi çözüm şart değildir” diyen Özdemir, erken teşhis edilen vakalarda korse tedavisi ve düzenli takiplerle başarılı sonuçlar elde edilebildiğini ifade etti. “Gereksiz cerrahilerden kaçınılmalı, hastalarımız bilinçli yönlendirmelerle tedavi sürecini daha sağlıklı geçirmelidir” dedi.