Bugün en son açıklanan istatistikleri yorumlayacağım.

Hatırlayacaksınız, evvelsi hafta enflasyonda %2 civarında bir düşüş açıklanmıştı. Yine geçen hafta içerisinde hem büyüme hem de ödemeler bilançosu verileri ilan edildi. İlk önce her birini ayrı ayrı inceleyelim sonra da genel bir değerlendirme yapalım.

AYLIK ENFLASYON NEGATİF, YILLIK ENFLASYON İSE DÜŞÜŞTE

Kasım Ayı TÜFE enflasyonu beklentilerin altında gerçekleşti. Yazılı ve görsel medyada ilan edilen verilere göre kasımda aylık TÜFE enflasyonu yüzde 1,44 düştü, yıllık TÜFE enflasyonu da yüzde 21, 62’ye geriledi. Böylece tüketici fiyat endeksi haziran 2017’den bu yana ilk kez aylık bazda düşmüş oldu.

Ekim ayında yıllık enflasyon yüzde 25,24 seviyesine yükselerek son 15 yılın rekorunu kırmıştı. Reuters’in anketine göre kasım ayında aylık düşüşün yüzde 0,75, yıllık enflasyonun ise yüzde 22,6 olması bekleniyordu.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, kasım itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları (TÜFE) yüzde 15,63, yurtiçi üretici fiyatları yüzde 25,52 arttı. Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi’nde (Yİ-ÜFE) ise kasımda yüzde 2,53 düşüş yaşandı. Üretici fiyatları enflasyonu (ÜFE) yıllık bazda ekimdeki yüzde 45,01’den yüzde 38,54’e geriledi.

Şimdi buradaki veriler ne anlama geliyor? Enflasyonla mücadele çok mu başarılı? İki tip yazar var medyada: “Enflasyon oranı düştü, hükümetimiz dış kumpası alt etti. Üst Akıl ve fırsatçıların fitnelerini boşa çıkardı!” diyenler birinci tip. İkinci tipse, “Enflasyon düşmüş olamaz, biz bu verilere inanmıyoruz, hükümet yanlış veriler ilan ediyor, biz enflasyonu mahalle bakkalından, sokaktaki seyyar satıcıdan öğreniyoruz, gerçek enflasyon en az yüzde 40!”, diyenler. Maalesef yazılı ve görsel medyada bilgi kirliliği yaratan bu iki tipin kayıkçı kavgasını seyrediyoruz. Her ikisi de abartılı ve akla ziyan fikirleri savunmaktadır. Gerçek nedir? Açıklayalım:

Aylık enflasyondaki düşüş önemlidir. Bu düşüşün sebebi hükümetin vergi indirimi ile fiyatlarda indirim kampanyasıdır. Aynı zamanda dış dünyada petrol fiyatlarındaki düşüş, Türkiye’de de döviz kurlarında normal değerlerine iniş süreci, maliyetler ve üretici fiyatlarında düşüşü sağlamıştır. Yani aylık bazda hem üretici hem de tüketici enflasyonları negatiftir. Yıllık bazda ise yüzde 2’lik düşüşe rağmen yüzde 20’nin üstünde bir enflasyon vardır. Bu hala çok ciddi bir problemdir. Ancak ne gam… Bazıları enflasyon iki puan düştü diye düğün dernek yapıyorlar. Dünya’nın neresinde yüzde 20’lik enflasyona sevinildiği görülmüştür?

Öte yandan üretici ve tüketici enflasyonları arasında büyük fark vardır. Neredeyse tüketici enflasyonu üretici enflasyonunun yarısıdır. Bu bize ne söylüyor: Ekim ve kasım aylarında toplam talepte ciddi daralma olduğunu… (Bu verileri ise Mart’ta net olarak görebileceğiz.) Vergi indirimleri devam etmezse – ki etmeyecek- ve hükümet seçimler dolayısıyla maliye politikasını gevşetirse enflasyonun tekrar artma ihtimali vardır.

BÜYÜME YAVAŞLADI

Yine yazılı medyada ilan edildiği üzere Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerini açıkladı. Bunlara göre, yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3 ve ikinci çeyreğinde ise yüzde 5,2 büyüyen Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 1,6 büyüdü. Daha detaya inersek, GSYİH'yı oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2018 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; tarım sektörü toplam katma değeri yüzde 1, sanayi sektörü yüzde 0,3 artarken inşaat sektörü yüzde 5,3 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 4,5 arttı.

Bunlar ne demek oluyor? Dövizde spekülatif atağın olduğu temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrekte, tarım ve sanayi durmuş inşaat sektörü ise çökmüştür. Büyümeyi pozitif değerde –şimdilik- tutan hizmetler sektörüdür. Toplamda ben, Türk ekonomisinin yüzde +/- 1 büyüme aralığında bir büyüme oranını gerçekleştireceğini bekliyordum. Yüzde 1,6’lık büyüme benim beklentimden daha yüksek bir büyüme oranıdır. Ancak, “Kardeşim pozitif büyüyoruz, Allah’tan daha ne istiyorsun?”, diyenleriniz vardır. Ben de iki noktayı vurgulayarak cevap veririm: Birincisi, bu veriler krizin etkilerinin görülmeye başladığı ve içinde bulunduğumuz çeyreğin (Ekim-Kasım-Aralık) verileri değildir. Dördüncü çeyrekte negatif büyüme olacağı görülüyor. Ancak bunu mart ayında öğrenebileceğiz. İkincisi ise, talepte lokomotif sektör inşaat çökerken, temel üretim sektörleri sanayi ve tarım durmuştur. Büyüme hizmetler sektörü kaynaklıdır. Eğer reel üretim duruyorsa, takip eden dönemde hizmetler sektöründe de durgunluk veya gerileme kaçınılmazdır. Hülasa, veriler öyle zil takıp oynanacak bir durumu göstermiyor. Ancak ileriye yönelik uyarı sinyali veriyor.

CARİ HESAP: AÇIK AZALIYOR

Türkiye’nin cari işlemler hesabı, ekimde 2,77 milyar dolar fazla verdi. Beklenti 2,5 milyar dolardı. Cari hesap ağustos ve eylül ayında da fazla vermişti. Böylelikle cari hesap 3 ay üst üste fazla vermiş oldu.

Cari hesap ekimde 2 milyar 770 milyon dolar fazla verirken, 12 aylık cari açık ise 39 milyar 403 milyon dolar oldu. Cari işlemler fazlası, eylülde 1 milyar 830 milyon dolar, 12 aylık cari açık ise 46 milyar 58 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmişti.

İktisatta her olgu ve sürecin hem olumlu hem de olumsuz etkileri olur. Burada da aynı şey geçerlidir. Seçim sonrasında başlayan ve ağustosta zirveye çıkan kur artışının olumlu etkisi cari açığın kapanmasıdır. Nasıl mı? Anlatayım…

Cari açığı belirleyen iki ana etken vardır: Milli gelir ve reel döviz kuru. Kur yükselirse ihracat artar ve ithalat düşer. İkinci etken olan milli gelir artışı ise ithalatı arttırır. Büyümedeki yavaşlama uyarlanmış ithalatta -iç talep artışı kaynaklı ithalatta- artış hızının düşmesine yol açtı. Kur etkisiyle birleşince de, üç ay üst üste cari fazla verdik. Bu olumlu bir gelişmedir. Türkiye’nin borç yükü hafiflemektedir. Ancak, döviz kurunun sağladığı göreli avantaj kurda ki düşüşle birlikte azalmaktadır. 2019 yılı içinde tekrar cari açık vermeye başlayabiliriz.

SONUÇ

Sene sonu için 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle dolar kuru tahminim 5,39-5,41 aralığındadır. 2018 dördüncü çeyrek (Mart’ta açıklanacak) ve 2019 birinci çeyrekte (Haziran’da açıklanacak) negatif büyüme bekliyorum. Ancak, şunu da ilave etmem gerekir ki, eğer Hükümet kendi Yeni Ekonomi Programı ve açıkladığı tasarruf tedbirlerine sıkı sıkıya riayet ederse 2019 üçüncü çeyrekte toparlanma başlar ki, bu da eylülde açıklanacaktır. Kıssadan hisse: Kış geliyor demiştim, geldi. Daha yolun başındayız. Rehavete kapılmayalım. Üç beş belediye kazanmak uğruna yeni bir krize giden yolun parkelerini döşemeyelim.