Sosyal medya, kusursuz görünen paylaşımlar ve filtrelenmiş içeriklerle dolup taşarken, Dove ve dünyaca ünlü şarkıcı Bebe Rexha, bu akıma meydan okuyan güçlü bir kampanya başlattı. Gerçekçi olmayan güzellik standartlarına karşı duran #ShareTheFirst hareketi, insanları filtrelenmemiş ve düzenlenmemiş fotoğraflarını paylaşmaya teşvik ediyor.
Bu kampanya, özellikle genç nesillerin daha doğal ve özgün içeriklere olan ilgisini artırıyor. Sosyal medyada daha önce paylaşmadan önce defalarca fotoğraf çeken ve düzenleyen birçok insan, bu yeni akımla birlikte özgün benliklerini kucaklamaya cesaretleniyor. Dove'un yaptığı araştırmalar, bu konunun ne kadar büyük bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.

Sosyal Medyada Mükemmellik Baskısı Artıyor
Dove’un gerçekleştirdiği kapsamlı bir araştırmaya göre:
- Kadınların yüzde 25'i, paylaşacakları fotoğrafı seçmeden önce en az 50 fotoğraf çekiyor.
- Yarısından fazlası, bir fotoğrafı paylaşmaya veya silmeye karar vermek için 10 dakikadan fazla zaman harcıyor.
- 18-24 yaş arasındaki kadınlar, ortalama 12 fotoğraf çektikten sonra en iyisini seçiyor.
- Her 5 kadından 2'si, fotoğraf paylaşmadan önce utanıyor veya kendini yetersiz hissediyor.
- Alfa Kuşağı (2010 sonrası doğanlar), bu baskıya daha az maruz kalarak sadece 7 fotoğraf çekiyor.
Bu veriler, sosyal medyada "kusursuz" olma baskısının ne kadar büyük bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle sosyal medya eleştirilerine maruz kalan ünlü isimler için bu durum daha da zorlayıcı hale geliyor.
Bebe Rexha da bu baskıyı yakından deneyimleyen isimlerden biri. Konuyla ilgili yaptığı açıklamada:
"Hayattaki en iyi anlar sahnelenmez ya da filtrelenmez, sadece gerçekleşir. Ancak spot ışıklarının altında olduğunuzda, her zaman mükemmel görünmek için büyük bir baskı hissediyorsunuz."
Bu açıklamalar, kampanyanın yalnızca sıradan insanları değil, ünlü isimleri de kapsadığını ve onların da benzer baskılar yaşadığını gösteriyor.
Dove’un Küresel Hareketi: #ShareTheFirst ile Özgünlüğü Kutlamak
Dove’un Bebe Rexha ile gerçekleştirdiği bu işbirliği, sadece bireyleri değil, markaları da etkileyecek bir dönüşümü başlatıyor. Dove, New York, Paris ve Tokyo gibi büyük şehirlerde influencer'ları, vücut güveni savunucularını ve sıradan kadınları harekete geçirerek güzellik algısını yeniden tanımlamayı hedefliyor.
Kampanyanın temel amacı insanları düzenlenmemiş ve filtrelenmemiş ilk fotoğraflarını paylaşmaya teşvik etmek.
Peki, Dove neden böyle bir kampanyaya ihtiyaç duydu?
- Gerçek güzellik standartlarını yeniden şekillendirmek için.
- Kadınların sosyal medya üzerindeki baskılarını azaltmak için.
- Mükemmeliyetçilik yerine özgünlüğü ve doğallığı teşvik etmek için.
- Markaların güvenilirliğini ve otantik bir şekilde erişimlerini genişletmek için.
Dove Kişisel Bakım Kuzey Amerika ve Dove Masterbrand'in büyüme müdürü Marcela Melero, bu kampanya hakkında şunları söylüyor:
"Mezuniyetlerden düğünlere ve doğum günlerine kadar hayatın en önemli anlarını sosyal medyada paylaşmaktan kaçınan çok sayıda kadın var. 'Mükemmel' görünme baskısı, kaygı düzeylerinin artmasına neden oluyor ve Dove bunu değiştirmek istiyor."
Bu açıklamalar, Dove’un sadece bir marka olarak değil, bir sosyal sorumluluk hareketi başlatan öncü bir isim olarak konumlandığını gösteriyor.

Tüketici Davranışları Değişiyor: Özgünlük Ön Planda
Güzellik ve bakım sektöründeki markalar artık sadece estetik kaygılara değil, tüketicilerin psikolojik iyi oluşuna da önem vermek zorunda. Çünkü günümüz tüketicileri, özellikle genç nesiller, filtrelenmiş ve mükemmel gösterilen içeriklere karşı daha eleştirel bir yaklaşım sergiliyor.
- Sosyal medyada aşırı düzenlenmiş içerikler, markalara olan güveni azaltıyor.
- Gerçek, filtrelenmemiş hikayeler paylaşan markalar, daha güçlü duygusal bağlar kuruyor.
- Şeffaflık ve özgünlük, tüketicilerin marka tercihini doğrudan etkiliyor.
Unilever CEO’su Fernando Fernandez’in daha önce yaptığı açıklamalar da bunu destekliyor. Unilever, influencer pazarlamasına olan yatırımlarını artırarak sosyal medya reklam harcamalarını yüzde 50’ye kadar çıkardı. Bu, markaların özgün ve etkileyici içeriklere daha fazla yöneldiğini kanıtlıyor.
Dove’un #ShareTheFirst kampanyası da tam olarak bu değişime uyum sağlıyor. Tüketicileriyle duygusal bağ kurmak ve gerçekliği savunmak, markalara uzun vadede daha fazla güven ve sadakat getiriyor.

Sosyal Medyada Özgünlük, Güvenilirliği Artırıyor
Dove’un başlattığı bu hareket, yalnızca güzellik standartlarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda markalar için de yeni bir dönemi başlatıyor. Gelecekte sosyal medya içeriklerinde daha fazla doğallık ve gerçekçilik ön planda olacak.
- Tüketiciler, artık daha şeffaf ve özgün markalara yöneliyor.
- Markalar, filtrelenmiş mükemmelliği değil, gerçeği savunduklarında daha büyük bir etkileşim sağlıyor.
- Sosyal medya trendleri, ‘gerçek’ olana dönüş yapıyor.
Bebe Rexha ve Dove’un işbirliği, bu değişimin en büyük örneklerinden biri. Gerçek güzelliği kutlayan bu kampanya, hem bireyleri hem de markaları daha otantik olmaya davet ediyor.