Kütahyalı kuzenler Ramazan ve Ahmet Çelik, üniversite sonrası pandemi döneminde köylerine dönüp ata mesleği olarak gördükleri çiftçiliği tercih ederken, sosyal medya paylaşımlarıyla da gençleri köy hayatına özendiriyor.
Üniversite eğitimleri için 9 yıl önce memleketleri Kütahya'nın Altıntaş ilçesinden ayrılan 28 yaşındaki kuzenlerden Ahmet Çelik, Uşak Üniversitesi Ekonometri bölümünden mezun oldu.
Ramazan Çelik ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilgiler Eğitimini bitirdikten sonra, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı'nda yüksek lisans yaptı.
Üniversite mezuniyetleri pandemi dönemine denk gelen kuzenler, bu süreçte "ata mesleği" olarak gördükleri çiftçilik üzerine yoğunlaştı.
Dedelerinden kalan tarlaların ekilmesinde ailelerine destek olan kuzenler, bir süre sonra geçimlerini çiftçilikten sağlayıp bu işi meslek edinmeye karar verdi.
Aile büyüklerinden öğrendikleri bilgilerle üretime başlayan Ramazan ve Ahmet Çelik, diğer kuzenleri İsmail Karaağaç ve Yunus Feyzullah Bozdemir'den de destek aldı.
Çiftçilikte geleneksel yöntemlerle güncel teknolojiyi harmanlayıp tarım alanlarını modernize eden kuzenler, bir yandan da toprağa ve hayvanlara olan sevgilerini paylaşabilecekleri sosyal medya hesabı açtı.
Günlük yaşamları üzerine yazılı ve görsel içerikler paylaşan kuzenler, köy hayatını merak edenlere ve çiftçilikle uğraşmak isteyenlere tecrübelerini aktarıyor.
- "Köye döneli 5 yıl oldu, çok mutluyuz"
AA muhabirine konuşan çiftçi kuzenlerden Ramazan Çelik, pandemi döneminde üretmenin vermiş olduğu keyifle, ata mesleğine ve topraklarına sahip çıkma kararı aldıklarını söyledi.
Çelik, üniversitede eğitimini aldığı öğretmenliği yapmak yerine çiftçilik yapmasını, ilk zamanlar çevresindekilerin yadırgadığını ancak kuzenleriyle birlikte sosyal medya paylaşımları yaptıktan sonra ilgi görmeye başladıklarını aktardı.
Her sabah güneşin doğuşuyla birlikte uyandıklarını belirten Çelik, "Gün boyu, güneşin doğumundan batışına kadar sürekli hayvanların arasında ve arazideyiz." ifadesini kullandı.
Ramazan Çelik, inekleri sağıp buzağıları beslemekle güne başladıklarını, et ve süt ürünlerinin yanı sıra mısır, şeker pancarı, arpa, buğday, yonca gibi bitkiler yetiştirdiklerini kaydetti.
Koronavirüs salgını nedeniyle sokağa çıkma yasakları olduğu dönemde de hep arazide olduklarını anlatan Çelik, "Çünkü üretim hiçbir zaman durmamalıydı, durmadı. Biz tarlada, bahçede, dağda, ahırda gezerken insanlar, bizim yanımızdaymış, kameranın karşısında sanki bizimle birlikte çalışıyormuş hissiyatı aldılar." dedi.
Sosyal medyayı, aynı zamanda köy hayatında sosyal ilişkileri güçlendirmek için kullanmaya başladıklarını vurgulayan Çelik, "Ürettiğimiz içerikler aracılığıyla yeni insanlarla tanıştık, networkümüzü genişlettik. Sağ olsunlar, belki haftada bir ziyaretimize geliyorlar. O şekilde de başarıya ulaştığımızı söyleyebiliriz. İçeriklerimizi insanlar beğeniyle takip ediyor ve yenilerinin gelmesi konusunda bize ısrarcı oluyorlar." diye konuştu.
Sosyal medya paylaşımlarını kar amaçlı değil de hayvanları sevdikleri için yaptıklarını söyleyen Çelik, "Kedisinden, köpeğine, horozundan kazına, ineğinden kuzusuna bütün hayvanlarımızla duygusal bağımız var. Onlara hiçbir zaman para olarak bakmadık. 'Sütünü versin, götürüp satalım, para kazanalım, o ne yaparsa yapsın' demedik. Hep sevgimizi, ilgimizi gösterdik." ifadesini kullandı.
Çiftçiliğin düşük statüde, son çare bir meslek olarak görülmesinin yanlış olduğunu dile getiren Çelik, şunları paylaştı:
"İnsanların atalarından, babalarından toprakları varsa, içlerinde de heves varsa buraların boş kalmaması lazım. Tarla, toprak milli servet. İşleniyor, üretiliyor olması lazım. İmkanınız, hevesiniz, isteğiniz varsa köylere dönebilirsiniz. Köyler gerçekten artık makineleşmeyle, teknolojiyle beden gücünün azaldığı, yaşanabilir yerler haline geldi. Biz döneli 5 yıl oldu, çok mutluyuz."
- "Güzel geri dönüşler alıyoruz"
Ahmet Çelik ise çiftçiliğin hayallerini süsleyen, heveslendikleri bir iş olduğunu dile getirdi.
Sosyal medyada gördükleri ilgiye değinen Çelik, "İnsanlar bizi sevdi, izlemeye başladı. Güzel geri dönüşler alıyoruz. Gelip bizi ziyaret etmelerinden, gittiğimiz yerlerde bizi hoş karşılamalarından çok mutluluk duyuyoruz. Bu da işin en güzel yanlarından biri." dedi.
Gençlere köyleri boş bırakmamaları konusunda tavsiyede bulunan Çelik, "Ülkemizde çiftçilik yapan insanların yaş ortalaması epey yüksek, 60 yaşı aştı. Çiftçiliğin genç kesime, enerjiye ihtiyacı var. Gençlerin köye dönüp istikrarlı, enerjik, planlı rahat bir şekilde, teknolojiye ayak uydurarak uygar tarım yapabileceğine inanıyorum." ifadesini kullandı.
Teknolojiye yatırım yapıp işlerini daha kolay bir hale getirmeyi hedeflediklerini dile getiren Çelik, çiftliğin kapasitesini ve işleyebildikleri toprak miktarını artırmayı istediklerini sözlerine ekledi.