
Arada kaynamasın
Haftada bir kez yazmak gündemin bazen gerisinde kalmaya sebep olabiliyor. Mesela şimdi Trabzonlu gençlerin muhteşem zaferini yazmak istediğimizde olayın üzerinden neredeyse bir hafta geçmiş oluyor. Olsun varsın. Arada hafta içinde kupa maçları oynandı son dört takım belirlendi, üstüne yetmedi bir de lig haftası oynandı.
Ligin zirvesi alev aldı neredeyse yani yazacak çok şey var ama başlıkta da dediğimiz gibi “arada kaynamasın” Trabzon U-19 takımının İtalyan Inter takımının gençlerini saf dışı bırakarak UEFA Gençlik Ligi’nde yarı finale kalmasını unutmayalım. Trabzonlu gençler bu sene bu turnuva boyunca yenmedik İtalyan takımı bırakmadı neredeyse desek yalan olmaz. İtalyanlar ne çektiler Trabzon’dan ve gençlerinden ama. Önce Atalanta’yı devirdi Karadenizli gençlerimiz, peşinden Juventus’u yendiler ve turnuva dışına ittiler.
En sonda da geçen hafta bize çifte bayram sevinci yaşatarak Inter’i çok güzel bir oyunla 1-0 yenip yarı finale eriştiler. İtalya gibi Avrupa futbolunun en ağır abilerinden birisinin kalburüstü U-19 jenerasyonundan üç ayrı takımı devre dışı bırakmak zaten başlı başına bir hikaye iken son 32 turunda Juventus’u son 16 turunda Atalanta’yı ve çeyrek finalde Inter’i yenmek Türk gençlerinin sportif alanda son yıllarda elde ettiği en büyük başarı olarak tarihe geçti zaten. Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonalarında da Trabzon liselerini hep görmekteyiz yıllardır.
Gerek Erdoğdu Anadolu Lisesi, gerek Trabzon Lisesi, gerekse Yavuz Selim Anadolu Lisesi futbol takımları o seviyede yıllardır göğsümüzü kabartıyorlar. Karadeniz’de çok büyük bir futbolcu potansiyeli var yıllardır fakat ne yazık ki bu evlatlarımız U-19 ve U-21’den sonra A takım seviyesine çıkınca kayboluyorlar. Onların üst düzeye adaptasyonunu sağlayamıyoruz ülke olarak. Üzerinde çalışmamız gereken en önemli ve ince husus burada. İşte bunun için bizim global düşünüp yerel uygulayacak spor adamlarımıza ihtiyaç var. Liselerarası şampiyonayı kazanan Trabzonlu gençlerden kaç tanesi ve hangileri acaba A takım seviyesinde başarılı oldu ve profesyonel olarak bu işten ekmek yedi.
Başarılı olamayanlar acaba neden bir üst seviyeye atlayamadılar? Bunları spor sosyolojisi ve sporcu psikolojisi açısından inceledik mi? Ne bulduk incelediysek? Niye bu evlatlarımız dünyanın geri kalanının çok rahat yaptığı bir üst seviyeye adapte olma işini bihakkın yapamıyor? Neleri eksik, neleri fazla? Acaba Türkiye Futbol Federasyonu; Türkiye liglerini yönetmeyi, hakem atamalarını, günlük ve sezonluk işleyişi takımların kuracağı Süper Lig A.Ş.’ye bıraksa ve sadece A Milli Takım’dan başlamak üzere futbol altyapı/özkaynak düzenini daha kaliteli hale getirmeye, Futbol Liseleri vb oluşumlarla eğitimli futbolcu havuzunu genişletmek gibi daha ulvî işlerle mi uğraşsa, daha iyi olmaz mı sizce de?
Elbette bu öncelikle yerel siyasetçilerin daha sonra da muhalif/muvafık bölge milletvekilleri başta olmak üzere bu işten siyasi rant elde eden müesses nizamın hiç işine gelmeyecektir ama bu devrimi yapmazsak daha çok U-19, U-21, Lise Futbol Takımımızın başarılarını günü birlik konuşur konuşur unuturuz. Gençlerimizi tekrar tebrik edelim ve kısır çekişmelerle bir arpa boyu yol alamadığımız sahte gündemimiz arasında unutulmalarına izin vermeyelim lütfen. 25 Nisan’da Salzburg maçında üstün başarı dileklerimizle.