
Esas mesele…
Sezonlarca sürer dediğimiz diziler, dördüncü bölümü bile göremeden final yapıyor. Şimdi diyeceksiniz ki, "Reyting meselesi, izlenmeyen dizi ekranda kalmaz!". Doğru ama işin Aslı astarı o kadar basit değil. Şöyle bir düşünelim, son zamanlarda neden bu kadar çok dizi erkenden final yapıyor? Reyting alamadığı için mi? Evet… Ama bir dizide olması gereken her şey varken, neden izlenmiyor? En yüksek oranlarla başlayan dizilerin reytingleri, neden her bölümde düşüyor? İki yıl önce kötü benzerleri sezonlarca sürerken, şimdi çok daha iyi versiyonları neden tutmuyor?
Mesele tabii ki para!
Son birkaç yılda dizi çekmek inanılmaz pahalı hale geldi. Ama asıl kriz bu da değil. Hani her dizide gördüğümüz, nereye baksak karşımıza çıkan o birkaç oyuncu var ya… Katar’da, Dubai’de, Orta Doğu’da bir lansmanda iki dakika görünmek için milyon dolarlar alıyorlar ya… Sonra buraya dönüp, kendilerine teklif edilen işlerden Hollywood bütçesi istiyorlar. Yapımcılar da reyting umuduyla istenen parayı veriyor. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor. O büyük paralar ödenince, sette her şeyden kısmaya başlıyorlar. Kıyafetler sıradanlaşıyor, mekanlar ucuzluyor, çekimler hızlandırılıyor, hikaye basitleşiyor. İlk bölümlerde “güzel gidiyor” dediğimiz işler, birkaç hafta içinde düşüşe geçiyor ve hop, final! Sonra herkes soruyor; neden bu kadar çok dizi bitiyor? Çünkü işin dengesi bozuldu. Birkaç isme milyonlar yatırılıyor, geriye kalan her şey göz ardı ediliyor. Böyle giderse daha çok dizi başlamadan bitecek.

Ne yazık ki…
“Deha”, “Annem Ankara”, “Başka Bir Gün”… Sezonlarca sürer diyorduk, şimdiyse final haberleri konuşuluyor. Kadro iyi, hikaye sağlam, prodüksiyon güçlü ama izlenmiyor. Peki ama neden? Maliyet uçtu. Günlük harcamalar birkaç yıl öncesine göre üçe, beşe katlandı. Yapımcılar hesap tutturamıyor. İzleyici değişti. Eskiden bir diziye birkaç bölüm şans verilirdi, şimdi seyirci azıcık sıkıldığı gibi hop başka diziye geçiyor. Hikaye de önemli! “Deha” mesela… “Çukur” bitti ama o mahalle, o dünya, aynı isim aynı oyunculukla başka bir dizide. Seyirci artık bunu da yemiyor. Tabii, yukarda ilk yazımda yazdığım etken de sebeplerden biri… Bir de yayın günü meselesi var. Yanlış günde, yanlış rakiplerin karşısına çıkan işler baştan kaybediyor. Asıl mesele, sektörün hâlâ eski kafayla devam etmesi. Seyirci değişti ama televizyon dünyası aynı formülleri deniyor. Sonuç? Kaliteli işler kötü planlamalar yüzünden harcanıyor.

Vakit tamam!
Bu hafta iki diziye daha veda ediyoruz. Ama bu iki dizinin final hikayesi biraz farklı. Biri "Kızıl Goncalar"… İlk bölümden beri sezonlarca çekilmeyeceği belliydi. Özcan Deniz de projesi reyting aldı diye, işleri sündürmeyi seven biri değil zaten. Tadında bırakıyor, uzatıp baymıyor. Yuhalanmadan jübile yapmayı iyi beceriyor. Diğeri ise "Sandık Kokusu"… Bu dizi için birçok kez bitsin kararı alınıp bozuldu. Reytingleri uzun zamandır düşüktü ama yurt dışı satışları iyi gittiği için ekranda kaldı. Bilmeyenler için ufak bir bilgi… Bir dizi ne kadar popüler olursa olsun, Türkiye’de belirli bir bölüm sayısını ulaşmadan, yurt dışına satılamıyor. "Sandık Kokusu" da o sayıya ulaşana kadar epey zorlandı. Ama sonunda başardı ve şimdi final yapıyor. Sırada hangi sürpriz vedalar var, bekleyip göreceğiz.