
İyilik yaparken yıpranıyor musunuz? Empati sendromuna dikkat!
Sevgili okurlarım,
Bir insana yardım etmek güzel şey… Ama bazen öyle bir noktaya geliyorsunuz ki, bir bakmışsınız başkalarının dertleri yüzünden kendi hayatınızı unutuvermişsiniz. İşte tam da burada “empati sendromu” dediğimiz olay devreye giriyor. Hani şu “Ben iyiyim, boş ver beni” diyerek kendi sıkıntılarını halının altına süpüren, başkalarının
üzüntüsüyle yatağa girip onların mutluluğuyla güne başlayan insanlar var ya… Evet, işte onlar bu yazıyı dikkatlice okumalı!
Empati mi? Yoksa ruhsal tükeniş mi?
Empati dediğimiz şey aslında şahane bir duygu. Dünyayı daha yaşanabilir bir yer hâline getiren en temel unsurlardan biri. Ama her şeyin fazlası zarar, değil mi? Fazla empati yapınca da adeta duygusal bir sünger oluyorsunuz. Başkalarının dertlerini, sıkıntılarını, streslerini emip emip kendi ruh sağlığınızı darmadağın ediyorsunuz.
Peki, bunun sonucu ne? Tükenmişlik, stres, kaygı, uykusuz geceler ve bitmek
bilmeyen baş ağrıları…
Biraz tanıdık geldi mi? Evet, çünkü bu sendrom pek çok insanın farkında bile olmadan yaşadığı bir durum. Özellikle de psikologlar, öğretmenler, sağlık çalışanları ve anneler! Ah, anneler… Bir annenin, çocuğunun ne hissettiğini kendisinden daha iyi bilmesi bazen büyük bir yetenek, bazen de tam bir empati tuzağı olabilir!
Empati sendromu belirtileri
“Acaba bende de mi var?” diyorsanız, gelin bir empati sendromu testi yapalım.
Aşağıdaki belirtilerden birkaçına “Evet, ben!” diyorsanız, siz de empati sendromu
adayısınız demektir!
- Sürekli başkalarının sıkıntılarıyla meşgul olup kendi dertlerinizi es
geçiyorsanız,
- Başkalarının üzüntüsünü adeta kendi derdinizmiş gibi hissediyorsanız,
- Kendi ruhsal sağlığınızı ihmal ettiğinizi fark etmeye başladıysanız,
- Yorgun, bitkin ve tükenmiş hissediyorsanız,
- Kaygı ve stres hayatınızın yeni en yakın arkadaşı olduysa,
Tebrikler! Muhtemelen empati sendromuna sahipsiniz. (Gerçi bu tebrik pek de mutlu
etmeyecek, biliyorum…)
Kendi ruh sağlığınızı da önemseyin!
Tamam, başkalarına yardımcı olmak güzel ama unutmamanız gereken bir şey var: Siz iyi olmazsanız, kimseye faydanız olmaz! Uçakta oksijen maskesi takarken önce kendimize takmamız gerektiğini söylüyorlar ya… İşte bu durum da aynen öyle! Önce kendinize dikkat edeceksiniz, sonra başkalarına.
Peki, empati sendromuyla nasıl başa çıkacağız? İşte birkaç öneri:
1. Sınırlarınızı Belirleyin
Başkalarının dertlerini dinleyin ama hepsini omuzlamayın. Yardım edebilirsiniz ama her şeyi siz çözecekmişsiniz gibi hissetmeyin.
2. “Hayır” Demeyi Öğrenin
Hayır, kötü bir kelime değil! Bazen “Hayır” demek, hem size hem de karşınızdakine daha faydalı olabilir. Çünkü herkesin derdine koşarsanız, bir süre sonra kendi hayatınızdan vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz.
3. Kendinizi Unutmayın
Sevdiğiniz şeyleri yapın. Bir yürüyüşe çıkın, kitap okuyun, kahve için, müzik dinleyin. Yani kısacası, kendinize iyi bakın. Kendinizi ihmal ederseniz, enerjiniz tükendiğinde kimseye yardım edemezsiniz.
4. Empatiyi Dozunda Kullanın
Empatiyi bırakın demiyoruz, elbette ki empati güzel bir şey. Ama onu doğru yönetmeyi öğrenmek lazım. Duygusal bir çöp kutusu olmayın!
Son Söz: İyiliğin de bir dozu var!
Başkalarına yardım etmek çok güzel bir meziyet. Ama yardım ederken kendinizi tüketiyorsanız, işte orada bir durup düşünmek lazım. Kendinizi yıpratarak kimseye faydanız olmaz. İyiliğin de, empatinin de bir dozu var. Bu yazıyı okuduktan sonra umarım biraz daha kendinizi önceliklendirmeye başlarsınız.
Ve kapanışı güzel bir sözle yapalım: “Başkalarına merhem olurken kendinizi yakmayın.”
Ne dersiniz, empati yaparken biraz da kendimize şefkat göstermeyi deneyelim mi?