Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Mezopotamya’nın saklı hazinesi: Dara Antik Kenti

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Tarih bazen sessizce bekler. Kumların, rüzgarın ve zamanın ardına saklanır. İşte Dara Antik Kenti de böyle bir yer. Mardin’in yaklaşık 30 kilometre güneydoğusunda, Oğuz Köyü yakınlarında yer alan bu antik kent, Mezopotamya’nın en önemli yerleşimlerinden biri olarak tarihe meydan okuyor. Oraya adım attığımda, sadece taşlardan oluşan bir harabe değil, binlerce yıl öncesinden kalan bir hikayenin içinde yürüdüğümü hissettim.

Dara, milattan sonra 6. yüzyılda Bizans İmparatoru Anastasius tarafından bir garnizon şehri olarak kurulmuş. Zamanla önemli bir ticaret ve askeri merkez haline gelmiş. Sasani-Bizans savaşlarının en çetin geçtiği yerlerden biri olan bu şehir, yıllar içinde kaderine terk edilmiş. Ancak kalıntıları, ihtişamını hala koruyor.

 

 

Dara’nın en etkileyici yönlerinden biri, devasa boyutlardaki yeraltı yapıları. Ziyaret sırasında en çok etkilendiğim yerlerden biri, geniş ve derinliğiyle hayranlık uyandıran su sarnıçları oldu. Günümüzde ziyaretçilere açılan en büyük sarnıç, dev sütunlarıyla adeta yeraltındaki bir katedrali andırıyor. İnsan, içeri girer girmez kendini büyüleyici bir atmosferin içinde buluyor.

Bir başka dikkat çekici yapı ise yeraltı mezarları. Mezar kompleksinde, farklı statülerdeki kişilere ait olduğu düşünülen mezarlar ve toplu gömü alanları bulunuyor. Rehberimizden öğrendiğimize göre, bu alanda yapılan kazılarda yüzlerce iskelet ortaya çıkarılmış. Özellikle toplu mezarlar, buranın geçmişte büyük savaşlara ve dramatik olaylara sahne olduğunu kanıtlıyor.

Dara’yı gezerken en etkileyici anlardan biri, kentin yüksek bir noktasından aşağıya doğru baktığım andı. Göz alabildiğine uzanan taş yapılar, antik yollar ve kayalara oyulmuş odalar… Şehir, sanki geçmişin gölgesinde bir masal anlatıyormuş gibi sessizce duruyordu.

 

Günümüzde Dara, hala tam anlamıyla keşfedilmemiş bir hazine gibi. Arkeolojik kazılar devam ediyor ve her geçen gün yeni yapılar, yeni sırlar gün yüzüne çıkıyor. Bu, bir gün tekrar gelip yeni keşiflere tanıklık etmek için güzel bir neden.

Eğer Mardin’e yolunuz düşerse, Dara Antik Kenti’ni mutlaka ziyaret edin. Burası sadece bir harabe değil; tarihin, kültürün ve insanlık hikayesinin taşlara kazınmış hali. Ben kendi adıma, burada geçirdiğim zamanı bir zaman yolculuğu olarak gördüm. Kim bilir, belki siz de aynı hissi yaşarsınız.

 

Yorumlar
B
Bahadir Hamamcioglu 2 ay önce
Dara, İmparator Anastasius'un (491-518) girişimleriyle 505 yılında, Doğu Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını Sasanilere karşı korumak için askeri amaçlı bir garnizon kenti olarak kurulmuştur. Kentin altında bulunan dev sarnıçlar hem su ihtiyacının karşılanmasında hem de savunma amaçlı kullanılmıştır. İslami dönem mezarları ile 14-15. yüzyıllarda yapıldığı düşünülen bir türbe de bulunmaktadır. (www.kulturportali.gov.tr'den alıntıdır)
BEĞENME
0
CEVAPLA