
Dünya değişmeden: Gezgin ruhuna bir saygı duruşu
Ben her hafta sizlerle paylaştığım yazılarımda “İstanbul’da şurayı da görün, bu etkinliği de yapın, aman bunu da atlamayın.” diye diye İstanbul rotalarını bile bitirememişken; ‘Dünya Değişmeden’ ile 5 kıtanın 150 ülkesinde rotalar oluşturmuş ve benim için ‘gezgin ruh’ sıfatının gerçek sahibi olan Tulga Ozan’a en merak edilen soruları sizler için sordum.

‘Dünya Değişmeden’ markası çok değerli bir marka, bu markanın kuruluşunun arka planını sizden daha önce dinlemiş biri olarak; günümüzde bildiğimiz her şeyin saniyeler içinde değişmesi mümkünken gerçekten dünyayı değişmeden keşfetmek mümkün mü? Bu ismin seçilmesinin arka planı nasıldı?
“Dünya Değişmeden” gezgin ruhuna bir saygı duruşu. Adı, değişimin kaçınılmaz olduğu bir dünyada, özünde değişmeyen güzellikleri, kültürleri ve gelenekleri keşfetme arzusundan ilham aldı. Bir noktadan sonra sürekli seyahat ederken aynı noktalara defalarca gittiğimde ya gittiğim yerin ya da kendimin değiştiğini gördüm. Bu kendimi sorgulamamı sağladı. İsim seçerken ilham aldığım temel duygu, modern dünyanın hızına inat, insanlığın köklerindeki hikayelere ve değerlere yolculuk yapabilme arzusuydu. Her adımda “hala değişmemiş olan” bir parçayı bulmak mümkün.

“Yolun Açtığı Kapılar” ve “Dünya Değişmeden” kitaplarınızı okumuş biri olarak yeni bir kitabın yolda olup olmadığını merak ediyorum ayrıca bu iki kitabın yazım sürecinden de biraz bahsedebilirseniz sizi bu kitapları yazmaya neyin teşvik ettiğini okuyucularımız da bilmek isteyeceklerdir.
Yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum, ancak biraz daha vakti var. “Yolun Açtığı Kapılar” ve “Dünya Değişmeden” kitaplarını yazarken amacım, deneyimlerimi ve öğrendiklerimi sadece bir hatıra olarak değil, okuyuculara ilham olacak bir formatta sunmaktı. Yazma süreci, tıpkı bir seyahat gibi, keşif doluydu. Notlarımı bir araya getirmek, o anları yeniden yaşamak ve hissettiklerimi kelimelere dökmek en keyif aldığım kısımdı.

Dünya Değişmeden Gezginler Derneği’nden de biraz bahsedelim. Bu derneğin kuruluş fikri nasıl çıktı, kuruluşunda hangi ihtiyacı karşılaması umudu vardı, kimler bu derneğin üyesi olabilir ve yakın zamanda derneğin adını anacağımız başarı hedefleri var mı?
Dernek, gezginleri bir araya getirerek deneyim paylaşımı yapabilecekleri bir platform yaratmak amacıyla kuruldu. Amacımız sadece seyahat etmek değil, seyahatin bir yaşam tarzı olduğunu göstermek ve yeni nesil gezginlere ilham vermek. Üyelik için özel bir kriter yok, seyahat tutkusu taşıyan herkes katılabilir. Gelecekte daha büyük projelere imza atmayı ve gezgin kültürünü yaymayı hedefliyoruz. Bu sene dernek olarak Bilgi Üniversitesinde “Dünya Değişmeden Belgesel Atölyesi” isimli bir dersin açılmasına öncülük ettik. C-Lab diye adlandırılan bitirme tezi projesinde öğrencilerimiz Kuala Lumpur’da Thaipussam festivaline belgesel çekecekler.

Yakınlarda bir Hindistan seyahatiniz var biliyorum ama biraz daha geniş bir perspektifle sormak istiyorum; 2025 rotanızda hangi ülkeleri göreceğiz? Hangi festivaller/etkinlikler için, hangi dönemlerde, hangi şehirlerde olacaksınız?
Hindistan benim için her zaman özel bir rota ve 2025'te yine bir Hindistan’da 144 yılda bir yapılan Kumbh Mela Festivaline katılıyoruz. Arkasından gitmekten çok keyif aldığım Afrika kıtasında, Sierra Leone ve Liberya’da kanlı elmasın peşinde koşacağız. Bunun dışında Japonya’daki kiraz çiçeği festivali, Afrika’da safari sezonu ve Kuzey Kore de planlarım arasında. Yolculuklarımı, yerel kültürlere en iyi şekilde tanık olabileceğim dönemlere denk
getirmeye özen gösteriyorum.

Gitmediğiniz ve gitmek için gün saydığınız, görmenin hayalini kurduğunuz bir yer kaldı mı?
Antarktika, hala gitmek için heyecanlandığım bir kıta. Dünya üzerindeki en el değmemiş yerlerden biri olması ve barındırdığı doğa harikalarıyla hayalimde çok özel bir yer tutuyor. Daha önceki seyahatleriniz ışığında Sibirya ve Şamanizm konusunda çektiğiniz bir belgeseliniz, yayımlanan kitabınız ve benim de birkaç tanesini dinleme şerefine eriştiğim onlarca anınız mevcut… Bu deneyiminiz sizi neden böylesine büyülemişti?
Şamanizm, doğayla insan arasındaki derin bağları anlamamı sağladı. Sibirya’nın büyüleyici doğası bu ruhani yolculuğu tamamladı. Şamanlarla geçirdiğim zaman, insanlığın ortak geçmişine bir pencere açtı. Bu deneyim beni hem derinden etkiledi hem de daha fazla anlam arayışına yönlendirdi.

Gelelim Kuzey Kore’ye… Malumunuz 2017’den beri sizde bulunan Kuzey Kore Türkiye temsilciği sayesinde Kuzey Kore’yi rahat rahat konuşabildiğimiz bir siz varsınız… Oradaki deneyiminiz nasıldı?
Kuzey Kore, gezgin için bir muamma. Oradaki deneyim, beklentilerinizin ötesinde farklı bir dünya ile tanışmanızı sağlıyor. Bir nevi zaman tüneli diye adlandırıyorum. 89 öncesi doğu bloğu ruhunu hissedebileceğiniz son nokta. Hayata bakış açılarındaki farklılıkları gördükçe, kültürler arasındaki devasa farklılıkları daha iyi anladım.
Ayırdığınız vakit, aktardığınız anılar ve paylaştığınız onlarca rota için başta şahsım ardından tüm okuyucularımız adına size teşekkür ederim. Sizin gezme hevesiniz, keşfettiklerinizi aktarma hevesiniz ve bütün bu süreçleri bizimle her kulvarda bu şekilde paylaşıyor olmanız ben de dahil onlarca insana ilham veriyor.

Bu bilgi birikiminden ne kadar faydalansam inanın bana az geliyor; o yüzden son birkaç şip- şak sorum var…
‘Olmazsa olmaz’ dediğiniz yerel 3 lezzet: Japonya’da ramen, Hindistan’da masala chai, Türkiye’de kebap.
Çıplak gözle en etkileyici sanat eseri: İtalya’daki Michelangelo’nun Sistine Şapeli tavanı.
Görünce mimarisiyle büyülendiğiniz şehir: Barselona (Gaudi eserleri sayesinde).
Önyargıyla gittiğiniz ancak sizi en çok şaşırtan yer: İran; misafirperverliği ve kültürel zenginliğiyle beni büyüledi. Kültürüyle sizi kendine bağlayan yer: Moğolistan. Konar – göçer kültür ve mülkiyetsizlik anlayışı günümüzde yaşadığımız hayatı sorgulatıyor.
İlk defa yurt dışına çıkacak birine önereceğiniz ilk ülke: İtalya. Zengin tarihi ve lezzetli mutfağıyla kolay bir başlangıç. Yakın mesafe olduğu için gitmesi kolay ve kültürel olarak zorlanmayacak bir bölge. Ancak gerçek gezginlik uzaklar ile başlayacaktır.
Dört mevsim için gezilmesini önereceğiniz dört şehir: İlkbahar: Bueonos Aires, Yaz:
Seminyak (Bali), Sonbahar: Kyoto, Kış: Irkutsk.
En düşük bütçeyle en çok verim alınacak rota: Güneydoğu Asya (özellikle Laos ve Tayland).
Kendinizi on yıl sonra nerede ve ne yaparken görüyorsunuz: Doğayla iç içe bir yerde, genç gezginlere deneyimlerimi paylaşırken hayal ediyorum.
Gitmekten en çok heyecanlandığınız yer neresi: Antarktika.
Ve son olarak İstanbul’u tek bir cümleyle anlatma hakkınız olsa hangi cümleyi kullanırdınız: "Dünyanın tüm kültürlerinin buluştuğu ebedi bir köprü."