
Benim için de ‘İlk ve Son’
2024 şahsımın ve çevremdeki birçok yakınımın sevmediği bir yıldı. Kayıplarla dolu, pişmanlıkların, hayal kırıklıklarının olduğu ve çok ‘acıklı’ bir yıldı. Son zamanlarda en sevmediğim, içinde bulunduğum süre boyunca huzursuz hissettiğim yıldı 2024. Bu girişi yapmamın sebebi aslında size onlarca kez yazdığım İlk ve Son dizisinin neden bir türlü yeni sezonu hakkında yorum yapamadığımı anlatmaktı. Çünkü izlemeye yüreğim yoktu. İlk sezonuyla beni yoran, travmalarımı tetikleyen, son zamanlarda izlediğim en iyi dijital işlerinden biri dediğim bu dizinin yeni sezonuna hazırlıklı değildim...
2025 de çok iyi başlamadı gerçi ama sonunda izledim, hadi gelin biraz ikinci sezonu değerlendirelim. Öncelikle artık spoiler verebileceğim biri kalmadığını düşünerek yorum yapacağımı belirtmeliyim. Deniz ve Barış ikilisinin kaybolan köpeği Co’nun bir eve girmesiyle kapatmıştık ilk sezonu. İkinci sezon tam da burada başlıyor. Can’ın anne babasının arasını düzeltme hayaliyle kaçmasına göz yumduğu Co, yeni ikilimizin ikinci şansı olan Colombo olarak sahnede yerini alıyor. Diziyi size çok da anlatmayacağım sadece sezonlar arası bu geçişten çok hoşlandığım için bu bağlamı kısaca anlatmak istedim.
Çünkü 2.sezonu da Nilüfer’in kaybolan kolyesinin Güneş ve Serkan çiftinin evinin anahtarlığına dönüştüğünü görüyoruz. 3.sezon haberiyle ve çiftimizle tanışıyoruz son saniyelerde... İşte bu minik geçişler kalbimi çalıyor benim… İlk sezonda inanılmaz tetiklenmiş, resmen diziye içerlemiştim. 2 kere bitirmiş ve yine de aynı ölçüde etkilenmeye devam etmiştim. Ancak 2.sezonda beni en çok yıpratan şey senaryodan ziyade kullanılan müzikler oldu. Bölümler arasında, diziden sonra ve hatta bu yazıyı yazarken bile şarkıları dinlemeye devam ediyorum. 95 yılında Çelik’in dönemin aşıklarını derbeder ettiği Afedersin şarkısının Fatih Erkoç yorumu da bu dönemin gençlerini hırpalıyor.
Nilüfer ve Cihan ikilisinin ilişkisi o kadar gerçek, o kadar mümkün ve o kadar ‘etrafımızdan’ bir hikaye ki etkilenmemek elde değil… Ancak maalesef naçizane ilk sezon kadar geçmedi bana. Nil’in bu kadar çok ağlaması, Cihan’ın bu kadar vurdum duymaz olması, karakterlerin gelişim göstermeye bu denli kapalı olması, ‘mommy-daddy issues’ olarak adlandırdığımız herkesin travmalarına dokunacak konuların hepsine aynı anda dokunmaya çalışması beni biraz yordu açıkçası.
Anlayacağınız tabiri caizse o denli ‘aynı anda tüm tuşlara basılmış’ ki hangi sorunun neresinden tutalım, hangi karakteri yerden kaldıralım ben bilemedim. Narsist ilişkilerin ürünü olan iki insanın bir çifte dönüşmesi ardından da ebeveyn olarak karşımıza çıkmaları, çocuk isteyen herkesin düşünmesi gereken noktalara güzelce parmak basıyor. E bir de oyunculuklar leziz olunca bazı sahneler tadından yenmiyor. İlk sezonda Deniz’den haz etmeyenler bu sezon Cihan’ı görünce Deniz’e şükreder olmuşlar onu da gördüm sosyal medyada...
Ha bu arada Deniz demişken, ilk sezonda Deniz’in ortadan kaybolduğu ve ne yaptığını tam olarak bilemediğimiz bir gece vardı, 2.sezonda işte o gece Deniz ve Nilüfer’in tanıştığını öğrenmek, üstelik Deniz’in Nilüfer’e küfretmeyi öğrettiğini görmek de çok zevkli bir sahneydi. Özetlemek gerekirse ilk sezon kadar travmalarımı tetiklemeyen, bazı sahnelerde ağlamadan duramadığım, senaryonun bünyem üzerinde yarattığı yorgunluğu da bir süre atamadığım bir sezon oldu.
Birini ne kadar severseniz sevin bazen bazı insanların birbirine iyi gelmediğini, pencerelerinin farklı manzaralarının bambaşka olduğunu net bir şekilde gözler önüne seriyor. Aşkın yetmediği, sevmenin pek de bir şey ifade etmediği, iki insanın birbirlerinin yaralarının yerini bilince nasıl da o yaralara bastıra bastıra can yakmaktan çekinmediği yine yüzümüze vurulan bir gerçek. Günümüzde de ‘şiddet’ kelimesi en çok fiziksel şiddet boyutunda vücut bulsa da, psikolojik şiddetin ne kadar yakıcı olduğu reddedilemez bir gerçek, bunu hepimiz biliyoruz ve deneyimliyoruz sanırım.
Yeni sezon çekimlerine henüz başlanmamış olsa da ilk sezonun sonu 2014-2024 tarihleri arasını işliyordu ve 2024’te 2.sezonu izledik. Bu sezon ise 2027 yılını işaret ediyordu, tahminlerimiz doğruysa Güneş ve Serkan’ın hikayesini biraz daha bekleyeceğiz gibi görünüyor.
“Her şey için teşekkür ederim.
Her şey için özür dilerim.”