Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Sisli
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Tekelleşmenin görünmeyen yüzü: Kast direktörlerinin rolü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son on gündür sanat dünyasının gündemini sarsan tekelleşme haberleri, adeta bir deprem etkisi yarattı. Bu haberlerin odak noktasına yerleştirilen Ayşe Barım, linç kampanyalarının hedefi haline geldi. Ancak Ayşe Barım’a yöneltilen bu iddiaların ardındaki gerçekler, göründüğü kadar basit değil. Ortada yıllarca büyüyerek bir düzen haline gelmiş bir sistem, ve bu sistemi yöneten gizli bir çark bulunuyor. 

Elimize ulaşan bilgilere göre, bu sistemin işleyişinde sadece menajerler değil, yapım şirketlerindeki kast direktörleri de aktif bir rol oynuyor. Sanatçıların kariyerlerini manipüle eden bu kast direktörleri, menajerlerle birlikte hareket ederek, dışarıdan bakanların fark edemeyeceği bir tekelleşme zinciri oluşturuyor. Bu zincirin halkaları, güçlülerin kendi aralarında pastayı paylaşmalarından ibaret. Bir yapımcı, bir televizyon kanalıyla dizi için anlaştığında, ilk iş olarak bir kast direktörü ile çalışıyor. 

Bu direktör, senaryoyu alıyor, okuyor ve hemen notlar tutmaya başlıyor. Ardından, daha önceden oyuncu başı yüzde 10 komisyonla anlaştığı belirli menajerlerle bir araya geliyor. Bu toplantılarda başrol oyuncuları belirleniyor ve birkaç gün içinde yapımcıya sunuluyor. Sunulan isimler genellikle "celebrity" yani halkın yakından tanıdığı ünlü oyuncular oluyor. Ancak şovun asıl döndüğü yer, yan roller ve yardımcı kastların belirlenmesi. Bu yan roller için yine anlaşmalı menajerler devreye giriyor. 

Telefon trafiğiyle, yan roller ve ünlü olma yolunda ilerleyen oyuncular kadroya dahil ediliyor. Geriye kalan küçük rollerse göz ardı edilen menajerlere "kırıntılar" olarak sunuluyor. Figürasyon oyuncuların yer aldığı bu rollere ise sistemin "artık parçaları" gibi davranılıyor. Bu şekilde, yapımcının eline, hızlıca tamamlanmış bir dizi kadrosu teslim ediliyor. Ancak bu teslimatların ardında yüksek oranlarda komisyonlar, gizli iş birlikleri ve köklü bir tekelleşme yatıyor. Ortada, sadece Ayşe Barım’ın yüklenebileceği bir sorumluluk yok. 

Asıl mesele, bu çarkın nasıl işlediği ve kimlerin bundan fayda sağladığı. Bugün Ayşe Barım’ı eleştirenler, bu sistemin yıllarca nasıl var olduğuna dair suskun kalmış kişiler olabilir mi? Bir sistem eleştirisi yerine bireyleri hedefe oturtmak, sorunun büyük resmini görmezden gelmekten başka bir şey değildir. Edindiğim duyumlar ve belgeler, bu tekelleşme zincirinin tam ortasında bulunan kast direktörlerini ve menajerleri işaret ediyor. 

Bu kişilerin kim olduklarını, hangi projelerde hangi rolleri oynadıklarını şimdilik saklı tutuyorum. Ancak doğru zaman geldiğinde, bu çarkın bütün halkalarını tek tek açığa çıkaracağım. Sanat dünyasındaki bu yozlaşmayı, perde arkasında dönen oyunları ve kırılan adalet terazisini ifşa etmek boynumun borcu. Bu noktada herkesin şunu anlaması gerekiyor: Sorun tek bir bireyden ibaret değil; sorun, sistemin kendisi. 

Ayşe Barım gibi isimler, sadece bu sistemin bir parçasıdır. Ancak bu parçayı oluşturan diğer aktörlerin rolü aydınlatılmadan, bu yozlaşmadan kurtulmamız mümkün değildir. Adaletin ve şeffaflığın egemen olduğu bir sanat dünyası, hepimizin hakkıdır ve bu hakkı aramaktan asla vazgeçmeyeceğim.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *