Oyun oynanırken kural değişmez
Süper Lig kulüplerimizin transfer bütçeleri, sezon başlarken yürürlükte olan toplam bütçenin %30’u kadar bir sapmanın tolere edilebileceği genel kabulüne göre hazırlanıp belirlendiği halde, Federasyonun yeni yılda aldığı bir kararla sezonu ikiye bölüp ilk yarıda uyguladığı istisnayı ikinci yarıda iptal ettiğini bildirmesi ara transfer dönemi öncesinde ufaklı büyüklü tüm kulüplerimize soğuk bir duş etkisi yaşattı.
Neyse ki iş fazlaca uzamadan Pazar günü kararı geri çektiler de bu sezon için her şey normale döndü. Bu yüzde otuzluk sapma payı kulüplerin ellerini oldukça rahatlatan ve yüz lira yerine yüz otuz lira harcamalarına yol açan bir uygulama haline geldiği için aslında finansal disipline pek de uygun olmayan bir duruma yol açmaktaydı. Federasyonun titizlikle üstünde durduğu finansal fair play ruhuna taban tabana zıt bir istisna imkanını kulüplerimiz “otoban” olarak kullanınca biraz da hukuk tekniğini zorlayarak “oyun oynanırken kural değişmez” ilkesinin tersine bir kararla TFF şöyle bir zemin yoklaması çekti piyasaya ama zaten muhtemelen tahkimden dönecek kararı ertelemek daha doğru oldu.
Bizde geleneksel olarak fazla disiplin bünyede tahriş ve tahribe yol açıyor ne yazık ki. Hele ki böyle finansal fair play falan çok bize göre şeyler değil. Bırakacaksınız bizim kulüpleri bakın nasıl har vurup harman savuruyorlar daha tahakkuk etmemiş gelirleri bile ipotek ettirip çektikleri kredilerle ne tapon futbolcuları veteranları dolduruyorlar takımlarına daha önceki yıllarda olduğu gibi. Bu kısıtlamaları aşmak için yaptıkları “cinlikleri/şeytanlıkları” iblis görse tövbe eder yaptıklarına.
Kimi on liralık ödemeyi kontratta üç lira gösterip kalan yedi lirayı el altından öder, kimi limitler dahilinde kalmak için hocasına verdiği bol sıfırlı ücretleri “imaj hakları” adı altında makyajlar kimi kamu kurumlarına/bankalarına sattığı locaların bol sıfırlı getirisiyle Bankalar Birliği’ne borcunu sıfırlayıp prangalardan kurtulmanın hesabını yapar. Bankalar Birliği ile yapılan protokole göre kulüp gelirleri ve giderleri şeffaf bir şekilde federasyonun da bilgisi dahilinde takibat altında olduğu için bazı kulüplerimiz günlük nakit akışının gerektirdiği kasa kolaylığını sağlamak için el altından “grey market”e bilet satışı yaparak sezonda 55-60 milyon €uro vergilendirilmemiş kazanç elde edebiliyorlar ve bu bir başarıymış gibi lanse ediliyor kamuoyuna.
Trafikte cezaları çok arttırınca rüşvetin yaygınlaşması gibi bir paradoks bilinirken kulüpleri böylesi bir disipline maruz bırakmak da ne yazık ki kulüp eliyle karaborsacılığın yolunu açıyor neticede. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık misali. Neyse bir yerde iyi oldu TFF’nin bu %30’luk kararı eski haline getirmesi. Mayıs’a ne kaldı şurada sezon bitecek ve bu hengâme de sona erecek. Esas sıkıntı seneye başlayacak, en büyük ödeme dilimleri önümüzdeki sene kulüplerin Bankalar Birliği’ne.
Kulüplerimizin kulağına kar suyu kaçar da önümüzdeki sezona daha dikkatli olurlar belki borç-harç işlerini planlarken. Kanunların ve idarenin aldığı kararların geriye yürümemesi, süreç devam ederken o süreçle ilgili yapılacak değişikliklerin takip eden sene/sezondan başlatılması gibi evrensel kuralları kulağımıza küpe yapıp 2025’in ilk “geRi” vitesinin hepimize hayırlı olmasını diliyoruz. Bol ve bereketli yağışlarla, kar görebilme niyazıyla iyi haftalar dileklerimizle.