İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

Hal-i pürmelalimiz

YAYINLAMA:

Mahkeme-i Kübrâ'da yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Biz mü'minler Cehennemi yarattığı için Allah'a hamd ediyoruz. Sonsuza kadar orada azap çekmeniz için duâ ediyoruz. Ateş zalimler için en iyi temizleyicidir. Zalimler için yaşasın Cehennem!

 Yıllardır zulüm ve işkenceler altında inleyen ve bir kısmının vahşetten kaçıp başka ülkelere sığındığı Suriye halkı sonunda özgürlüğüne kavuştu. Çok bedeller ödendi. Diğer İslam beldeleri gibi içimizde kanayan bir yaraydı Suriye. Birçoğumuzun savaştan kaçtıklarını düşündüğü için nefret ettiği Suriyeli Müslümanların yaşadıkları zulümler yeni yeni ortaya çıkıyor. Hapishanelerde yapılan vahşet, toplu mezarlar, ağır işkenceler, tecavüzler, insan olan insanın kanını donduracak cinsten.

Suriye, diğer mazlum İslam beldeleri gibi bizim için büyük bir imtihandı. Kimimiz bu imtihandan sınıfta kaldı. Ahırdan, bodrumdan bozma mekânları daire diye fahiş fiyatlarla kiraya veren ev sahipleri, çok düşük ücretlerle çalıştıran işverenler, ırkçılık yapıp hakaret ve kötü muameleyi onlara revâ görenler zulmün başka bir türünü uygulayarak o imtihanı kaybettiler. Ensar olabilmek kolay değildi elbette. 

Şimdi ülkelerine dönüyorlar. Buruk bir sevinç var yüreğimizde. Mü'minler olarak zillete alıştırıldığımız için öğrenilmiş çaresizliğimizle bu sevinci tam da yaşayamıyoruz.        

Kur'an, Müslümanları birbirine bağlayan şeyin uhuvvet ipi olduğunu söyleyerek ayrılığa düşmememizi emrediyor. İslâm düşmanları bunu bildikleri için Müslümanları birbirine düşürüp senelerce savaştırdılar. Kopan tesbihin taneleri gibi darmadağın olduk. Ne zaman Kur'an'a tabi olduysak her bakımdan terakki edip dünyaya hükmedecek duruma geldik. Şanlı tarihimiz bunun misalleriyle doludur. Osmanlı, altı asır dünyayı adaletle yönetti. Hâl-i hazırda yalnız Müslümanlar değil bütün insanlık İslam'ın şefkatli kanatları altına girmeye, İslam'ın adâletine muhtaçtır.

Geçmişte olduğu gibi önümüzdeki günlerde İslam'ın sancaktarlığını yapmak bu aziz Türk milletine nasib olacaktır Allah'ın izniyle. Bu minvalde Bediüzzaman Hazretleri'nin sözlerine kulak vermemiz gerekir.

Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim! 
Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur'an'ın sabahında uyanınız. Yoksa Kur'an-ı Kerîm'in güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla, vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir. 
Kur'an'ın mecrasından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz. Yoksa toprak gibi sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi Kur'an-ı Kerîm'in saadet ve selâmet mecrasında ittihat ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp bu vatana âb-ı hayat olan hakikat-i İslâmiye sularını akıtınız. 

O hakikat-i İslâmiye suları ile bu topraklarda iman ziyası altında hakiki medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir inşâallah.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *