BAHTSIZ İKİLER!
İşin Aslı astarı; merak edip araştırdığım da... Yapımcı aynı, senarist aynı, yönetmen aynı, sanat ekibi aynı hatta asistanlar bile ilk sezon çalışanlarla aynı isimler… Oyuncular da değişmemiş ama yine de ikinci sezonda patlıyorlar. Çekimler daha kötü, kurgu kötü, hikaye bayır aşağı, oyuncuların oyunculuğu bile daha kötüleşiyor. Kara büyü gibi!
Açıkçası aynı endişeyle Kübra'nın ikinci sezonunu izlemeye
koyuldum. Ve yine ilk sezonundaki “Kübra” etkisini alamadım. O her bölümde
değişen, heyecanlandıran olay akışı yoktu. Hikaye sanki tıkanmış da inatla
uzatamaya çalışmışlar hissi vardı. Kritik, politik konularda girmişler ama
kimsenin tavuğunu kış dememek için saçmaladıkları yerler olmuş. Allah’tan
Çağatay’ın oyunculuk performansı ikinci sezon düşmemiş.
Dizinin son sahnesinden anladığım kadarıyla, üçüncü sezonu da
inatla çekecekler. Yani amaç para kazanmaksa, lütfen böyle para kazanmayın. Güzel
başlayan işlerinizi güzel, olmuyorsa sündürüp uzatmayın, tadında bitirin. Yeni bir
film, yeni bir dizi çekin Netflix yine para verir size.
Yıllar sonra…
Bu hafta beni çok heyecanlandıran bir haber okudum. Artık cemi
cümle biliyor fantastik filmlere bayıldığımı. Nicole Kidman'ın oyunculuğuna
hayranlığımı ve Sandra Bullock'u sevdiğimi... İşte bunların hepsini bir araya getiren
film vardı. İzleyenler eminim hemen “Aşkın Büyüsü” filmini hatırlamıştır!
Tam 26 yıl sonra, Wanner Bros “Aşkın Büyüsü” filminin
devamını çekeceğini duyurdu. Üstelik oyuncu kadrosunda da yine Nicole Kidman ve
Sandro Bullock var. Ve edindiğim bilgilere göre filmin senaryosunu da Akiva
Goldsman yazacakmış. Kalemini çok sevdiğim senaristlerden biri kendisini… Tanımayanlar
için şöyle bir dipnot düşebilirim, “Akıl Oyunları, Cinderella Men, Da Vinci
Şifresi” gibi filmlerde Akiva’nın kalemi vardır. Yapımcı değişmemiş, yine
Denise Di Novi çekecek. Açıkçası,
son zamanlarda sabırsızlıkla beklediğim bir film yoktu. Bu güzel haberle beni
heyecanlandıran, Warner Bros’a saygılar efendim.
Bayram zamanı gelince herkesin yüzünde bir tebessüm,
kalbinde bir heyecan oluşmaz mı? İşte Kurban Bayramı da böyle, hem neşeli hem
de bir o kadar anlamlı. Hayatın hızına kapılıp gitmişken, Kurban Bayramı'nda
bir mola verip, etrafımızdakilerle ilgilenmenin tam sırası. Belki de bir
süredir görüşemediğimiz akrabalar, dostlar var. Onlara bir telefon açalım, hal
hatır soralım. Bazen küçük bir “Merhaba” büyük değişikliklere neden olabilir. Bayram
demek, aynı zamanda cömertlik demek. Sofralarımızı paylaşmak, etrafımızdakilere
yardım eli uzatmak... Birlikte yenen bir yemek, paylaşılan bir tabak ne kadar
da güzeldir. Unutmayalım, paylaştıkça çoğalan bu bayramda, etrafımızdaki
ihtiyaç sahiplerini de gözetelim.
Ve en önemlisi, bayramlar hoşgörü zamanı. Farklı düşüncelere, farklı
yaşam tarzlarına saygı duymak, birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmek demek.
Hadi küçük anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp, hoşgörüyle yaklaşalım her şeye.