YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU
1) Anonim şirket ortaklarının sorumluluğu
Anonim şirketin, borcu nedeniyle üçüncü
kişilere karşı sorumluluğu malvarlığı ile sınırlıdır. Anonim şirkette ortakların
sorumluluğu ise şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır.
Ortaklar, şirketin borçlarından dolayı taahhüt ettikleri sermaye miktarına
kadar bütün malvarlığı ile sorumludurlar. Taahhüt edilen sermaye paylarının
tamamının ödenmiş olması halinde ise herhangi bir sorumluluğa maruz kalmazlar.
Kamuya olan borçlarda dahil olmak üzere sorumlu olunacak miktar, fiilen ödenen
sermaye veya taahhüt edilip henüz ödenmemiş sermaye kadar olacaktır.
2) Kamuya olan borçlarda yönetim kurulu üyelerinin
sorumluluğu
Vergi Usul Kanunu’nun 10. ve 6183 sayılı
Kanun’un Mükerrer 35. Maddeleri gereğince, Kanuni Temsilcilerin ödenmemiş kamu
alacaklarından dolayı birlikte ve tek tek kusursuz sorumlulukları vardır.
Şirketin tüzel kişiliğinin takibi sonucunda Amme alacağı tahsil edilmez veya
tahsil edilmeyeceği anlaşılırsa bunların kanuni temsilcilerin her birinin şahsi
mal varlığından tahsili cihetine gidilebilecektir.
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesine göre,
tüzel kişilerin vergi yükümlülükleri temsilcileri tarafından yerine getirilir.
Temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya
vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna
bağlı alacaklar kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır.
Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için
asıl mükelleflere rücu edebilirler. Diğer bir deyişle, eğer bu vergi
yükümlülüğü yerine getirilmez ve vergi, yükümlüsünün (şirket) malvarlığından da
alınamazsa, şirket adına imza atarak onu temsil etme yetkisine sahip yönetim
kurulu üyesi/üyelerinin şahsi malvarlığından alınır. Tüzel kişilik hakkındaki
tüm takip yolları tükenmedikçe kanuni temsilciye dönülemez. 6183 sayılı Kanunun
75. maddesinde “yapılan takip sonunda, borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya
bulunan malların satış bedeli borcunu karşılamadığı takdirde borçlu aciz
halinde sayılır. Yapılan takip safhalarıyla bakiye borç miktarı bir aciz
fişinde gösterilerek aciz hali tespit olunur” ifadesi yer aldığından bu imkansızlık
söz konusu hüküm uyarınca borçlu şirket düzenlenecek bir “aciz fişi” ile
saptanacaktır. Bu durum saptandıktan sonra anonim şirketlerin vergi ceza ve
borcuyla ilgili kanuni temsilcinin ekonomik varlıklarına ihtiyati haciz
uygulanabilir.
6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. Maddesinde
de benzer hükümlere yer verilmiş olup, tüzel kişilerle küçüklerin ve
kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin
mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği
anlaşılan amme alacaklarının, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan
teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından aynı Kanun hükümlerine göre
tahsil edileceği ve Temsilcilerin, teşekkülü idare edenler veya mümessillerin,
bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu
edebilecekleri belirtilmiştir. Danıştay Dördüncü Dairenin verdiği K:4296 E:2409
no’lu kararda kanuni temsilcinin takibi için tüzel kişi hakkındaki tüm takip yollarının tüketilmiş olması
gerektiğine karar verilmiştir. Yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu
üyeleri, anonim şirketin kuruma olan prim borçlarından dolayı ikinci derecede yani prim alacağının
şirket varlıklarından tahsil edilememesi koşuluyla kişisel mal varlıkları ile
sorumludurlar (AATUHK GT 390).
6183 sayılı Kanun 387 no’lu genel tebliğe
göre amme alacağının, amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği kanaatinin
oluşması üzerine kanuni temsilciler adına aynı kanunun 55. maddesine göre
tanzim edilecek ödeme emri tebliği ile takip muamelesine başlanacaktır.
3)Yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulamama
halleri
Vergi Usul Kanunun 10’ uncu maddesinin 2.
fıkrasında 3505 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, fıkradan, “…kasıt ve
ihmalleriyle…” ibaresi çıkarılmıştır. Kanunda yapılan bu değişiklik, yönetim
kurulunun sorumluluğunun niteliğinin belirlenmesinde farklı görüşlerin
doğmasına yol açmıştır.
Bir görüşe göre yönetim kurulu üyeleri kasıt
ve ihmal aranmaksızın ikinci derecede kusursuz, müteselsil ve şahsi
malvarlıklarıyla sınırsız olarak sorumlu tutulabilmektedir.
Ancak kanaatimizce kanuni ödev ve
yükümlülüklerini tam olarak yerine getiren Yönetim Kurulu Üyesinin sorumlu
tutulması hukuka tamamıyla aykırı bir yaklaşımdır. Örnek vermek gerekirse
kurumun kazancını doğru bir şekilde beyan eden kanuni temsilcinin tüm
yükümlülük ve ödevlerini yerine getirmiş olması koşuluyla, bu verginin ödenmesi
sürecinde şirketin ekonomik kriz nedeniyle vergiyi ödeyemez hale gelmesinden
tüm malvarlığınca sorumlu tutulması kanaatimizce hukuka ve insan haklarına
aykırıdır. Danıştay Üçüncü Dairesi de E.1987/5627, K.1988/2558 no’lu verdiği kararda kasıt ve ihmali görülmeyen kanuni temsilcinin vergisel
yükümlülüklerden sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir. Kanun koyucunun
yukarıda açıklanan değişikliği yaparak, kanuni temsilcinin kasıt ve ihmalinin
var olması koşulunu hükümden çıkarmasının sebebi olarak, alacaklı tahsil
dairesini ispat külfetinden kurtarma olduğu savunulmaktadır. (Turgut Candan,
Kanuni Temsilcinin Vergi ve diğer Kamu Alacaklarından Sorumluluğu, Tüze
Yayıncılık, Ankara 1998, s. 104)
Ayrıca TK.m.319 ve 321 uyarınca, ana
sözleşmeye konulacak bir hüküm ile şirketi temsil yetkisinin üyeler arasında
paylaştırılması ve usulü gösterilebilir. Aynı zamanda, ana sözleşmede yetki
verilmesi durumunda da temsil yetkisi şirket genel kurulu veya yönetim kurulu
tarafından üyelerden bir kısmına veya bir başka kişiye ya da organa
bırakılabilir. Vergi borcunu ödeme görevi murahhas üyelere bırakılmışsa, diğer
üyelerin sorumluluğu söz konusu edilemeyecektir. Konuyla ilgili Dördüncü Dairenin
verdiği bir karara göre “Şirketin vergi
borcu nedeniyle yönetim kurulu üyesinin takip edilebilmesi için, bu kişinin
görevde bulunduğu sırada vergi borcunu tüzel kişi adına ödeme ödev ve
iktidarında olması gerekir. Yönetim kurulunda olan anonim şirket temsil
yetkisinin üyelerinden biri veya birkaçına devredilmesi halinde bu yetkiye
sahip olmayan yönetim kurulu üyesi takip edilemez. (Dördüncü Daire,
5.10.1995 tarih, E. 1995/2057, K. 1995/3807 sayılı karar).
4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun kişisel
olup olmadığı
Yukarıda da belirtildiği üzere yönetim kurulu
başkanı ve yönetim kurulu üyeleri anonim şirketin kuruma olan prim borçlarından
dolayı ikinci derecede yani prim alacağının şirket varlıklarından tahsil
edilememesi koşuluyla kişisel
malvarlıkları ile sorumludurlar.
Öte yandan, Yönetim kurulu başkan ve
üyelerinin malvarlığının satışı AATUHK’nun 30. maddesinde açıklanmış olup tahsile imkan bırakmamak maksadıyla yapılan
tasarrufların hükümsüz olduğu belirtilmektedir. Söz konusu maddeye göre “Borçlunun malı bulunmadığı veya borca
yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan
bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle
borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün
muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür”.
Aynı kanunun 31. maddesine göre sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananların
elde ettiklerini, elden çıkarmış olmaları durumunda takdir edilecek bedelini
vermeye mecbur oldukları belirtilmektedir.
Yapılan bağışlar
açısından değerlendirilecek olursa AATUHK’nun 27. ve 28. maddesinde bu
işlemlerin de hükümsüz olacağı belirtilmiştir.
Sonuç olarak ortada yukarıda kapsamı çizilen muvazaalı bir işlem olmadığı müddetçe
şirket varlıklarından tahsil imkanı kalmayan kamu alacaklarına istinaden kanuni
temsilcilik yetkisine haiz yönetim kurulu üyelerinin yakınlarına başvurulamaz.
Ancak burada mal rejimine göre borçlunun eşine gidilip gidilmeyeceğine dair
kesin bir hükme varılamamaktadır.
5) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk
süresi
Yönetim kurulu üyesinin temsil ettiği kurumun
varlığından kısmen veya tamamen alınamayan vergi borcundan dolayı sorumluluğu,
yönetim kurulu üyesi sıfatının kazanıldığı tarih ile yitirildiği tarih arasında
kalan vergilendirme dönemlerini kapsar. Bu vergilendirme dönemleri için 5
yıllık zamanaşımı süresi dolana kadar sorumluluk devam eder.
Örneğin, Nisan/2024 dönemi muhtasar
beyannamesine dahil edilmesi gereken bir kazancın beyannameye dahil edilmemesi
suretiyle eksik vergi ödendiğinin vergi incelemesi sırasında tespiti halinde,
salınacak vergi ve cezadan Nisan/2024 döneminde görevde bulunan yönetim kurulu
üyeleri sorumlu olacaktır. Nisan/2024 vergilendirme dönemi için tahakkuk
zamanaşımı süresi 31.12.2029’de sona ereceğinden, bu tarihten sonra ise
sorumluluk söz konusu olmayacaktır.
6) Yönetim kurulu üyelerine ödeme
emriyle gidilmesi durumu
6183 sayılı Kanun 387 numaralı genel tebliğe
göre amme alacağının, amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği kanaatinin
oluşması üzerine kanuni temsilciler adına aynı kanunun 55. maddesine göre
tanzim edilecek ödeme emri tebliği ile takip muamelesine başlanacaktır.
Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı
hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açma hakkına
sahiptir. Dava açma ödemeyi durdurmamakla birlikte, bu durumda genel
uygulamanın Vergi Dairesince tahsile yönelik bir şey yapılmadığı yönünde
olduğunu belirtmek isteriz..
Kasıt ve ihmali bulunmayan Yönetim Kurulu Üyesi sorumlu
tutulamayacağı için böyle bir borcu olmadığına ilişkin dava açabilir.
Ödeme emrine istinaden Yönetim Kurulu Üyesince ödemenin yerine
getirilmesi durumunda Yönetim Kurulu Üyesinin asıl amme borçlusuna rücu etme
veya dava açma hakkı saklıdır.