BENZER İŞLER
Benim endişem bambaşka... Sizce de Salih, benzer karakterleri çokça canlandırmaya başlamadı mı? Özellikle "Kulüp" ve "Terzi" dizilerinde canlandırdığı karakterlerin bir benzeri de Huysuz Virjin olmayacak mı? Dikkat etmek lazım, bazı roller oyuncuların üzerine öyle bir yapışır ki yıllarca uğraşsalar bu imajı silemezler.
Geçmişte de bunun birçok örneğini gördük. Her role
bürünebilecek çok yetenekli oyuncular, benzer karakterleri oynaya oynaya heba
oldular. Korkum, yapımcıların Salih Bademci’yi sadece bu tarz roller için
arayacak, izleyiciler de onu sadece bu tarz rollere yakıştıracak olması. Her
rolün altından kalkabilecek bir oyuncu olan Bademci’nin, bu konuda biraz
endişelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Adına yaraşır!
Her Sadri Alışık filmi izlediğimde, "Beni güldürürken
ağlatmazsın be adam!" derim. Nevi şahsına münhasır bir oyuncuydu rahmetli…
Büründüğü karakterleri ilginç hale getirirdi. Eşine az rastlanan bir yetenekmiş.
Kendisi vefat etti ama ismi ve filmleri hala hayatımızda. Bu yıl 25'incisi düzenlenen Sadri Alışık
Tiyatro & Sinema Oyuncu Ödülleri de 4 Haziran Salı günü sahiplerini buldu.
Çok güzel bir geceydi. Tören, otel salonlarında veya dev balo salonlarında
değil, Sadri Alışık’a yakışan bir mekanda, Mustafa Kemal Merkezi'nde yapıldı.
Gösterişten ve sansasyondan uzak, tiyatro ve sinema sektörü
düşünülerek verilen ödüller sahiplerini bir bir buldu. Paralı ödüller
dağıtılmadı. Gerçekten hak eden oyuncular ödüllerini aldı. Hazar Ergüçlü, Merve
Dizdar, Nur Sürer, Erkan Kolçak Köstendil, Ahmet Saka ve Şener Şen gibi
birbirinden değerli oyunculara ödüller verildi.
Gecenin başında Kerem Alışık, "Belki bundan sonraki
zamanlarda daha birçok şey değişecek. Belki biz de uzaklara gitmiş olacağız ama
Sadri Alışık Ödülleri her sene her şeye rağmen devam edecek" dedi. Umarım,
umarım devam eder.
Güzel seçimlere…
"Ne kadar maaş alıyorsun?", "Niye çocuk
yapmıyorsun?", "Yaşın kaç?", "Neden evlenmedin?" soruları sizi de deli etmiyor mu? Özellikle
"Neden evlenmedin?" sorusuyla sık karşılaşan biri olarak… Sorana, ağzımı
doldura doldura küfür edesim, hatta olayı bi tık öteye taşıyıp ense köküne bi
tane patlatasım geliyor. Bu soruların iyi niyetle sorulduğunu hiç düşünmüyorum.
Keşke diyorum azcık iyi niyetli olsa da anlatsam… Veya okuduğunu anlasa da ona Oğuzhan
Özpolat'ın "Siyah Beyaz İnsan" adlı kitabından bir paragraf
göndersem...
"Evliliğin münasip bir vakti yoktur. Evlilik için
münasip kişi vardır. Evlilik için ideal vakit 20'li ya da 30'lu yaşlar değildir.
Bu vakit, münasip kişi çıktığında gelir. Ne zaman evlendiğinizin bir önemi
yoktur. Asıl önemli olan kiminle evlendiğinizdir. Birçok toplum, treni
kaçırmaktan bahseder. Bırak tren nereye gidiyorsa gitsin. Bizi istemediğimiz
yere götürecekse kaçsın. Zira olay; birinin parmağına yüzük takmak değildir.
Asıl olay; dinini, mutluluğunu, geleceğini ve hayatını hangi kadının veya
erkeğin eline verdiğindir. Bunları ya arttıracak ya da azaltacaktır. Öyleyse
güzel bir seçim yap."