Kitap 05.10.2023 11:43

S​anat tarihinin lineer anlatısına takılan bir çelme!

"Kadın sanatçıları sanat tarihi içinde yeniden düşünmek aynı zamanda politik bir meydan okumadır."
S​anat tarihinin lineer anlatısına takılan bir çelme!

Tıpkı kahramanlar, büyük düşünürler, devletlerin yönetiminde söz sahibi olanlar, en önemli bilim insanları gibi sanatçılar da hep erkek! Peki, gerçekten öyle mi? Tarih yazanlar bu tarihi yapanlara eserlerinde eşit şekilde yer verdi mi? Kadınlar ve erkek olmayanlar hep evlerin içinde ve çerçevenin dışında mı kaldı?

 “Sanat tarihi yazılırken göz ardı edilen, unutulan, eserleri sergilendikten sonra imha edilen, erkek meslektaşlarına atfedilen eserler üreten tüm sanatçıları, tarih anlatılırken hak ettikleri yere geri koymayı, biraz da bu sebeple, bir sorumluluk olarak görüyorum.” diyen Aslı Kotaman toplumsal cinsiyet hiyerarşisi içinde görmezden gelinenler, anlatılarda hak ettiği yeri bulamayanlar, ürettikleri eserlere rağmen kendilerine sanatçı olma şansı verilmeyenler için bir adım atıyor ve özgün anlatımıyla her birini kişisel tarihimize katmamıza olanak sağlıyor.

 Bu kitap sanat tarihinin lineer anlatısına bir çelme takmayı istiyor. Frida’yı adıyla, Picasso’yu ise soyadıyla tanımlıyor oluşumuzun sempati örtülü bir ayrımcılık olduğunu kabul etmeli, en çok bildiğimiz sanatçıların hemen tümünün erkek olmasını fark etmeli, “Yahu kadın sanatçıların adını neden öğrenemedik?” diye isyan etmeliyiz.

Linda Nochlin “Neden Büyük Kadın Sanatçı Yok?” makalesini niye yazmış biliyor musunuz?

Yok mu gerçekten?

Kitabın sayfalarını çevirin bakalım. Sanat tarihi yazılırken kadınlar bir yanlışlık sonucu ya da yeterince iyi olmadıkları için dışarıda bırakılmadı. Sanat tarihi, başından itibaren sistematik olarak kadınları, dahası erkek olmayanları dışarıda bıraktı.

Elinizdeki bu kitap, bazı sanatçıları sanat tarihi içinde hak ettikleri yere geri koyma çabasının bir ürünüdür.