Yerel Yönetimler Kaynak: Hibya Haber Ajansı 09.09.2024 10:00 Güncelleme: 09.09.2024 10:37

İmamoğlu: Bu milleti niye kavga ettirmek istiyorsunuz?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bilecik merkezi izyaret etti. Daha sonra Bozüyük ilçesine geçerek, İBB'nin katkılarıyla yapılan "Kurtuluş Savaşı ve İnönü Zaferleri Anı Evi ve Seyir Terası" açılışına katıldı.
İmamoğlu: Bu milleti niye kavga ettirmek istiyorsunuz?

Ankara’da düzenlenen CHP İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nın 6-7 Eylül’deki oturumlarına katılan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün akşam saatlerinde, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’yi makamında ziyaret etmişti. Bugün Eskişehir’den Bilecik’e geçen İmamoğlu, Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı tarafından da makam odasında ağırlandı. 

İmamoğlu ve Subaşı, Bilecik Atatürk Meydanı’nda kendilerini bekleyen vatandaşlarla çay sohbeti yaptı. Bilecik merkezden Bozüyük ilçesine geçen İmamoğlu, İBB’nin katkılarıyla yapılan “Kurtuluş Savaşı ve İnönü Zaferleri Anı Evi ve Seyir Terası” açılışına katıldı.

“Bu coğrafyayı anmadan, bu coğrafyayı anlamadan kendinizi anlayamazsınız” diyen İmamoğlu, “Çünkü burada; Osmanlı Devleti'nin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu var. Bunu anlamak zorundayız, hissetmek zorundayız. Açıkçası, milletimizin Kurtuluş Savaşı'nda ne büyük bir mücadele verdiğini kavrayamayan, kesinlikle milletine doğru düzgün hizmet dahi edemez. Bu milletin bir parçası olduğunu kavrayamaz” şeklinde konuştu.

Tüm bu zaferlerin, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, millet tarafından kazanıldığının altını çizen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Milletimiz başardı. Burada bulunan, bulunmayan her yurttaşımızın geçmişindeki şanlı büyükleri, ataları, nineleri, dedeleri başardı. Her birisinin önünde saygıyla, minnetle eğiliyorum. Ruhları şad olsun. Bu memleketin başkomutanı, ebedi başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhu şad olsun. Silah arkadaşlarının ruhu şad olsun. Mustafa Kemal Atatürk, milletine güvendi, arkadaşlarına güvendi ve o şekilde başardı. Çok önemli bir süreci bize devretti. Milletin azim ve kararlılığının önünde hiçbir gücün duramayacağını, hiçbir kudretin olamayacağını burada ispat etti. Ve sonra ispat etmeye devam etti. İşte bu günlere, bu inançla geldik. Bu bütünleşmeyle geldik. İnancımız ve bütünlüğümüz, kocaman bir devlet yarattı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurdurdu ve bizi bugünlere taşıdı.”

Milletini birbirinden uzaklaştırma gayreti içerisinde kullanılan dil ile insanları tehdit eden anlayışı kınadığını belirten İmamoğlu, “Harbiye'nin pırıl pırıl mezunlarıyla uğraşmayı bir mesele kabul ederek, bunun üzerinden dahi siyasi rant elde etme aklını, artık hüzünlenerek dinliyorum. Üzülmüyorum, hüzünleniyorum. ‘Bu tür tutum ve tavırların, bu millete ne kadar kötü olduğunu hiç hesaba katmıyorlar mı’ diye düşünüyorum. Özellikle seçilmiş bir toplantıda, milletini birbirinden uzaklaştırma gayreti içerisinde ve o toplantıda kullanılan dil ile insanları tehdit eden anlayışı kınıyorum. Bu anlayışın karşısındayız biz. O özellikle seçilmiş toplantıda ve ortamda, olaydan tam 8 gün sonra ağızlar açılarak, sönmüş bir ateş harlanmak isteniyor. Ben diyorum ki; Allah aşkına derdiniz ne sizin? Buradan çıkarmak istediğiniz olay ne sizin? Burada neyi büyütüyorsunuz? Allah'ın bir gününü bile, bu millete kavga ettirmeden, bu millete bir ortam yaratmayacak mısınız? Nedir derdiniz sizin? Bu milleti niye kavga ettirmek istiyorsunuz?” dedi.

İmamoğlu, asker kavramının, Türk milleti için kutsal olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

"‘Bu millet asker doğar’ deriz. Bu, millet için kutsaldır. Ben bazen şöyle derim. Mesela bu çağda asker olmak ne demektir, biliyor musunuz? Bu milletin iyiliği için, nefer gibi çalışmak demektir. Az önce dedim ya; iyi bilim insanı olmak demektir asker olmak. İyi eğitimci olmak, iyi işçi olmak, iyi öğretmen olmak demektir. İyi yönetici olmak demektir asker olmak. Asker olmanın, bizim kavramlarımızda kutsal bir yeri vardır. Milletine hizmet eden, topraklarına hizmet eden… İlla savaşan anlamına gelmez ki. Bizim ordumuz, bizim için zaten kutsaldır. O teğmenler de aileleri de boyunlarını hiç bükmesin. Ben buradan teğmenlere söylüyorum, ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’ demeye devam edin kardeşim. Bu memleketin hangi iline giderseniz gidin, Yemen'den Balkan Savaşı'na, Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na, her evde ya şehit ya gazi torunlarını görürsünüz. Ayıptır. Milleti birleştirmek yerine, ayrıştırma dilinizi buradan Kınıyorum.”