Halkbank web
Ekonomi Kaynak: İlker Fatih Kuşçu 24.03.2024 16:04

"Beyaz et en ucuz protein kaynağı"

İhracatın iç piyasada fiyatları artırdığı şeklinde bir yanlış algı olduğunu belirten İSHİB Başkanı Sezer, "Uzakdoğulu en çok tavuğun pençesini, Avrupalı ise göğsünü tüketiyor. Bunları ihraç etsek, kendi tüketicimize en çok sevdiği tavuk budunu daha ucuza ulaştırabiliriz" dedi.

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte fırsatçılık tartışmaları ile gündemde yer alan beyaz et üreticileri, yapılan suçlamalara tepki gösterdi. Sektöre büyük haksızlık yapıldığını belirten İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, üretim maliyetlerindeki yüksek artışlara rağmen, tavuk etinin tüketici açısından halen en ucuz protein kaynağı olduğunu açıkladı. 

İnsanlar için en önemli protein kaynaklarından olan, su ürünleri, beyaz et, kırmızı et, yumurta ve bal gibi gıda ürünleri ihracatçılarını bünyesinde bulunduran İSHİB Başkanı Müjdat Sezer, Başkan Yardımcısı Oğulcan Sagun, üyeler Vehbi Merzeci, Kemal Babila, Ömür Oral, Ahmet Kaan, Alper Şölen ve Genel Sekreter Doğuş Tozanlı, basın mensuplarıyla bir araya geldi. Sezer, toplantıda gündemdeki tartışmaların yanı sıra, sektörün ihracat performansı hakkında bilgiler verdi. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bünyesinde İstanbul, Ege ve Akdeniz olmak üzere üç su ürünleri ve hayvansal mamuller birliğinin bulunduğunu, 2023 yılında bu birliklerin toplam 3 milyar 486 milyon dolar ihracat yaptığını belirten Müjdat Sezer, aynı dönemde İSHİB’den yapılan ihracatın ise 1 milyar 67 milyon dolar olduğunu söyledi. Tavuk eti, deniz levreği, çipura, orkinos ve yumurtanın en fazla ihraç edilen ürünler olduğu kaydeden Sezer, sektörde en fazla ihracat yapılan ülkelerin ise 603 milyon dolar ile Irak, 355 milyon dolar ile Rusya, 200 milyon dolar ile İtalya, 109 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri olduğunu açıkladı. 

“Sektöre haksızlık yapılıyor”

Toplantıda; gıda sektörünün her Ramazan ayında çeşitli iddialarla karşı karşıya kaldığını belirten Sezer, “Piyasa enflasyonunun yüzde 100 ü aştığı, başta enerji ve yem olmak üzere, işçilik, hammadde fiyatlarının aşırı yükseldiği bir ortamda sadece sektörü suçlamak doğru değil. Tavuk ve yumurta halen tüketicinin en ucuz protein kaynağı. 100 gram protein almak için yumurtaya 29, tavuğa ise 32 lira ödeyen tüketiciler, aynı miktar protein için pirince 85, patatese 95, kıymaya 149, dondurmaya ise 314 lira ödüyor” dedi.

İhracat sektörü ayakta tutuyor

İhracatın iç piyasada fiyatları artırdığı şeklinde bir algı olduğuna da değinen Sezer, “Ülkemizde finansman maliyetleri ve kredi faizleri çok yüksek. Ürününü marketlere ve toptancılara 2-3 aylık vadelerle satan firmalar, peşin sattığı ihracattan gelen finansmanla işletmelerini ayakta tutmaya çalışıyor. Bu tüm gıda ürünleri için geçerli. Söylenenin aksine bizim sektörümüzde ihracat iç piyasayı da destekliyor. Tavuktan örnek vermek gerekirse; beyaz et ihracatı öyle bütün tavuk olarak yapılmıyor. Uzakdoğu ülkeleri tavuğun ayaklarını çok tüketiyor ve iyi fiyata alıyorlar. Avrupalılar ise göğüs tercih ediyor. Bizim halkımız ise tam tersine göğüs değil but seviyor. Yani bir tavuk 3-4 ayrı pazarda değerlendirilebiliyor. Kırmızı ette ise halkımızın hiç tüketmediği sakatat türlerini ihraç ediyoruz” dedi. 

AB Türkiye ile rekabet etmekten çekiniyor

Avrupa Birliği’nin kendi sanayicisini korumak için uzun yıllardır Türkiye’den beyaz et girişine izin vermediğini kaydeden İSHİB Başkanı Sezer, hedef pazarlar konusunda ise şunları söyledi:

“Türkiye su ürünleri ve balıkta AB’nin en büyük tedarikçisi. Ancak tavuk ve ürünlerinde kapılar kapalı. Çünkü malımız onlarınki kadar kaliteli, lojistik avantajımız var, onlardan çok daha ucuza üretebildiğimiz için bizimle rekabet edemeyeceklerinden karşı çıkıyorlar. Bu sektörün ihracattaki geleceğini kurtarmak ve daha da geliştirmek için 12 milyar dolarlık AB pazarına mutlaka girmeliyiz. Ancak bizlerin de bu pazarı zorlaması için elimiz kolumuz bağlı. Hükümetler arası bir konu. Tarım Bakanlığımızın ciddi ve etkili bir şekilde bu konunun üzerine gitmesi, muhatapları ile masaya oturarak, AB pazarın açılması için sektöre destek vermesi gerekiyor. Aynı şekilde Çin pazarının yeniden açılması için de destek bekliyoruz. Çin pazarı açılırsa sektör ihracatımız bir anda 300 milyon dolar artar. Çünkü çok büyük alıcı.”

İSHİB Başkanı Müjdat Sezer ve alt sektörleri temsil eden yönetim kurulu üyeleri, Birlik bünyesinde yer alan alt sektörlerdeki durumu şu şekilde özetlediler:  

Beyaz Et Sektörü :

Beyaz et ürünleri sektörü 2023 yılında 807 milyon dolarlık ihracat yaptı. En fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler sırasıyla; 436 milyon dolar ile Irak, 49 milyon dolar ile İran, 26 milyon dolar ile Kongo, 24 milyon dolar ile Beyaz Rusya. Beyaz et ürünleri ihracatı şubat ayında ocak ayına göre yüzde 6,15 azalarak 66 milyon dolar oldu. Türkiye de 22 kilogram olan tavuk eti kişi başına tüketim yüzde 20’lere kadar gerilese de kırmızı et fiyatlarındaki aşırı artış nedeniyle yeniden yükselmeye başladı. Türkiye ürettiği beyaz etin 1/3 ünü ihraç ediyor. İhracatın yarısının gerçekleştirildiği Irak, kendi üretimini artırmak için yatırımlar yapsa da daha uzun yıllar Türkiye’nin önemli pazarı olma özelliğini sürdürecek. Yeni açılan Japonya pazarına ihracat her geçen yıl artıyor. Sektörün olmazsa olmazlarından Çin pazarının yeniden açılması bekleniyor. Özellikle tavuk pençesi ve taşlık çok talep ediliyor. Geçmişte Çin’e tavuk pençesi ihracatı 200 milyon dolara kadar yükselmişti. Bu rakamlarla Çin’in Türkiye’den ithal ettiği ürünler sıralamasında pençe 6. Sıraya kadar çıkmıştı. Tonunu 1500 dolara sattığımız ürün 300 dolarlara düştü. Bu nedenle Çin pazarının mutlaka yeniden açılması için Bakanlığımızın ciddi ve hızlı bir şekilde çalışması gerekiyor. 

Su Ürünleri Sektörü :

2023 yılında 1 milyar 736 milyar dolarlık ihracat yapan sektörün 2024 yılı hedefi 2 milyar doları yakalamak. En fazla ihracat yapılan ülkeler 325 milyon dolar ile Rusya, 190 milyon dolar ile İtalya, 156 milyon dolar ile Birleşik Krallık. Türkiye su ürünlerinde Avrupa’da Norveç’ten sonra ikinci büyük ülke. Üretimin yüzde 80’i ihraç ediliyor. Bu ihracatın yüzde 75’ini çupra, levrek, orkinos, alabalık ve son yıllarda Türk Somonu oluşturuyor. Kalan yüzde 15’i ise kerevit ve salyangoz, deniz salyangozu gibi kabuklu deniz ürünleri. Çupra, levrek ve alabalık ağırlıklı olarak AB ülkeleri ve Rusya’ya yapılırken, Orkinosun neredeyse tümü Japonya’ya ihraç ediliyor. Sektörde 700 bin tonluk toplam üretimin 400 bin tonu çiftlik üretimi 300 bin tonu ise yabani avcılık şeklinde. İhracatta katma değer oranı ise Türkiye ortalamasının üzerinde. AB ve Japonya başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesine su ürünleri ihracatı yaparken, içeride kişi başına yıllık tüketimin 8 kilolardan 6 kiloya kadar düşmesi iç tüketimin azlığını ortaya koyuyor. AB ülkelerinde tüketim 25-30, Japonya’da ise 70 kilolara yaklaşıyor. Kerevit karides gibi kabuklu ürünlerin ülkemizdeki tüketimi yok denecek seviyede. Bu ürünler yüksek katma değerle Başta İsveç olmak üzere Rusya, Moldova gibi Kuzey Avrupa Ülkelerine ihraç ediliyor. Salyangoz ve kurbağa çok katma değerli ürün. Kilosu 28-30 Euro fiyatla Fransa ve İsviçre’ye ihraç ediliyor. Çin, Kore ve Kore’ye deniz salyangozu gidiyor. 

Yumurta Sektörü :

Yumurta ihracatı 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4 artarak 465 milyon dolar olarak gerçekleşti. En çok ihracat gerçekleştirilen ülkeler sırasıyla; 111 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 77 milyon dolar ile Irak, 57 milyon dolar ile Suriye, 31 milyon dolar Katar. Öte yandan kuluçkalık yumurtada ise İran, Suriye, Irak, Azerbaycan, Gürcistan gibi yakın ülkelere ise civciv olarak ihraç ediliyor. 2023 yılı itibariyle bu alanda dünyada 2 milyar dolarlık bir pazarı var. Türkiye 200 milyon dolarlık ihracatla bu pazarın yüzde 10’unu karşılıyor. Kuluçkalık yumurtada Türkiye 7-8 yılda çok ilerledi. Dünyada 7 sırada. Sibirya’ya Ortadoğu, Afrika ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerine ihracat yapılıyor. Kilogram başına ihracat birim fiyatı 5 dolar seviyesinde. Her yıl yüzde 10 civarında büyüyor. 2 Yıl içinde Türkiye ilk 5 arasına yerleşmiş olur. 

Kırmızı Et Sektörü :

Türkiye, Dünya genelinde kırmızı etin en pahalıya üretildiği ülkeleri arasında yer alıyor. Bunun başlıca nedeni geçmiş yıllarda yapılan planlama hataları nedeniyle büyük ve küçükbaş hayvan sayısının giderek azalması ve ihtiyacı karşılayamaması. Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle fiyatlar son zamanlarda hızla artarken iç piyasada kişi başına tüketim de yıllık 7-8 kilogramlardan hızla aşağıya inmeye başladı. Tarım Bakanlığı bu nedenle karkas et ihracatına engel getirdi. İhracatı serbest olan işlenmiş ürünler ve sakatat da ise 2023 yılında 175 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. En fazla ihraç edilen ürünler sırasıyla; hayvan mesaneleri, bağırsaklar, sosisler olurken, en fazla ihracat yapılan ülkeler ise 26 milyon dolar ile Hong Kong, 17 milyon dolar ile Irak, 16 milyon dolar ile Vietnam, 15 milyon dolar ile Amerika Birleşik Devletleri.

Türkiye’de tüketilmeyen hayvan mesaneleri, bağırsak ve sakatat yan ürünlerini Çin’e, mide, işkembe, ayak gibi ürünleri Afrika'ya, kuyruk yağını ise Ortadoğu ülkelerine ihraç eden sektör, ortalama 8-9 dolar kg fiyatı elde ederken, sosis kılıfı olarak AB ülkelerine sattığı Koyun bağırsağında ise 28 dolarlara ulaşıyor. Hayvan varlığının yetersizliğinden firmalar ürün bulmakta zorlanıyor. 

Süt ve Süt ürünleri Sektörü:

Süt ürünleri sektöründe 2023 yılında 268 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. En fazla ihracat yapılan ürünler sırasıyla; taze peynir, peynir altı suyu tozudur. En fazla ihracat yapılan ülkeler ise 65 milyon dolar ile Irak, 23 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 17 milyon dolar ile ABD. Türkiye, süt ürünleri üretiminde dünyada ilk 10 içinde yer alıyor. Birçok firma AB ülkelerine ihracat için gerekli izinleri almasına karşın, orada büyük üreticilerin bulunması ve rekabet şartlarının zorluğundan üretimin az olduğu Ortadoğu ülkelerine ihracat yapıyor. Ancak, bu ülkelerde genellikle siyasi krizlerin çok sık yaşanması nedeniyle ihracat inişli çıkışlı bir seyir izliyor. Süt tozunun etkisiyle 700 milyon dolara kadar çıkan ihracat, 2023 yılında 300 milyon dolara geriledi. Ülkemizde hayvan varlığının azalması ve yetersiz üretim pazar kaybına neden oldu. Ayrıca yüksek enflasyona rağmen dövizin stabil kalması sektörün üretim gücünü zayıflattı.