Türkiye'nin savunma sanayisindeki dikkat çekici yükselişi, son yıllarda büyük bir ivme kazanırken, bu başarının sürdürülebilirliği ve daha da ileriye taşınması için üniversitelerin rolü giderek önem kazanıyor. Ankara Hacı Bayram Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk, üniversitelerin bu süreçteki potansiyelini ve katkılarını değerlendirdi. Prof. Dr. Türk, Türkiye'nin savunma sanayisi yükselirken, üniversitelerin bu yolculuğun ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini vurguladı.
Bilginin Gücü: Üniversiteler ve İnovasyon
Prof. Dr. Türk, savunma sanayisinin sadece teknik uzmanlıkla sınırlı olmadığına, aynı zamanda yenilikçi fikirler, derinlemesine araştırmalar ve yetkin insan gücüyle şekillendiğine dikkat çekiyor. Türkiye'nin bu alandaki başarılarının, gençlerin ve akademisyenlerin yaratıcı enerjisiyle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Türk, şu örneklere yer veriyor: “Bir üniversite öğrencisinin bitirme projesi, bir savunma firmasının karşılaştığı teknik bir sorunu çözebilir. Mesela, Boğaziçi Üniversitesi’nden bir öğrencinin geliştirdiği bir yapay zeka algoritması, İHA’ların hedef tanıma doğruluğunu artırabilir. Ya da Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir malzeme bilimi öğrencisi, daha dayanıklı bir kompozit malzeme tasarlayarak zırhlı araçların ağırlığını azaltabilir.” Türk bu örneklerin, üniversitelerin teorik bilgiyi sahada fark yaratan çözümlere dönüştürme potansiyelini açıkça gösterdiğini belirtiyor.
Ar-Ge ile Geleceği İnşa Etmek
Türkiye'nin savunma sanayisindeki yükselişinde üniversitelerin Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermesinin kritik bir adım olduğunu belirten Prof. Dr. Türk, devlet, özel sektör ve akademi arasında kurulacak iş birliklerinin bu sürecin lokomotifi olabileceğini ifade ediyor. TÜBİTAK'ın sunduğu desteklerin bu noktada bir başlangıç fırsatı sunduğunu belirten Prof. Türk, her üniversitede "Savunma Teknolojileri İnovasyon Laboratuvarları" kurulabileceği önerisinde bulunuyor: “Bu laboratuvarlar, gençlerin fikirlerini prototipe dönüştürebileceği birer atölye gibi işleyebilir. Düşünün: Bir grup öğrenci, bu laboratuvarda bir araya gelip, bir radar sisteminin sinyal kaybını azaltacak bir teknoloji üzerinde çalışıyor. Ya da bir kimya öğrencisi, askerlerin zorlu koşullarda kullanabileceği bir enerji jeli tasarlıyor. Bu tür projeler, hem gençlerin ufkunu açar hem de sektöre doğrudan katkı sağlar.”
Eğitimde Yeni Bir Soluk
Prof. Dr. Türk, üniversitelerin savunma sanayisine katkısının, müfredatların güncellenmesiyle daha da güçlenebileceğini vurguluyor. Yapay zekâ, siber güvenlik, robotik, malzeme bilimi gibi alanların savunma sanayisinin geleceğini belirleyen disiplinler olduğunu belirten Prof. Türk, üniversitelerde bu konulara yönelik derslerin artırılması ve uygulamalı eğitimin ön planda tutulması gerektiğini ifade ediyor: “Mesela, bir üniversitede “Siber Savunma Teknolojileri” dersi açılsa ve öğrenciler bu derste bir siber saldırı simülasyonuna katılsa, hem teorik bilgi pekişir hem de pratik beceriler gelişir. Ayrıca, savunma sanayisi firmalarıyla staj ve mentorluk programları düzenlenerek öğrenciler sektöre hazırlanabilir. Örneğin, bir öğrenci ASELSAN’da staj yaparken bir elektronik harp sisteminin yazılımına katkıda bulunabilir. Bu deneyimler, gençleri sektöre ısındırır ve mezun olduklarında hazır birer profesyonel olmalarını sağlar.”
İlham ve Farkındalık Yaratmak
Üniversitelerin sadece teknik katkı sunmakla yetinmeyip, aynı zamanda toplumsal farkındalığı artırması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Türk, seminerler, yarışmalar ve paneller gibi etkinliklerin düzenlenebileceğini belirtiyor. "Genç Mucitler Savunma Teknolojileri Yarışması" gibi etkinliklerin gençlerin yaratıcılığını teşvik edeceğini ve eğlenceli bir öğrenme ortamı yaratacağını ifade ediyor. Ayrıca, savunma sanayisi liderlerinin üniversitelere davet edilerek öğrencilerle buluşturulmasının ilham verici olacağını belirtiyor: “Selçuk Bayraktar’ın bir kampüste vereceği bir konuşma, yüzlerce genci bu alana yöneltebilir. Bu ilham verici anlar, gençlerin hayallerini ateşler ve onları geleceğin öncüleri olmaya hazırlar.”
Küresel Arenada Üniversiteler
Türkiye'nin savunma sanayisinin artık uluslararası bir marka haline geldiğini belirten Prof. Dr. Türk, üniversitelerin bu küresel yükselişte Türkiye'yi daha da ileriye taşıyabileceğini ifade ediyor. Yurtdışındaki üniversitelerle ortak projelerin, bilgi alışverişini artıracağını ve Türk akademisyenlerin vizyonunu genişleteceğini belirtiyor. Erasmus+ gibi programlar kapsamında savunma teknolojilerine yönelik öğrenci değişim programlarının başlatılabileceğini de ekliyor.
Gençler ve Akademi: Yükselişin Anahtarı
Prof. Dr. Türk, Türkiye'nin savunma sanayisindeki yükselişte üniversitelerin sürecin kalbinde yer alması gerektiğini vurguluyor: “Gençlerin merakı, akademisyenlerin birikimi ve sektörün dinamizmi birleştiğinde, ortaya çıkan güç sınırları aşar. Bir gün, bir Türk üniversitesinde doğan bir fikir, dünya barışına hizmet eden bir teknolojiye dönüşebilir.” Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk, açıklamalarını şu sözlerle tamamlıyor: “Sonuç olarak, Türkiye’nin savunma sanayisi yükselirken, üniversiteler bu yolculuğun en güçlü destekçileri olabilir. Eğitim, araştırma, ilham ve iş birliğiyle, gençlerimizi bu yükselişe ortak edelim. Çünkü bu başarı hikayesi, hepimizin katkılarıyla yazılacak ve geleceğe umutla taşınacak. Haydi, bu güzel geleceği birlikte inşa edelim!”