ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesinde kömür endüstrisini yeniden ayağa kaldırma yönündeki kararları, çevresel etkileri ve ekonomik sonuçlarıyla birlikte geniş yankı uyandırdı. Başkanlık kararnameleriyle kömür üretiminin artırılması hedeflenirken, bu adımların iklim değişikliğiyle mücadeleye zarar vereceği ve enerji piyasasında dengesizlik yaratacağı ifade ediliyor.
Paris Anlaşması Hatırlatması ve Yeni Muafiyetler
Trump, "temiz kömür" endüstrisini yeniden canlandırma çağrısı yaparken, daha önce “yeşil aldatmaca” olarak nitelediği Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararını bir kez daha gündeme getirdi. Ayrıca, kömürle çalışan enerji santrallerine yönelik çevre koruma düzenlemelerinden iki yıl süreyle muafiyet tanıyan yeni bir belgeye de imza attı. Bu karar, başta çevre örgütleri olmak üzere birçok kesimin tepkisini çekti.
Kömürün Payı Geriliyor, Temiz Enerji Yükseliyor
Uluslararası enerji analiz kuruluşu Ember’in verilerine göre, 2000 yılında ABD’nin elektrik üretiminin yaklaşık yarısını karşılayan kömür, 2024 itibarıyla sadece yüzde 15’lik bir paya sahip. Aynı dönemde rüzgar ve güneş enerjisinin üretimdeki payı yüzde 17’ye yükseldi. Bu veriler, ABD’nin enerji dönüşümünde önemli bir yol kat ettiğini ortaya koyuyor.
Yine aynı süreçte, ülkedeki kömür santrallerinin toplam kurulu gücü 334 gigavattan 194 gigavata kadar geriledi. Enerji Innovation adlı kuruluşun yaptığı analizler, kömürle çalışan santrallerin neredeyse tamamının, rüzgar ve güneş enerjisine kıyasla daha maliyetli olduğunu gösteriyor.
İhracat Riski ve Uluslararası Rekabet
Küresel ölçekte kömüre olan talep düşerken, ABD’nin en büyük kömür ihracat partnerleri arasında yer alan Çin ve Hindistan da ithalatı azaltarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor. ABD ile Çin arasında devam eden ticaret gerilimi ise bu ihracat pazarının geleceğini daha da belirsiz hale getiriyor.
Uzmanlardan Çevresel Felaket Uyarısı
Avrupa merkezli çevre inisiyatifi Beyond Fossil Fuels'ten Alexandru Mustata, ABD'nin kömür sektörünü yeniden canlandırmasının hem çevresel hem de ekonomik riskler taşıdığına dikkat çekti. Mustata, yenilenebilir enerji kaynaklarının artık çok daha ekonomik ve erişilebilir olduğunu vurgulayarak, iklim bilincine sahip şirketlerin ucuz ve sürdürülebilir enerji sunan bölgeleri tercih ettiğini söyledi.
Avrupa Temiz Enerji Hedeflerini Sürdürüyor
Avrupa İklim Eylem Ağı’nın enerji bölümü yöneticisi Cornelia Maarfield ise, kömürün en pahalı ve en kirletici enerji kaynağı olduğunu belirtti. Maarfield, Trump yönetiminin bu yöndeki adımının, Amerikan halkına daha yüksek enerji maliyetleri olarak döneceği uyarısında bulundu. Maarfield ayrıca, küresel ölçekte yenilenebilir enerjiye geçişin artık geri dönülmez bir süreç olduğunu ifade etti.
ABD’nin mevcut politikalarının, dünya genelindeki enerji dönüşümünün aksine bir çizgide ilerlediği değerlendirilirken, diğer büyük ekonomilerin temiz enerjiye geçişte ortak hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor. Türkiye, Almanya, Fransa, Hindistan, Çin ve Birleşik Krallık gibi ülkeler ise enerji bağımsızlığını güçlendirme ve iklim hedeflerini gerçekleştirme yönünde adımlarını kararlılıkla sürdürüyor.