Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze halkını zorla başka ülkelere gönderme planlarına sert bir dille karşı çıktı. Guterres, yaptığı açıklamada, "Filistin halkı kendi vatanında, Filistin devletinde, İsrail’le yan yana barış içinde yaşama hakkına sahiptir. Zorla başka bir ülkeye gönderilmek, uluslararası hukukun açık ihlalidir," ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler nezdinde evrensel hukukun koruyucusu konumundaki Guterres, bu açıklamalarıyla hem insan haklarına hem de uluslararası barışa yönelik büyük bir tehlikeyi gözler önüne serdi. Gazze’deki dramın daha fazla görmezden gelinemeyeceğini ifade eden Guterres, özellikle tıbbi tahliyelerin önemine dikkat çekti. “Hayati öneme sahip sağlık tahliyeleri için tüm imkânlar seferber edilmelidir,” diyerek, Gazze'deki insani felaketin boyutlarına işaret etti.
Zorla Yerinden Etmek Savaş Suçudur
Guterres’in gündeme damga vuran açıklamalarından biri ise, Netanyahu ve Trump’ın dile getirdiği yerinden etme planlarını doğrudan "uluslararası hukuka aykırı" ve "kabul edilemez" olarak nitelendirmesi oldu. “Filistin halkı evlerinden koparılamaz, bu bir savaş suçu anlamına gelir,” diyerek İsrail’in politikalarını açıkça eleştirdi.
Netanyahu’nun “Gazze halkı kilitlendi” yönündeki açıklamalarına ise Guterres dolaylı bir yanıt vererek, bu kilidin asıl sorumlusunun kim olduğunu ima etti. BM’nin, sağlık tahliyeleri konusunda bile engellendiğini belirtti.
Soykırım Tanımı İçin Yetki Uluslararası Adalet Divanı’nda
Gazze’de yaşananların dünyanın birçok bölgesinde “soykırım” olarak tanımlanmasına rağmen bu ifadeyi neden kullanmadığı sorulan Guterres, “Durum o kadar vahim ki artık kelimelerle tartışacak halde değiliz” dedi. Bu tür tanımların yapılmasının Uluslararası Adalet Divanı’nın yetkisinde olduğunu vurguladı.
Kendisine yöneltilen, 7 Ekim 2023 saldırılarına odaklanarak Gazze halkının yaşadıklarını ikinci plana attığı eleştirilerine ise şu yanıtı verdi:
“Eğer söylediklerimi dikkatlice dinlerseniz, 7 Ekim saldırılarını hiçbir şeyin meşru kılamayacağını söyledikten sonra her defasında Filistin halkının toplu cezalandırılmasının da meşru olmadığını belirtiyorum. Bu yaşananlar, açıkça bir toplu cezalandırmadır.”