Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, başkent Tiran’da düzenlenen geleneksel iftar programında yaptığı çarpıcı açıklamalarla Avrupa’nın içinde bulunduğu jeopolitik dönüşüm sürecine ışık tuttu. Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilen iftara üst düzey devlet yetkilileri, yabancı misyon temsilcileri ve tanınmış isimler katıldı.
Başbakan Rama, iftar davetinde yaptığı konuşmada, Ramazan ayının birleştirici ruhuna dikkat çekerek, bu özel günlerin insanlar arasında dayanışmayı güçlendirdiğini belirtti. Konuşmasının devamında ise Avrupa'nın mevcut konjonktürde Müslüman ortaklarına ve özellikle Türkiye’ye olan ihtiyaçlarının kritik seviyeye ulaştığını ifade etti.
Türkiye, Avrupa’nın Jeopolitik Rotasını Belirliyor
Edi Rama, Avrupa’nın sadece kültürel değil, aynı zamanda stratejik olarak da Türkiye ile daha derin bağlara sahip olması gerektiğini söyledi. Avrupa'nın, jeopolitik güvenliğini sağlamlaştırmak, uluslararası sahadaki etkisini artırmak ve yeniden güçlü bir aktör haline gelmek için Türkiye gibi güçlü müttefiklere ihtiyacı olduğunu belirtti.
Rama, “Bugün Avrupa, Türkiye'ye ve diğer Orta Doğu müttefiklerine, Türkiye'nin ve söz konusu müttefiklerin Avrupa'ya ihtiyaç duyduğundan daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu, artık inkâr edilemez bir gerçektir. Avrupa'nın istikrarı ve küresel dengelerdeki konumu için Türkiye gibi güçlü ortaklara sırtını dönemez.” dedi.

Beş Temel Direk ve Bilgelik Vurgusu
Başbakan Rama, konuşmasında ayrıca Avrupa’nın yeni bir vizyonla yoluna devam etmesi gerektiğini belirterek, kıtanın yeniden toparlanabilmesi için “bilgeliğin beş temel direğine” ihtiyacı olduğunu vurguladı. Bu direklerin arasında stratejik ortaklık, dini hoşgörü, ekonomik dayanışma, kültürel etkileşim ve siyasi vizyon gibi unsurlar yer aldı.
Türkiye'nin Stratejik Gücü Bir Kez Daha Teyit Edildi
Edi Rama'nın ifadeleri, Türkiye’nin bölgesel ve küresel politikadaki lider rolünün Avrupa başkentlerinde de artık daha yüksek sesle dillendirildiğini gözler önüne seriyor. Bu açıklamalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde izlenen kararlı dış politikanın ve Türkiye'nin artan diplomatik etkinliğinin somut bir yansıması olarak değerlendiriliyor.