Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Budapeşte’nin kalbine atılan zincir: Széchenyi Lánchíd

YAYINLAMA:

Her iki yakanın tarihi ve modernliği, şehrin geçmişiyle bugünü arasında bir köprü gibiydi. Bu manzaranın bir parçası olma ayrıcalığını hissettim. Tuna Nehri’nin serin suları üzerinde uzanan bu köprü, sadece Buda ve Peşte’yi değil, aynı zamanda eski ile yeniyi, gelenekle moderni de birbirine bağlıyor. Zincir Köprü, şehre karakterini veren yapılardan biri olarak her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çekiyor.

Budapeşte’nin iki yakasını birbirine bağlayan ilk kalıcı köprü olan Zincir Köprü, 1849 yılında açılmış. İngiliz mühendis William Tierney Clark tarafından tasarlanan ve İskoç mühendis Adam Clark tarafından inşa edilen bu köprü, o dönemde Avrupa’nın mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilmiş. Yalnızca yapısal bir bağlantı değil, aynı zamanda Macar halkının bağımsızlık ve özgürlük arzusunun da bir sembolü haline gelmiş.

E L Ç İ N E R E Z2

Eylül ayının hafif esintisiyle, Tuna Nehri üzerinde yürürken Zincir Köprü’nün ihtişamını hissetmemek imkansız. Taş ayaklarının üzerinde yükselen bu devasa yapı, iki yanda aslan heykelleri ile korunuyor. Bu heykellerin, köprüyü geçerken sanki size dikkatle baktığını hissediyorsunuz. Efsaneye göre, heykeltıraş Marschalko János’un aslan heykellerine dil yapmayı unuttuğu söylenir. Bu hikaye, her ne kadar bir şehir efsanesi olsa da, köprünün mistik havasına katkıda bulunuyor.

E L Ç İ N E R E Z3

Köprüden yürüyerek geçmek, bir tarafta Buda’nın tarihi kaleleri ve Matthias Kilisesi’ni, diğer yanda ise Peşte’nin Parlamento Binası gibi ihtişamlı yapılarının manzarasını izlemek anlamına geliyor. Akşam saatlerinde, köprü ışıklarla aydınlandığında manzara daha da büyüleyici hale geliyor. Köprünün üzerinde yürürken şehrin bu farklı yüzlerini izlemek, Budapeşte’yi daha iyi hissetmenizi sağlıyor.

Zincir Köprü, Budapeşte’deki en romantik anılara da ev sahipliği yapıyor. Köprünün üzerinde yürüyen çiftlerin Tuna Nehri’ne karşı fotoğraf çektirdiğini, gün batımının yansımasını birlikte izlediğini görmek mümkün. Şehirdeki aşkın ve romantizmin adeta sembolü olan bu köprü hem yerliler hem de turistler için özel bir anlam taşıyor.

Köprünün bir diğer önemli özelliği de Macaristan’ın tarihindeki rolü. 1848-49 Devrimleri sırasında köprü hem bir direniş simgesi hem de stratejik bir nokta olarak kullanılmış. Macar halkının bağımsızlık mücadelesindeki direncini simgeleyen bu yapı, bugün de özgürlüğün bir sembolü olarak anılıyor.

Budapeşte’nin kalbinde yer alan Zincir Köprü, tarihe tanıklık etmek isteyenler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir nokta. Eylül ayında burada olmak, şehirde sonbaharın ilk izlerini hissetmek ve Tuna Nehri’nin eşsiz manzarasını izlemek, Budapeşte’nin büyüsünü daha derinden hissetmemi sağladı. Zincir Köprü, her köşesinde farklı bir hikaye anlatan, tarihi ve moderni birleştiren, şehrin ruhunu yansıtan bir başyapıt.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *