KÖTÜ DÜNYA SENDROMU

Esra TANRIVERDİ 30 Eki 2023

Esra TANRIVERDİ
Tüm Yazıları
21.yüzyılda yeni bir kavram doğdu: "Kötü Dünya Sendromu

Dünyayı güzellik kurtarmıyor artık ve bir insanı sevmekle başlamıyor her şey. Günümüzde sevmek yeterli kalmıyor dünyayı kurtarmaya. Yakın zamanda yaşanan savaşlardan görüyoruz.

21.yüzyılda yeni bir kavram doğdu: “Kötü Dünya Sendromu. Bu kavram insan psikolojisini direkt etkilemekte. Sürekli öldürülme ya da şiddete maruz kalma veya dünyanın sonunun gelme korkusu, televizyonlardaki görüntüler, gazetelerin üçüncü sayfalarındaki kanlı olaylar sonucunda

 kat be kat artıyor. Dünyanın artık yaşanmaz bir hal aldığını düşünen kişi daha çok korkuyor ve karamsarlığa sürükleniyor. Böyle olunca da insanlar dünyayı tehdit edici bir yer olarak görmeye başlayarak yaşama küsüyor. Ancak bu durumun olumsuz sonuçları sadece

 kişiyi etkilemiyor, toplum da bu sendromdan nasibini alıyor.

Dünyanın tehdit edici haller alması ve güven ortamının azalması insanların duygu ve davranış durumlarında çöküşlere neden olmakta. Bu durumda yaşam kişiye ağır gelmeye başlar. Adeta yaşamaktan zevk almaz. Yolun sonuna geldiğini düşünür. Yapacak bir şey yokmuş gibi

 gelir. Yaşama olan küskünlükler Kötü Dünya Sendromu’na neden olmakta. Her gün bir cinayete kurban gitme, kaçırılma veya yaralanma endişesi, her an bir patlama ihtimali, dünyanın sonunun geldiği korkusu… Bu olaylar güvenliğin zayıfladığını ve kötü dünya içinde

 bulunduğumuzu ortaya çıkarmaktadır. Tüm bunlar Kötü Dünya Sendromu’nu yaşayanların ortak kâbusu.

Kötü Dünya Sendromu aslında takıntılı kişilik yapısı ve kaygı bozukluğuyla ilintili bir konu. Örneğin dünyadaki tüm kötü şeyler onun başına gelecekmiş gibi. Psikolojik ortamın bozuk olduğu durumlarda liderlik çok önemlidir. Bu durumda milli güç unsuru liderlik eder, o da toplumun birliğidir. Toplum ortak hareket gösterebilirse bu en önemli güç olur. Diğer bir güçse, uluslararası destektir. Bunu arttırmalıyız. Çünkü süper devletler psikolojik üstünlükleriyle sorunları çözmeye çalışır.

Goethe "Kaçmak yerine ya da hareketsiz kalıp bir şeylerin olmasını beklemek yerine harekete geçmek her şeyi çözmenin başlangıcıdır” der. Bunun en güzel, en büyük örneği tarihimizde var zaten. Kurtuluş Savaşımız. Mustafa Kemal’e ”Ordu yok, dediler, kurulur dedi.

 Para yok, dediler, bulunur, dedi. Düşman çok dediler, yenilir, dedi” Ve sonunda tüm dedikleri oldu!

Unutmayalım

 ki, dünya her zaman karmaşık bir yer olmuştur, ancak pozitif bakış açısı ve dayanışma ile daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz.

Çaresizliği değil karanlıkta dahi ışığı bulabilmeyi öğretelim birbirimize. Gerçek bir kurtuluşun birinci koşulu; hiç kuşkusuz, insanın kendisine inanmasıdır.

Kötü Dünya Sendromu hayatınızı karartmasın!

Kötüyü değil, iyiyi düşünün…

Biliyoruz ki aralıksız damlayan su, taşı deler.