Güzellik 27.10.2018 03:00

'DNA Hasarlarıyla Cilt Yıpranıyor'

Dr. Yaman Er: Yaşlanmanın nedeni olarak önerilen hipotezlerden en kabul göreni, yıllar boyu çeşitli iç ve dış etkenlerle oluşan DNA hasarlarıdır.
'DNA Hasarlarıyla Cilt Yıpranıyor'

Medikal Estetik, Dermatolog ve Plastik Cerrahi branşlarına, güzellik ve anti aging uygulamaları için ürünler sağlayan Ekson Farma'nın medikal direktörlerinden Dr. Yaman Er, cildin yıpranmasında DNA hasarı bırakan çeşitli hastalıkların etkin olduğunu belirtti.

Er, şu ifadeleri kullandı:

İnsanların dış görünüşlerinin, iç güzelliklerinin bir yansıması olduğunu düşünürüz. Ancak güzel ve sağlıklı bir cilde sahip olmak için: Hem cildin hem de cildi besleyen vücudun sağlıklı olması ve “Temel Cilt Bakımı"nın yapılması gerekir.
Eskiye göre daha iyi fiziksel şartlar içinde yaşıyoruz ama eskisi gibi doğal yaşamıyoruz. Modern fiziksel şartlar insan ömrünü uzatsa da, doğamızdan ve doğadan uzaklaşmamız hastalıkları artırıyor. Yaşlılığımızda kronik hastalıklar veya kanser ile karşılaşma sıklığımız eskisine göre çarpıcı oranda artmış bulunuyor.

Yaşlanmanın nedeni olarak önerilen hipotezlerden en kabul göreni: “Yıllar boyu çeşitli iç ve dış etkenlerle oluşan DNA hasarlarıdır. Bu günlük hasarların zararlı kimyasallar ve stress ile artarak vücudun tamir kapasitesinin üzerine çıkması sonucunda; kanser, Alzheimer gibi dejeneratif hastalıklar, diyabet gibi metabolik hastalıklar ile ciltte yaşlanma, cilt lekeleri ve kırışıklıklar ile yaşlı görünüm ortaya çıkar.
Bilim insanoğlunu sağlıklı yaşatmak ve sağlıklı yaşlanmasına yardımcı olmak için çalışıyor. Hasar gören hücre ve organları yeniden canlandıracak, metabolizmasını ve yenilenme yeteneğini artıracak yöntemleri arıyor.
Şu an oluşan hasarların tamirine DNA onarıcı ile destek olmuyorsanız, yaşlanma ve beraberindeki hastalıkların ortaya çıkmasını geciktirecek korunmayı yapmıyorsunuz demektir.
Yaşadıkça, çevreden aldığımız olumsuz ve yaşlandırıcı etkiler artarken, ne yazık ki vücudumuzun da tamir kapasitesi zamanla doluyor. İşte bu yüzden vücudumuz yaşlanıyor ve yaşlanmaya bağlı hastalıklar ortaya çıkıyor.

Onarılamamış DNA hasarları: Yalnız kanserin, alerjik hastalıkların, artrit, inflamatuvar barsak hastalıkları, obezite ve diyabet gibi metabolik hastalıkların sıklığını artmıyor, aynı zamanda kırışıklıklar, yaşlılık lekeleri ve cilt yaşlanması da daha erken ortaya çıkıyor.

DNA HASARI SONUNDA ORTAYA ÇIKAN PATOLOJİLER:
Cilt İnflamatuvar Metabolik Diğer
Gerginliğin azalması Artrit Obezite Kanser
Kırışıklık İnf. Barsak hastalıkları Diyabet Alerjik hastalıklar
Kuruluk Atherosklerotik Damar hastalıkları
Yaşlılık lekeleri DNA hasarı
Güneş lekeleri DNA hasarı Deri kanserine zemin oluşması
Sarkmalar Deride glikasyon Kollajen parçalanması

Sağlıklı ve güzel görünümlü olabilmek için:

• Temel vücut ve temel cilt sağlığının korunması,
• Mümkünse her gün maruz kaldığımız zararlı etkenlerin yol açtığı DNA hasarlarının hemen tamir edilmesi gerekiyor.

Bu nedenle sağlıklı bir cilde sahip olabilmek için işe temelden sağlıklı bir vücuda sahip olarak başlamalıyız.

TEMEL BİYOLOJİK YOL HARİTAMIZ DNA

Doğduğumuzda DNA kodlarımız, hücrelerimizin nasıl canlı kalıp, nasıl gelişeceğine ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağına ait tüm bilgilere sahiptir. Bu bilgi her bir hücremizdeki DNA moleküllerinde genler ile kodlanmış olarak yer alır.

İşte bunun için her canlının vücudunda, DNA hasarlarını onaran bir koruyucu mekanizma sürekli çalışır. Bizim de doğal onarım mekanizmamızın kapasitesi yaşadıkça artan zararlı etkenler karşısında yeterli olamadığı zaman hasarlar birikmeye başlar, yaşlanma ve yaşa bağlı hastalıklar bizi bulur.
Her bir hücremizde her gün en az 10.000 DNA hasarı oluştuğu hesaplanmıştır. Bu hasarların kalıcı sonuçlara yol açmaması için hemen onarılmaları gerekir.

Yaşam boyunca DNA’mız sağlıklı olmamız, sağlıklı gelişmemiz, güçlü bir korunmaya sahip olmamız için yeni, sağlıklı DNA kopyaları üretir.

DNA’mızın bu, sürekli kendini yenileme, yeni hücrelerde yeni aktif proteinler üretme faaliyeti her bir hücremizde ve her an devam eder.

DNA’mız ilk ve sağlam hali ile kaldığı sürece kendinin sağlıklı kopyalarını üreterek, fonksiyonlarını tam yapan biyo-aktif proteinler sentezler ve sağlıklı yeni hücreler oluşur. Yaşam sorunsuz devam eder.

Ancak DNA’larımızdaki bu doğru şifre yıllar içinde maruz kaldığımız iç ve dış etkenlerle hasara uğramaya başlar.

Hasarlı DNA, hatalı ve iş görmeyen proteinler üretmeye başlar. Vücudumuzdaki hücreler kendilerini yenileyemez. Kusurlu ve zararlı hücreler ortaya çıkmaya başlar. Devamında yaşlanma, dejeneratif hastalıklar, kanser kendini gösterebilir. Bu durum, hasarlı DNA ve kusurlu hücrelerin çoğalmalarından kaynaklanır. DNA hasarı ise vücudun biyolojik olarak erken yaşlanmasına hastalıklara ve cilt bozulmalarına yol açar.

DNA HASARI

DNA hasarına yol açan faktörler çeşitlidir. Önce şaşırtıcı olarak, normal hücresel faaliyetlerimizden kaynaklanan bünyesel faktörlerden söz edelim:

İç faktörler:

1) Normal hücre metabolizması
Hücresel faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak serbest oksijen radikalleri ortaya çıkar. Ama bunların anti-oksidan reaksiyonlarla yok edilmeleri şarttır. Yetersiz anti-oksidan kapasite ve DNA tamirindeki yetmezlik DNA hasarına yol açar.
2) Metabolik hastalıkların yarattığı toksik moleküller

Dış faktörler :

1) Hava kirliliği, soluduğumuz havadaki hidro-karbonlar,
2) Sigara dumanı,
3) Ultra viole ışınlar,
4)Yiyeceklerde bulunan toksinler, (kimyasal koruyucular, aflatoksinler), doymuş yağlar
5) Stres, Kötü beslenme alışkanlıkları, alkol kullanımı,
6) Hareketsizlik veya çok fazla yıpratıcı bilinçsiz egzersiz,

Bu oksidatif ve non-oksidatif etkenler ve etkileri birikerek doku, hücre zarı ve DNA seviyesinde hasarlara yol açarlar.