Yozlaştık!

Evet, ilk yazı… Bugüne kadar hep dinledik, izledik ve konuştuk. Bundan sonra hayata yeni bir pencere açıyoruz. Yazıyoruz… Kaleme aldığım her yazıda farklı bir konuyu değerlendirme niyetim var.

Abone Ol

Son zamanlarda birçok olaya hep birlikte şahitlik ediyoruz. Ama son yaşananlar gerçekten çok acı.

Bir yandan masumca yol kenarında ve meydanlarda yürüyen insanlara zarar verilmesi, bir yandan insanların vahşice katledilmesi, bir yandan küçücük bedenlerin ahlak dışı olaylara kurban edilmesi, bir yandan hayalleri çalınan insanların olması… Bu dramları insanlara yaşatanlar nasıl bu kadar vahşi olabiliyor. Anlam veremiyorum gerçekten.

Asıl beni korkutan bu vukuatların zamanla artmasıyla birlikte bu olaylara alışmamız ve unutmamız… Maalesef, bu alışma ve unutma işi bizde genel bir sorun. Ama bu yaşananlara alışamayız, alışmamalıyız. Her geçen gün aleyhimize işliyor. Bu yozlaşan topluluğu dikkate almazsak bizleri kapıda çok büyük tehlikeler bekliyor.

Eskiler hep der ya –Evladım bizim zamanımızda böyle değildi. Evet değildi. Çünkü bu kadar dijital değildik.

Dijital dünyanın hayatımıza girmesi ne kadar faydalı oldu? Veya faydalı mı? Bu arada tabii ki gelişen teknolojiye ayak uydurmalıyız, zamanı yakalamalıyız ama biz dijitalleşen dünyaya sadece istenilen ayarda ayak uyduramadık. Biz bazı şeyleri doğru anlatamadık. Çünkü doğru anlamadık. Belki de çocuklardan ziyade ebeveynlerden başlamalıydık. Burada suçlu aramıyorum. Niyetim farkındalık oluşturmak, uyanışa vesile olmak.

Bakın haberlerde ki olaylara, suçlara karışan bireylere, çoğu genç. Daha hayatının baharında 16-18-20 yaşlarında. En son hatırımda kalan bir annenin feryadı, -oğlum ben böyle olmasını ister miydim… Evet anacım istemezdin. Biliyoruz…

Ama tekrarlıyorum ebeveynlerden başlamamız lazım. Siz daha beşikte olan bir bebeğe sussun, ağlamasın diye telefon veya tablet verirseniz ve ne izlediğinin fikrine dahi sahip olmazsanız kusura bakmayın ama kontrol edilemeyen bir nesil yetiştirirsiniz. Ne acı ki beşikte başlayan bu yanlış yönelim yaş aldıkça daha da ilerliyor.

Yeni nesil için atomu parçalasın demiyoruz. Ahlaklı, nitelikli ve eğitimli bir birey olarak yetişsinler diyoruz. O yüzden yaşadığımız toplumsal olaylar hepimizi ilgilendiriyor. Sadece eğitim bilimcilere, sosyal bilimcilere iş düşmüyor. Kulaklarımızı kapatıp üç maymunu oynamanın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demenin gerçekten bir anlamı yok. Her ebeveyn dolaylı olarak bu yaşadıklarımızdan sorumlu.

Öncelikle kendimizden ve kendi ailemizden başlamalıyız.

Son olarak asıl teknoloji ne biliyor musunuz; “Beyin”.

Ezcümle:

Eğitimin ilk ve en iyi merkezi evdir.