"Laki Bey, 2022'nin sonuna kadar küçük binanın, 2023'ün sonuna kadar da heybetinden büyülendiğimiz o büyük binanın projelerinin tamamlanacağını ve restorasyona başlanabileceğini söylüyor."
Rusya-Ukrayna savaşı gündemin birinci sırasında olmaya devam ediyor. Muhtemelen uzlaşı sağlanana kadar bir süre daha bu konuyu konuşmayı sürdüreceğiz.
Fakat bugün için sizlerden kısa bir mola rica ediyorum ve geçtiğimiz hafta gündeme getirdiğim bir konuyla ilgili son gelişmeleri paylaşmak istiyorum.
Bundan iki hafta önce Büyükada’da bulunan yetimhaneye gitmiş ve Avrupa’nın en büyük ahşap binası olarak kabul edilen o yapıdan bir kez daha büyülenmiş ve yine aynı şekilde bir kez daha derin bir hüzne kapılarak evin yolunu tutmuştum. Bunu da sizlerle paylaşarak restorasyonu noktasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çağrıda bulunmuştum.
Büyükada Rum Yetimhanesi’nin tarihi çok etkileyici. Kimsesiz Rum çocuklarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra tarihin en kırılgan süreçlerinde de bu eser önemli rol oynadı. Bolşevik Devrimi’nden kaçan Rus mültecilerden tutun da I. Dünya Savaşı’nda Kuleli Askeri Okulu’nun mensuplarına kadar birçok kişiye kucak açtı.
1960’lı yıllardan bu yana kaderine terk edilmiş olan yetimhaneyle ilgili geçtiğimiz yılın Ağustos ayında restorasyonuna ilişkin önemli bir adım atıldı.
Büyükada’da gerçekleşen bilgilendirme toplantısına Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ile Ahmet Ümit ve Orhan Pamuk gibi birçok isim katılarak bu yapının tekrardan en taze haliyle İstanbul’a kazandırılması için önemli bir kararlılık gösterildi.
Pazartesi günü ise medya grubumuzun radyosu Radyo Bir’de hazırlayıp sunduğum Satır Arası programıma Büyükada Rum Yetimhanesi Restorasyon Projesi Koordinatörü Laki Vingas’ı konuk ettim. Laki Bey’le yayından sonra telefonla da görüştüm ve önemli bilgiler aktardı.
Yazımın başlığı da Laki Bey’e ait. Telefon görüşmemizde sesindeki o heyecanı ve umudu hissettim. Çünkü Ağustos ayından bu yana bu gerçekleştirilen toplantıdan sonra atılan önemli adımlar var.
Genellikle bu tarz işlerde gerçekleştirilen toplantıların pratiğe dökülmesi o kadar kısa sürede olmaz ama anladığım kadarıyla bakanlık yetkililerinden tutun da Ada halkına kadar herkes bir an önce yetimhanenin restorasyonunun gerçekleşmesi konusunda hemfikir.
Zira daha bir sene dolmadan da dijital rölöveleler tamamlanmış. Biz yetimhane diyoruz ama orada büyük binanın yanında küçük bina ve çevreyle ilgili düzenlemeler de var. Farklı farklı üç alandan bahsediyoruz.
Elbette tüm bunların belli bir program halinde hayata geçiyor olması sevindirici. Birtakım pürüzler ve finansal konular halledildikten sonra İstanbul bu tarihi mirasına kısa sürede kavuşacaktır.
Laki Bey, 2022’nin sonuna kadar küçük binanın, 2023’ün sonuna kadar da heybetinden büyülendiğimiz o büyük binanın projelerinin tamamlanacağını ve restorasyona başlanabileceğini söylüyor.
“İstanbul’a bir borcumuz var” diyen Laki Vingas’ın sözlerinde ben o inancı gördüm. Büyükada’ya iner inmez bizi tarihi atmosferiyle selamlayan yetimhanenin restorasyonunun kısa sürede tamamlanacağına inanıyorum.
Yaşanmışlıkların hüznünü elbette değiştiremeyiz ama kaderine terk edilmiş bu tarihi mirası restore ederek yeni bir coşku ve umut iklimi kurabiliriz.
Umarım bu kararlılığın aynısını yine Büyükada’da bulunan Troçki’nin Evi dediğimiz Sivastopol Köşkü’nde de görürüz. Emin olun Büyükada bu iki yapısında düzenlenecek sanatsal etkinliklerin cazibesiyle dünyanın dört bir tarafından gelecek misafirlerini en iyi şekilde ağırlayacak, Türkiye’nin birçok topluma nasıl barış içerisinde tarih boyunca ev sahipliği yaptığını da bir kez daha gösterecektir.