Şubat ayının ortaları gibiydi.
Şubat ayının ortaları gibiydi. Ofisime ziyarete gelen arkadaşım, lafın arasında SPK’nın Forex’te 50 bin TL limit getirip kaldıraç oranlarını değiştirdiğini, kendisinin de Forex’te 10 bin USD civarında parası olduğunu ama limit altı kaldığı için, Bitcoin satın alacağını söyledi. Aldı da. Bu vesile ile de, 9 aylık bir zaman dliminde parasını 15 kat gibi artıran, hayatımda tanıdığım tek insan olmayı başardı. SPK’ya ne kadar teşekkür etse, azdır.
Bugün aslında dijital paranın tarihsel gelişimi, dayanakları, nasıl satın alınıp korunması gerektiği ve taşıdığı risklerle beraber dijital paraların geleceği hakkındaki öngörümü sizlerle paylaşacaktım. Ancak geçen gün berberde, yıllara sari berber dostumdan, benim bahsettiğim e-cüzdandan daha güvenlisi olduğuna inandığı bir e-cüzdan tavsiyesi alınca, gördüm ki aslında bu konuda katkı sağlanabilecek çok fazla husus yok. Zaten internette herhangi bir arama moturuna ya da video arama kanallarında Bitcoin yazınca, konuya ilişkin oldukça güzel hazırlanmış yazılar ve videolar mevcut. Değeri Bitcoin’den bile hızlı artan, blockchain mantığını farklı dayanak noktalarına uygulayan başka dijital para birimleri de piyasada. Burada vurgulanması gereken belki birinci husus, küresel kayıtlı ödeme sistemine alternatif, gizliliği önceleyen ve hatta belki bu anlamda anarşist içerikli bir girişimin sonucu olan Bitcoin’in bir değişim aracından, bir değer tutma aracına, bir yatırım aracına dönüşmesi. İkincisi ise, eğer iddialar doğruysa, halihazırda piyasada bulunan Bitcoin’lerin oldukça önemli miktarda kısmının, az sayıda elde tutuluyor olması ve spekülasyona inanılır açık olması.
Bu çok kabaca çizilmiş ana hatlar çerçevesinde artık esas soruyu sorabiliriz diye düşünüyorum. Hem yerli ve milli olup hem de piyasa derinliği meşhur Bitcoin’den daha fazla olacak, dahası yarın dünyanın elektriği gittiğinde ya da herhangi bir beklenmedik kriz çıktığında, eldeki kayıtlı miktarın karşılığı var olan, kullanıcılarının yine gizli olarak kullanabileceği ve bütün bunlar bir arada sunulurken, bu yeni dijital parayı üretip bu garantileri en az maliyetle sağlayabileceğimiz, aynı zamanda da mevcut küresel kur sistemi ve bu sistemin dayatmalarından az biraz da olsa kurtulup nefes almamıza yardım edecek dijital bir para birimini devletimiz çıkaramaz mı?
Düşünelim. Devletimiz, 15 Temmuz 2035 tarihinde ödenmek üzere 50 milyar USD’lik hazine bonosu çıkarır. Bu kağıdın bugünkü değerini 20 milyar USD olarak ele alalım. Bu değer üzerinden, 1 milyar TurkuazCoin (aslında ilk akla gelecek olan tabi akçe olurdu ancak arkadaşlarımız ‘’akche’’ markası ile bir çalışma yapıyorlar. Umarım başarılı olurlar.) üretilebilir. Haliyle her bir TurkuazCoin’in temsil ettiği bir değer oluşur. 2035 senesinde TC Devleti’nin TurkuazCoin başına 50 USD ödeme taahhüdü. Ya da bugünkü değerle 20 USD. Bitcoin’in aksine, varlığı ile beraber değer taşıyan bir para birimi. Para birimine derinlik katmak üzere, devletimiz ilk başta vatandaştan toplayacağı vergilere veya ödemelere, TurkuazCoin ile yapıldığı taktirde, iskonto uygular. Bir başka uygulamada, yapılan online alışverişlerde bu teşvik mekanizmasının aktive edilmesi ve uygulanacak olan teşvik amaçlı indirimlerin, devlet tarafından satıcıya TurkuazCoin olarak ödenmesi.
Bitcoin öncülüğünde, başka dijital para birimlerince de takip edilen bugünkü bu furyada, ben arkasında bir dayanak olmayan hiç bir para biriminin güvenli olduğunu düşünmüyorum. “İyi de sanki Merkez Bankalarının bastığı paranın arkasında ne var, Amerikan Fed bile bir özel bankalar konsorsiyumu değil mi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Doğrudur ancak, hiç değilse Devlet, ortada bir borç varsa, öder. Bu konuda en sağlam devletlerden birinin de Türkiye olduğunu tarih itiraf edecektir.
4. Sanayi Devrimi ve sonrasının getireceği şartlarda, artık birileri birşeylere bir anlamlar yüklediği için değer atfeden, insanların yüklediği anlamlar olmasa anlamı olmayacak başta para birimleri olmak üzere, hayatın geneline ilişkin olguların, geçerliliklerini kaybedeceğine inanıyorum. Bitcoin’in de bu anlamda çok uzun soluklu olduğunu düşünmüyorum. Karacaoğlan’ın güzel deyişiyle “Ben güzele güzel demem, güzel benim olmadıkça.”
Yerimi fazlaca aşmaya aday olmamdan ötürü, konunun detaylarını sonraya bırakarak, devletimizin ekonomik olarak bu kritik dönemimizde, dijital para kavramına ilişkin böyle de bir sosyal ortam hazır oluşmuşken, konuya el atıp hem insanımıza ve dünyaya arkası dolu yeni bir değişim ve birikim aracı sunabileceğini, hem de buradan elde edeceği gelirle kısa dönemli ihtiyaçlarını vatandaşa yük getirmeden karşılayabileceğini düşünüyorum.