11 Ekim 2005'te bu dünyaya veda eden Attila İlhan'ın vefatının üzerinden 11 Ekim 2016 itibarıyla 11 yıl geçmiş bulunuyor. Vefat ettiğinde 80 yaşında olan Attila İlhan; tam anlamıyla olgunluk, verimlilik çağında; dünyaya bakışında özgün yorumlara ve sentezlere ulaşmışlık aşamasında ölüme yakalanmıştı. Onun, sahip olduğu engin birikimiyle bu ülkenin dil, kültür ve düşünce hayatına daha çok şeyler katabileceği bir zamanda ölümü Türkiye için telafisi zor bir kayıp olmuştur.
11 Ekim 2005’te bu dünyaya veda eden Attila İlhan’ın vefatının üzerinden 11 Ekim 2016 itibarıyla 11 yıl geçmiş bulunuyor. Vefat ettiğinde 80 yaşında olan Attila İlhan; tam anlamıyla olgunluk, verimlilik çağında; dünyaya bakışında özgün yorumlara ve sentezlere ulaşmışlık aşamasında ölüme yakalanmıştı. Onun, sahip olduğu engin birikimiyle bu ülkenin dil, kültür ve düşünce hayatına daha çok şeyler katabileceği bir zamanda ölümü Türkiye için telafisi zor bir kayıp olmuştur.
Attila İlhan sıradan, hasbelkader ya da pohpohlanmış değil, kelimenin dolu dolu anlamıyla entelektüel bir yazardı. Gerçek entelektüel, içinden çıktığı toplumun/halkın önemli ve somut sorunlarını doğru dürüst bilen, bunlara çözüm arayan ve öneriler sunan, bu yolda mesai harcayan bilgili ve bilinçli kimse demektir. Attila İlhan, özgün bir şair, özgün bir romancı olmasının yanında bu toplumun özellikle dil, kültür, tarih ve uygarlık alanındaki problemleri üzerine esaslı yorumlar ve sentezler üretmiş ve kendinden emin çözümler sunmuştu. Onun bu anlamdaki düşüncelerini içeren hem ilk, hem de en önemli kitaplarından biri “Hangi Batı”dır. 1960’ların sonlarında Varlık Yayınları tarafından yayımlanan bu kitap Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin düşünce hayatının en önemli ürünlerinden biridir. Bu kitap için Cemil Meriç şöyle diyor: “Çapkın, çakırkeyif, derbeder bir üslup. Şımarık, serâzâd bir zekâ. Kızdırdığı zaman bile sevimli. Kitabı gülerek kapıyorum, yarı sarhoş, yarı mutlu, yarı doymuş, yarı aç.” (Ümrandan Uygarlığa, s.21).
Sonraki yıllarda başka yayınevleri (Bilgi, İş Bankası) tarafından geliştirilerek defalarca basılan Hangi Batı, üniversite eğitimi almış her Türk’ün en başta okuması gereken düşünce kitaplarından biridir. Attila İlhan Hangi Batı’dan sonra Hangi Sol, Hangi Sağ, Hangi Atatürk, Hangi Edebiyat gibi Hangi Batı’daki konsepte uygun olarak bir dizi daha kitap yazmıştır. Bunlardan Hangi Sol ve Hangi Atatürk de, eğitimli Türk insanı için okunması çok gerekli kitaplardandır.
Bilgisine, birikimine, fikri donanımına güvenen her insan gibi Attila İlhan da bütün yazı hayatı boyunca hep sükûnet içinde olmuş; kimseyle kavgalı, gürültülü, küfürlü polemiklere ve söz düellolarına girmemiştir. Onun tüm yazarlık hayatında ağırbaşlılık adeta alametifarika olmuştur. Daima orijinal düşünceler üretmiş ve onları çok düzgün, rahat anlaşılır bir Türkçeyle ifade etmiştir. Dilde herhangi bir yöndeki aşırılığa hiç yüz vermemiştir. Düşünce ve felsefe yazılarının zaman zaman işin doğası gereği girift, bir çırpıda anlaşılmaz niteliklere bürünmesi kabul edilebilir bir durum da olsa, o bu zorluğu aşmayı bilmiş; en zor, en felsefi konuları işlerken bile rahat anlaşılırlığı başarmıştır. Bu da onun at oynattığı alanlarda çok az yazarın yakalayabildiği çok önemli bir başarıdır.
Attila İlhan, üst düzeyde egemen olduğu Fransızcasıyla dünyadaki edebi, siyasi, iktisadi vb. gelişmeleri çok yakından izlemiş; gerek gazete yazılarında, gerek kitaplarında, gerekse son yıllarında ağırlık kazanan TV programlarında okuyucu ve izleyicilerini bunlardan haberdar etmiştir.
Son yıllarda sağcı/muhafazakâr yazarlarca çok önemsenen ve tekrarlanan “millilik”, “yerlilik” gibi payelerin kendisine en çok yakışacağı aydınlardan biri Attila İlhan’dı.
Attila İlhan’ın Kemalizm’e, ulusalcılığa, antiemperyalizme ilişkin olarak öne sürüp ısrarla savunduğu tezler, sağcı/solcu bir bölüm yazar ve aydın tarafından ciddi eleştirilere tabi tutulduysa da bunlar onun tezlerini ve onları savunmak için öne sürdüğü güçlü argümanları çürütmek için yeterli olmamıştır. Bunlara ek olarak o, savunduğu şeyler hakkındaki samimiyet testlerinden hep başarıyla çıkmıştır. Belgesi de kendi dizeleridir:
O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız.