Bu hafta pazar günü 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığımız darbe girişiminin üçüncü yılına girmiş olacağız.
O gecede çok acı olaylar yaşadık, şehitler verdik, yaralananlarımız oldu. Bir şok yaşadık aslında. Aslen gönülden yaralandık. Çünkü bu ülke vatandaşlarının verdiği vergilerle maaşlarını alan, çoluğunu çocuğunu bu maaşlarla besleyen içimizdeki bir avuç hain, dış güçler ve içimizdeki sivil uzantılarıyla beraber Türkiye'yi sırtından ve bağrından hançerlemeye kalkıştı. Karşılığını da milletten "Osmanlı tokadı" yiyerek aldılar.
Uslanmadılar, ülke dışına çıkarak anti propaganda yaptılar. Doğdukları toprakları, yedikleri ekmekleri, içtikleri suyu unutarak, inkar ederek nankörlüklerine devam ettiler. Türkiye'nin düşmanlarıyla saf tutup, aynı saftan vatanlarına, milletine taş ataya devam ettiler, hala da bunu yapmaya devam ediyorlar. "Hem suçlu hem güçlü" misali...
Ve bu hainler, sığıntı olarak çeşitli istihbarat örgütlerinin kucağına düşmüş bir halde, onların kanatları altında sığıntı olarak yaşayıp, vatansız olarak oralarda ölüp gidecekler vaziyete göre. Mezar taşları bile olmayacak belki!.
Ülkelerinde de her sene, her daim hain olarak anılacaklar. Hiç bir zaman bu unutulmayacak. Tüm bu dediklerim; artık suçları sabit olup, hainlikleri yargı ve milletçe tescil edilmiş olanlar için! Gözlerimizle şahitlik ettiklerimiz için...
Velev ki, devleti yönetenler içinde bunların uzantıları, destekçileri halen olsa da. Aksesuar değiştirip, bir yere kadar bukalemunluk yapsalar da, gene milletin gözleri her daim onların üzerinde olacak. İzlerini hep sürecekler. Olacak, çünkü bu iş, artık sadece siyasilerin inisiyatifinde değil, daha daha ötelerde... Bu millet canı pahasına sokaklara dökülmüş, can vermiş, yaralanmış, direnmiş vatanını kurtarmak için. Haliyle bunları unutanları, yan çizenleri asla unutmaz! Bu arada bu 'yan çizmenin' emarelerini de günümüzde biraz gözlemliyorum. Hatta aklı başında herkes gözlemliyor, biline! Aklı başka yerde olanların aklını başına toplamaları dileğiyle. Aksini yapanlara da bu vatanın evlatları gereken hesabı sorar, buna kesinlikle gücü de yeter...
Sonra bu millet, bu toprakların üstünde yaşamanın bedelini, altında yaşayanlara borçlu olan bir millet. Bu yüzden bedelini ödediği şeylerin kıymetini bilir. Bunu kimse unutmamalı, unutturmamalı da!
İşte bu bağlamda, bu günlerde tam 15 Temmuz günü bir kitap çıkıyor. Bu dediklerimin içeriğine ve fazlasına dair. Tam bir kaynak. Tarihi bir vesika... Belki en sağlam kaynak o gece yaşadıklarımıza dair. Yukarılarda bahsettiğimiz tüm bu hainliğin tescil bilgileri, belgeleri mahiyetinde hem de. Ve, bizzat o geceyi yaşayan, canı pahasına darbecilerle savaşan, İstanbul'da 15 Temmuz kalkışmasına fiili engel olan, o süreci çok iyi yöneten en önemli kahraman belki de bu kitabı yazan. Tabii teşkilatıyla, milletinin evlatlarıyla ve de bu milletin vatansever bazı kahraman komutanlarla birlikte. Sanırım anladınız kimi işaret ettiğimi, lakin yine de verelim adını; İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan. Onun yazdığı bir kitap...
Çalışkan'ın "15 TEMMUZ KIYAM(ET) GECESİ VE MİLLİ VURUŞ" isimli kitabı pazar günü ve sonrası Türkiye'deki tüm kitapçılarda olacak... Kesin bilgim bu yönde. Bir solukta okuyacaksınız bundan eminim. Lakin bazen darlanıp, bazen de coşacaksınız. ‘Vay be, bu iş nasıl olur, nasıl olmuş böyle!’ diyeceğiniz ifadeler çıkacak karşınıza. Hainliğin kılcal damarlarına kadar indirecek bazen de bu cümleler sizi. Sayfalar, satırlar arasında kahramanlığın, gerçek vatan sevgisinin o geceye, ölümüne serpilmiş, coşmuş halini göreceksiniz kimi zaman. Kitaba, '15 Temmuz bakan gözler' dolacak zaman zaman, sonra sizi bile aşacak belki de...
15 Temmuz gecesi Türkiye'nin boğazına sarılarak nefesini kesmeye çalışan hain ellerin, İstanbul'daki kahramanlar tarafından tutularak o ellerin nasıl kırıldığını, ocağına ateş düştüğünü gören insanların; canlarını hiçe sayarak; harlı bir ateşe canlarını su niyetine nasıl da serpmek için çırpındıklarına şahitlik edeceksiniz. Cesaretli ve yürekli olmanın laftan öteye bir hal olduğunu gösteren, cesaret timsali insanlar çıkacak karşınıza. Hem kadın, hem de erkek... Kim bilir, gözünüzde büyüttüğünüz bazı kahramanların da satırlar arasında kaybolmuş olduğuna şahitlik edeceksiniz!.. Ummadığınız 'cesur yürekler' çıkartacak kitaptaki satırlar karşınıza. Bildikleriniz dışında. Emniyet mensupları, askerler ve vatandaşlar arasından. Hisleriniz onların alınlarından öpmek isteyecek...
Kitabın ilk baskısı BETA Yayınları tarafından yapılmış. Şu an dağıtımda ve Türkiye'nin her yerine yolculukta... Siz, bu yazıyı okuduğunuz sıralarda kuvvetli ihtimaldir ki; raflarda yerini almış olacak... Ardından da, 15 Temmuz darbe girişimine ait belki de en önemli bu kaynak kitaplığınızda yerini almak üzere, tüm kitap raflarında sizlerin yolunu gözlüyor olacak... Tüyosu benden. Bahtı açık olsun... Sağlıcakla kalın.