"Gelişmiş ve gelişmekte olan" birçok ekonominin çoktan faiz temelli modelleri terk etmeye başladığı ve ortaklık veya proje ortaklığı üzerine stratejiler geliştirmeye başladığı göz önüne alındığında Türkiye katılım finans stratejisiyle iyi bir yerde durmaktadır.
Yeni ekonomi yönetimine notlar çok geniş bir çerçeve ihtiva etse de benim köşemde ele alacağım notlar katılım finansına dönük olanlardır. Katılım finansı, Türkiye’nin güçlü bir ekonomi idealine ulaşmada enerji-güvenlik-finans bileşenlerinin finans başlığı altında kaynak geliştirmede asıl önemli unsurdur.
3 trilyon USD büyüklüğe ulaşan İslami finansın Türkiye şubesini temsil eden katılım finansı pay piyasasından risk sermayesine, İslami sigortacılıktan bankacılığa çok geniş bir yelpazedir.
“Gelişmiş ve gelişmekte olan” birçok ekonominin çoktan faiz temelli modelleri terk etmeye başladığı ve ortaklık veya proje ortaklığı üzerine stratejiler geliştirmeye başladığı göz önüne alındığında Türkiye katılım finans stratejisiyle iyi bir yerde durmaktadır.
Bu stratejinin nimetlerine mutlaka kavuşulacaktır. Çünkü 3 trilyon USD büyüklüğe ulaşan fonlar daha da gelişecek ve kendi hacmini geliştirmek için çevrim (sirkülasyon) oluşturacaktır. İslami fon çevriminin merkezlerinden birisi olmak ya da genel anlamda finanstaki çevrimin merkezlerinden birisi olmak adeta Baharat Yolunun, İpek Yolunun veya keşifler sonrası deniz ticaretinin merkezlerinden birisi olmak gibidir. Bu zaviyeden notlar aşağıdaki gibi özetlenebilir;
· En önemli not finans yollarının haritasını çıkarmak ve Türkiye’nin elverişli konumunu analiz etmektir. Neredeyse tüm piyasaların açık olduğu bir zaman dilimi Türkiye’nin gün içi saatlerine isabet etmektedir. Bu konumdan verim çıkarabilmek için yurt içinde İslami finans piyasalarında hacmin ve derinliğin artırılmasına dönük uygulamalar geliştirilmelidir. Varlık Fonu bu anlamda etkin piyasa yapıcı olarak can suyu verebilir.
· İkinci not ikili iş birlikleri geliştirmektir. İslami finans başlı başına bir iletişim kanalıdır. Hatta İngilizlerin İslami finans yaklaşımları büyük oranda onları belirli ekonomilerle iletişimde tuttuğu için kıymetlendirilmiştir. Türkiye İslami finansta uyumu merkeze alan bir ekonomi olarak değerlendirilmesi hasebiyle iletişim aracı olarak İslami finansı kullanmakta başat ekonomi olabilir.
· İslami finans, tümünün rekabet temelli iktisadi teoriler olduğu kabul edildiğinde dayanışma temelli tek teorinin uygulamalı iktisat tecrübelerinden birisini temsil etmektedir. Etkin bir ekonomi teorisinden beslenen politik anlayışın tutundurulmasında bu tecrübenin rolü üzerine stratejik yaklaşım geliştirilebilir. Yeni dünya düzensizliğinden bizi korumada İslam iktisadı etkin rol oynayabilir.
· İslam iktisadı Türkiye’de entelektüel birikimi beslemektedir. Akademik çalışmaların geliştirilmesi, rafine edilmesi ve uygulanma alanları araştırılmalıdır. Bu alanda yetişenlerin stratejik katkıları için istihdam politikaları geliştirilmelidir.
· İslami finans faizin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinden arınmada ana aktör olarak konumlandırılabilir. Dijital paraların bu anlamdaki rolüne İslami finans içinde tam rezerv ve reel iktisadi faaliyet yaklaşımıyla başvurulabilir.
· İslami finansı dar anlamıyla düşünmek gafletinden çıkmak gerekir. İslami finans dar anlamıyla katılım bankacılığı olarak anlaşılmaktadır. Bu anlayış yanlıştır. Zaman ve kan kaybettirmektedir. Bazılarından yukarıda bahsettiğimiz finansal mimari unsurları yanında piyasadaki vadeli satışları dahi bunun içindedir. Hatta mevduat ve bonoyu çıkardığınızda İslami finansın genel çevresi rahatlıkla görülebilir.
· Düzenleme ihtiyacı ivedilikle giderilmelidir. Kapitalist paradigma ile düzenlemelerin kenarına iliştirmeler İslami kapitalizm eleştirisini doğurmaktadır. Müstakil düzenleme ihtiyacı İslami finansın tümünü içine alacak şekilde karşılanmalıdır. Düzenlemelerle yurt dışında laubalilik anlamına gelecek uygulamaların önüne geçilebilir.
İşte bunlar ana meselelerdir. Daha yapılacak çok iş var fakat bunları geçmeden diğer gelişmelerle anlamlı sonuç üretilemeyecektir.