Merhum Cahit Zarifoğlu'nun yanına gelen gençlere söylediği 'Biz işimize bakalım' sözünü kurumlarımızın kuruluşlarımızın duvarlarına asmak gerek.

Seçimlerin koyu bir şekilde ülke gündemini meşgul etmesiyle birlikte neredeyse toplumun bütün kesimleri sadece siyasi münakaşalara odaklandı. Edebiyatçı edebiyatına bilim adamı bilime yönelmesi gerekirken herkes politika mühendisi kesilip alanından uzaklaşarak yoğun gündemin içinde boğuldu. Böylesine büyük bir gündemden bigâne kalınamaz elbette ama sadece orada tıkanıp kalmak da kimseye fayda etmez.

EDEBİYATIN DİRİLTİCİ GÜCÜ

Politikanın yüksek sesle konuştuğu böylesi zamanlarda toplumu edebiyatın diriltici nefesiyle buluşturmak kültür sanatı ana gündeme taşımak da gerekir. Biz de öyle yaptık geçtiğimiz günlerde Yeditepe Yedi Mekan Genç Edebiyat Festivali vesilesiyle sadece öyküyü romanı şiiri denemeyi konuştuk. Usta şairlerin genç edebiyatçılarla buluşmasını genç dergicilerin tecrübeli yayıncılarla tanışmasını kaynaşmasını sağladık. Gündemde sadece edebiyat olunca yüzlerde ne gerginlik ifadesi ne de sözlerde kutuplaştırıcı kalıplar vardı. Toplumu besleyen en büyük güçlerden birisinin edebiyat olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Gençlerin sağlam kitapları okuduğunda kaliteli metinlerle tanıştıklarındaki kat ettikleri mesafeyi müşahede ettik. Gençlerle teşriki mesai yapmanın insanı genç tutan bir yanı olduğunu da hep birlikte yaşamış olduk.

EMEK VE YÜREK

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi olarak hazırladığımız onlarca kültürel projeden birisi Yeditepe Yedi Mekân Genç Edebiyat Festivali. Beş yıl önce olgunlaştırdığımız üç yıl önce de bir üniversitemizin öğrenci kulübüyle birlikte ilkini gerçekleştirdiğimiz faaliyetin bu sene üçüncüsünü icra ettik. Edebiyat akademik sahanın içinde resmi prosedürlerin arasında olmayı pek kabullenmiyor. Arzu edilen bu çalışmaların sivil alanda özgürce sesini yükseltmesidir. Bazı öğrenci arkadaşlarımız hocalarının gözüne girip asistanlık yolunda bu güzide etkinliği araç olarak kullanmaya başlayınca ve bu milletin değerleriyle problemleri olan isimleri davet yoluna girince bu sene sadece TYB markasıyla edebiyatçı gençlerle festival coşkusunu İstanbullularla paylaştık. Herhangi bir sponsor olmamasına rağmen emek ve yürek birleşiminden bereketli bir organizasyon doğdu.

SINIRLARI AŞMAK

Gelecek sene farklı ülkelerden genç edebiyatçıları yedi tepeli güzel şehrimizde misafir ederek bu anlamlı çalışmayı uluslararası bir kimliğe büründüreceğiz. Eli kalem tutan gençlerimizi dünya edebiyatının önemli kalemleriyle tanıştıracağız. Yeni nesil artık edebi ürünlerinin Edirne’den Kars’a bir sınır aralığında kalsın istemiyor. Bunun için bir çaba gerekiyor. Bu festivallerin de dışa açılım için güzel bir gayret olacak diye inanıyorum.

DAİMA HEYECAN!

Gençlerin öznesi olduğu bütün çalışmalarda heyecan eksik olmuyor. Yeditepe Yedi Mekân Genç Edebiyat Festivalinin her oturumunda bunu açıkça gördük. Uzun süre bir yerde oturamayan birisi olarak genç edebiyatçıların konuşmalarını kaçırmamak için yerimden hiç kalkamadım. Onların heyecanı bize de enerji kattı. Gençler okumuyor diyenlerin gençleri doğru okumadıklarını da bu festival sayesinde görmüş olduk. Çünkü gençlerimiz doğuyu da okuyorlar batıyı da. Bugünü de okuyorlar dünü de. Özellikle divan edebiyatına dair yapılan konuşmalarda gençlerin divan edebiyatının zenginliğinden müthiş derecede istifade ettiklerini görmek gözlerimizi yaşarttı.

Dolu dolu geçen festivalde Beşir Ayvazoğlu’nun edebiyatçıların gençlik yıllarına dair anlattıkları, Ali Ural’ın Genç Yazara öğütleri, Mustafa Özel’in klasik romanlara dair tespitleri ve daha birçok güzellik görülmeye değerdi… Ve tabii ki de gençler.. Teşekkürler gençler. Teşekkürler İstanbul…