ZİHİNLERİN İNŞASI: MEDYA

Tuğba PUSA 09 Kas 2021

Tuğba PUSA
Tüm Yazıları
Popülerleşen Facebook, Twitter, Instagram gibi sanal ortamlara doğruluğu test edilmeden yayılan haberlere maruz kalan bireyler, bu platformlarda bilgi yığınıyla karşı karşıya kalıp zamanla bu durumla nasıl başa çıkacağını bilememektedir.

Medya çağındayız.  Ne düşündüğümüzden ne giyeceğimize kadar toplumları etkileme gücüne sahip olan medya, özellikle siyasette ve toplumsal alanlarda insanların davranışlarının biçimlendirilmesinde en etkili yöntem haline gelerek büyük bir manipülasyon aracı olarak kullanılmaktadır.

Popülerleşen Facebook, Twitter, Instagram gibi sanal ortamlara doğruluğu test edilmeden yayılan haberlere maruz kalan bireyler, bu platformlarda bilgi yığınıyla karşı karşıya kalıp zamanla bu durumla nasıl başa çıkacağını bilememektedir.

Kâr amaçlı yönetilen medya kuruluşları, toplumların değer yargılarını hızla değişime uğratmak amacıyla bir takım değerleri, kavramları kendi belirlediği şekilde kitlelere iletmektedir.

Medyanın asıl amacı gerçeği saptırarak kendi istediği gerçekliği üretmektir. Sınırların kalktığı küreselleşme süreciyle medya, tüm dünyayı etkisi altına alacak şekilde güçlenmiştir.

Medyadaki haber bireylerin gerçekliği olduğu gibi görmesini engellemekte ve bu düzeni kabullendirmeye yönlendirmektedir.

Fotoğraf ve görüntünün çekilme biçimi, gerçeği etkilemekte buna bağlı olarak objektiflik de ortadan kalkmaktadır. Haber gerçekle bağlantılı olsa da kurgulanmış ve yeniden şekillendirilmiştir.

Zihin menajerleri

Gerçeği manipüle eden bu araç zihinleri inşa etmektedir. Algı üreticileri, Amerika’da “zihin menajerleri” olarak adlandırılmaktadırlar. Zihinlerin manipülasyonu bir çeşit savaş aracıdır. Zihinleri yönlendirenler bilinci biçimlendirerek kendi iktidarlarını güvence altına almaktadır. Yaratılmak istenen düşünce insanlara herhangi bir zorlama yapılmadan benimsettirilir.

Medya, bir konuyu ansızın bahsetmeye ve sık sık gündeme getirmeye başlamışsa aklımıza ilk gelmesi gereken bunun bir algı olabileceğidir. Medya algı üretirken değersizleştirme ya da olduğundan daha fazla değerli gösterme, meşrulaştırma, kahramanlaştırma, karalama gibi yöntemlere başvurmaktadır. Bunların sonucu olarak da yanlış bilgilendirme, panik, korku, kaos gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.

Medyanın egemen olduğu yerde gerçeklikten söz etme şansımız oldukça azdır. Gerçeklik belli boyutlarıyla vurgulanıp belli boyutlarıyla üstü kapatılarak manipülasyona dönüşmüştür.

Asosyalleştiren “sosyallik”!

Sosyal medya özgürlük alanı olarak tanımlansa da özgürlükleri bastırmaktadır. Çünkü anlama kapasitesi azalan insanın özgürlüğünden bahsetmemiz olanaksızdır. Bireylerin bilgiye ulaşabilme imkânları zamanla artmakta ancak bilginin doğruluğunu idrak etme yetileri gittikçe körleşmektedir. Ortaya çıkan kitle medyanın istediği gibi düşünemeyen, sorgulayamayan dolayısıyla kolay yönetilebilir hâle gelmiştir.

Adı sosyal medya olsa da aslında bireyleri asosyalleştirmektedir.

Sosyal medya ile amaçlanan, insanları gerçeklerden uzaklaştırarak haz ve ayartılarla kültürsüzleştirmek ve kitleleri gerçeklerden uzaklaştırarak dünyayı daha kolay sömürmektir.

Medya insanlara özgürlük verir ancak özgürlük anlayışı medyanın tasarladığı doğrultuda şekillenmektedir. En tehlikelisi de bireylerin özgür olmadığının ve manipüle edildiğinin farkına varamamasıdır. İnsanlar kendilerini bu ortamlarda özgür zannederler fakat algıların tutsağı olmaktan öteye gidemezler.

Medyalar algı imparatorluğu kurarak kendi düzenlerini sürdürürler.

Bu döngüden çıkmak için aileler çocukların nasıl bir çöplüğe itildiği konusunda bilinçlendirilmelidir. Eğitimde ise dijital okuryazarlık derslerine yer verilmelidir.