YENİ BİR "HOŞGÖRÜ" BOYUTUNA GEÇMELİ KÜRTLER İLE

Yaşar İÇEN 18 Tem 2021

Yaşar İÇEN
Dünya her açıdan değişim, dönüşüm, kabuk değiştirme, genişleme boyutuna geçiyor...

Dünya her açıdan değişim, dönüşüm, kabuk değiştirme, genişleme boyutuna geçiyor...

Yeni vizyonlara dair bunca başlığın havada uçuştuğu süreçleri yaşarken Türkiye siyaseti de hem içte hem dışta sancılar eşliğinde doğumlar yaşıyor...
İçte ve dışta yol alma stilini güncellemeye çalışan Türkiye’nin bundan sonraki tarzı ve tavrı merakla bekleniyor çünkü masaya yatırılacak yol haritasının söylem boyutunda mı yoksa “istikrarla güven veren” tarafta mı olacağı merak konusu...
Beklenen şu; söylemden ziyade alınacak hızlı ve net kararlar...

Bununla birlikte güncellemeye dair bazı başlıklar da varki içeriyle birlikte dışarıyı da konunun içine çeken... Doğu ve Güneydoğu üzerinden milyonlarca Kürt vatandaşı olan (toplam nüfusun ortalama yüzde yirmisi) Türkiye’nin, onlarca yılın travmasının atlatılması için masaya neler koyacağı merakla bekleniyor...
Ve bu kez masaya sürüleceklerin kanun, yasa, anayasa, anlaşma ve aklınıza gelebilecek tüm başlıklar altında “kalıcı güven” ile sahaya sunulması bekleniyor... Çünkü bu başlık içeriyle birlikte dışarıyı da yakından ilgilendiriyor. Misal Türkiye Kürtleri’nin gözü kulağı Suriye ve bilhassa Irak Kürtleri’nde ise Iraklı ve Suriyeli Kürtlerin gözü kulağı da Türkiye’de...
Tablo böyle olunca istişare ve destek kapıları esnek tutulmalı...
Fikirlerine önem verdiğim bir dostumun şu cümlesi beni çok etkiledi; ”er veya geç sınırlar kalkacak ve herkes “Dünya Vatandaşı” olacak...
Aslında bu durumu şu an çoğu coğrafya yaşıyor çünkü çoğu şey yönetimlerin elinde değil artık! Ve İnsanoğlu teknoloji çağıyla birlikte “en fırlama devrini” yaşıyor... Herkes her şeyi bildiğini sanıyor, sabırlar son deminde, şiddetli anlatımlar zirvede... O halde yönetimler de çözümleri “uzlaşı ve hoşgörü” boyutuyla ele almalı...
Gelelim yine mevzumuza... Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi geçmişten bu yana köklü bağlarını koparmadı... Diplomatik ilişkiler askıya alındığı zaman bile halkların bağı, sevgisi, gidiş-gelişi, fikri ve zikri birlikteliği hiç kopmadı... Ki tarih boyunca hep böyle oldu. Yaşanan her sorunda Kürtlerin ilk yöneldiği ülke Türkiye oldu... Türkiye’nin de gerektiğinde destek aldığı ilk kapı Kürtler oldu...
Ve yıllardır yazılarımda belirttiğim “Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi güneş ve su misali Ortadoğu topraklarının vazgeçilmezi... Ne güneş ne de su tek başına toprağı yeşertemez, bereketli meyvelerin oluşmasını sağlayamaz, huzur ve güzellik katamaz... Güneş ve su ne zaman yanyana, uyumla, huzurla, güvenle dokunursa acıya doymuş bu topraklara işte o zaman tüm sorunlar ve oyunlar bozulacak Ortadoğu’da...”
Geçtiğimiz hafta Irak kitap ben kitap kurdu misali hece hece içime sindirerek okumaya çalıştım Irak’ı... Tüm izlenimlerimi sırasıyla aktaracağım size. Edindiğim izlenimlerin büyük bir kısmı bugün dile getirdiğim yazıma yönelikti... Çünkü Türkiye’nin bölgedeki yansıması, gücü ve etkisi muhteşem herkesin gözünde... Çoğu Iraklının yaşamak istediği, tatil için seçtiği, yatırımını yönelttiği, eğitim için geldiği, yön bulmak için itibar ettiği ülke Türkiye...
O halde Türkiye’nin de bu misyona sımsıkı sarılıp yeni dünya talepleri doğrultusunda “yeni bir hoşgörü ve hami” modeline geçmesi gerekiyor...
Ortadoğu’da mevcut olmayan köklü devlet yapısına sahip olan Türkiye’nin; “her yiğidin kendine has bir yoğurt yemesi var” diyerek her ülkeden aynı devlet işleyişini ve vatandaş bilincini beklememesi gerekiyor bence...
Ki doğru olan bu. Herkes bizim gibi bizim de herkes gibi olmamız imkansız! Kazanmanın yolu; anlamaktan, dokunmaktan, gerektiğinde affetmekten, şartlar dahilinde toprakları ve insanları okumayı becerebilmekten geçer... Bu sebepten Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile yürüteceği istikrarlı uzlaşı diplomasisi zamanla karşılıklı güven meyvelerini verecektir... Ve bu meyvelerin bereketi Türkiye içine de olumlu bir şekilde yansıyacaktır...