YEDİTEPE İSTANBUL KONSERLERİNDE YAŞANAN SİYASİ KÖRLÜK

Micheal KUYUCU 12 Haz 2020

Micheal KUYUCU
Bu korona pandemisi döneminde piyasayı çok farklı bir gözle gözlemledim ve gözlemlemeye devam ediyorum.

İnsanlar kıskançıklarından, hasetlerinden saçmalama katsayılarını iyice yükselttiler. Artık her şeyi ideolojik olarak düşünen bir kesim var. Bu kesim öyle bir kesim ki yağmur yağsa devleti sorumlu tutacak, kabız olsalar AK Parti yüzünden “kabız olduk” diyecekler.

Bu korona pandemisi döneminde piyasayı çok farklı bir gözle gözlemledim ve gözlemlemeye devam ediyorum.  Her gün bir günden, her gün AK Parti ile muhalifleri arasında bir polemik. Eskiden polemikler siyaset üzerindendi, şimdi artık olayı aşıldı. Şimdi bir müzik olayı, bir spor olayı, ne bileyim bir magazin olayı hatta bir meteoroloji olayı bile siyasi açıdan irdeleniyor.  Ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama siyasi kutuplaşma artık insanlarına donuna kadar girdi. Artık insanlar yaşantılarını bu olguya göre şekillendiriyorlar.

İstanbul Yeditepe Konserleri çok iyi düşünülmüş bir proje

Bunun son örneğini Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı koordinasyonunda bir ay boyunca devam etmesi planlanan “İstanbul Yeditepe Konserleri” nin ilk gün konserinde gördüm. Poll Production ile İletişim Başkanlığı çok güzel bir proje düşünmüş ve Youtube konserleri düzenleme kararı almış. Lanet olası korona pandemisi yüzünden artık hayatımız alt üst oldu. Normal bir insan gibi yaşayamıyoruz, müzik dinlemek, bir sosyal aktiviteye katılmak imkansız. Yok sosyal mesafe, yok maske, yok entübe bilmem ne hepsi delirtti. Akşamları Sağlık bakanının yapacağı günlük korona tablosu açıklaması insanların en büyük sosyal aktivitesi oldu. Eskiden Eurovision Şarkı Yarışması’ndaki puanlama veya futbol maçlarının skor ve gollerini beklediğimiz gibi her akşam karşımıza çıkan mavimsi bir tabloda yazılı olan günlük korona tablosunu bekler olduk. Sosyal anlamda herkes daraldı, konser yok, maç yok, o yok , bu yok... Eskiden yaz konserleri vardı. Bir konsere gider, bir nefes alırdık, bu yaz oda yok.  Böylesine bir atmosfer içinde düşünülen “İstanbul Yeditepe Konserleri” projesi bence gayet iyi bir proje olmuş.  Bu konserler YouTube üzerinden canlı olarak yayınlanacak ve en azından bir konser havasını sunacak. Daha konserler başlamadan sanatı da kutuplaştıranlar hemen başladı zırlamaya “neymiş efendim, sarayın konserleriymiş de bilmem neymiş...” Devlet ya da onların gözüyle sarayın organizasyon yapma hakkı yok mu? Yapamaz mı? Yasak mı? Daha konserler başlamadan başladılar çamur atmaya.

Kutuplaşma anomalisi artıyor

Konserin ilk ayağında Ajda Pekkan sahne aldı. İzlemeyi çok istedim ama haber kanalında hararetli bir tartışmaya takıldığım için kaçırdım ve canlı izleyemedim. Ertesi gün AK Parti karşıtı bir dostum bana bir mesaj attı: “Gördün mü Ajda’nın konserini 9 kişi izlemiş” dedi. “Haydaaaa...” dedim.  

Ben kutuplaşmayı eğlenceli hale getiren ve toplumun büyük bir kesmi gibi kutuplaşmayı aşırı ciddiye almayan biri olduğum için hep takılırım bu kutuplaşma mağdurlarına. Mağdur diyorum, kimse kusura bakmasın çünkü hem iktidar hem de muhalif bloğunda yer alan ve kutuplaşmayı hayatlarının merkezine konumlandıran insanlarda hafif de olsa bir anomali ve bir  psikolojik rahatsızlık olduğuna inanıyorum. Hükümet bloğuna ait arkadaşlarıma “Oğlum hadi lan, gösterin kendinizi, hazır iktidar sizdeyken daha çok çalışın” diye takılırken, muhalefet bloğunu destekleyen arkadaşlarıma “Ağlama lan, iktidar olursanız göreceğiz sizi de” diyerek takılıyorum. Her iki tarafın da ciddi anlamda kafayı yemek üzere olduğunu düşünüyorum.

İletişim Başkanlığı’nı eleştirmek isteyenlere yem atıldı

Bunu bu Ajda Pekkan konserinde bir kez daha anladım. Konserden bir gün sonra yayınlanan haberlerde Ajda konserinin az kişi tarafından izlendiği iddiaları vardı. Popülerliğinin büyük bir bölümünü yaşadığı medyatik aşklarla ve iktidar partisine olan muhalif kimliği ile kazanan komedyen Cem Yılmaz’ın ağabeyi Can yılmaz bir ileti paylaştı ve konseri o anda 367 kişinin izlediğini “367 kşi izliyor olamaz dimi?” içerikli iletisi ile duyurdu. Konser öncesinde külliye düşmanlarının istediği yem atılır atılmaz bir anda Twitter’da tsunami etkisi yaratan iletiler ardı ardına yazılmaya başlandı. Konu çarpıtıldı, abartıldı, yalan dolana döndürüldü ve Ajda Pekkan konserinin dokuz kişi tarafından izlendiğine kadar götürüldü. Hatta TT listesine bile girmiş olay. Duymak istediklerini duyduğu için mutlu olanlar bayram yapmış sosyal medyada. Şimdi nedir bu mutluluk diyebilirsiniz? Bu mutluluk konserin az kişi tarafından izlenmesi , İletişim Başkanlığı’nın yaptığı bu etkinliğin karalanması için büyük bir yemdi. Bu da İletişim Başkanlığı’na muhalif olanları mutlu edecek bir olaydı. Hemen saldırılar başladı, ertesi gün haber sitelerinde karalama haberleri yayınlanmaya başlandı. Neymiş efendim, konser bittikten sonra gece yarısı saat 00:00 civarında konseri 1.967 kişi izlemiş, 02:00 itibariyle 4.350 kişiye çıkmış.  Bu sayı çok azmış, gece 02:00’de yaşanan izlenme sayısındaki artış da Twitter’da muhaliflerin yaptığı paylaşımlar sayesinde olmuş.

İzlenmeler organik olunca düşük gibi gözüktü

Bu haberleri okuyunca merak ettim,  açtım, baktım, olayı incelemek istedim. Konser 9 Haziran Salı akşamı saat 21:00 civarında başladı. İletişim Başkanlığı’nın Youtube kanalından ve Poll Production’un Youtube kanalından canlı yayınlandı. 24 saat içinde Poll Production’un Youtube kanalında yaklaşık 57 bin, İletişim Başkanlığının Youtube kanalında ise yaklaşık 13 bin 500 kişi tarafından izlenmiş. Bunların en önemli özelliği ise izlenmelerin  “organik izlenme” olması. Bu sayılar bazı fake tayfası şarkıcı takımına göre düşük olabilir. Ama bu rakamlar organik olarak gayet normal rakamlar.  Baktım İletişim Başkanlığı Youtube kanalı 2018 yılının Aralık ayında açılmış. Yani kanal 1 yıl 6 aylık, yeni bir kanal.  Yeni bir kanal için hiç de kötü olmayan organik sayılar bunlar.

Sosyal medyada çapraz ateş

Şunu da söylemek isterim ki ben mesela İletişim Başkanlığı’nın Youtube kanalını bilmiyordum. Bu etkinlik vasıtasıyla öğrendim kanalı. “Yeditepe İstanbul” hem bu kanalın varlığının hem de tanıtımı adına son derece akıllıca bir hareket olmuş. Sosyal medyayı devletin de iyi kullanması lazım, bu artık dünyanın raconu, bunun için de herkes gibi devletin de bu mecralara  yönelik bir şeyler yapması lazım. İletişim Başkanlığı da gerekeni yapmış. Hem kanalının tanıtımını yapmış hem de bir hizmet sunmuş. Ama insanlar kutuplaşmanın meydana getirdiği siyasi körlükleri nedeniyle bu sanat olayını da topa tuttu. Buna bir de Ajda Pekkan’ın birkaç kez külliyede gözükmesi de eklenince olay sosyal medya çapraz ateşine döndü. Neymiş efendim Ajda Pekkan kaç para almış bu konserden,  IBAN ile toplanan paralar şarkıcılara dağıtılıyormuş filan falan.. Bayat, çok bayat laflar. Muhalefet yapmak adına söylenen popülist söylemler. Ben dinlemekten sıkıldım, onlar söylemekten sıkılmadılar. Biraz daha yaratıcı bir muhalefetimiz olsaydı yüzde 50’yi toplamak için evlerinde kadın günü yapanlar gibi toplanmazlardı. Birbirinden alakasız düşünceleri  sadece Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden toplamak zorunda kalmazlardı.

Er meydanı gibi sahne

Gelelim konsere, konser kaydını ciddi ciddi oturup izledim ve inceledim. Konserin ses kaydı olması gerektiği gibi yapılmış. Canlı stereo mix yapılmış.  Bir kere bu konuda sınıfı geçti. Konserde resim seçici bir canlı televizyon programı disipliniyle görüntüden görüntüye geçişler yaptı, arada gösterilen İstanbul’un incisi 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün gece görüntüsü ise mükemmeldi. Ajda dansçılarıyla, orkestrasıyla her zamanki gibi konserine ciddi bir biçimde hazırlandı ve şarkılarını takır takır seslendirdi. İzleyici yok, gevezelik yok, öyle dinlemek için mikrofonu izleyiciye uzatıp “beraber söyleyelim” olayına yatmak yok. Er meydanı gibi, çıkıp sadece şarkı söyleyeceksin. Üstelik aralıksız, cd’den şarkı dinler gibi bir şey. Hani radyolar “non stop music” diyorlar bu formatta bir konser. Hiç de kolay iş değil.

Ajda Pekkan, “Sihirli Aşk” ile açtı konserini sonra “Vitrin”, sonra “Flu Gibi” ,  “Amazon” gibi dinamik şarkılarıyla akıp gitti konser. Konser boyunca klasiklerini seslendirdi, dinamik bir konser oldu, ritmin yüksek olduğu bir Ajda Pekkan konseri.  Youtube ve dijital medyanın en güzel özelliği olan bir programı istediğiniz zaman istediğiniz biçimde izleme özelliği sayesinde konserin büyük bir bölümünü izledim ve ciddi bir keyif aldım.  İyi bir sound, iyi bir Ajda Pekkan vardı.  Ajda konserde neredeyse hiç konuşmadı, sadece şarkı söyledi. Sadece bir  kez  teşekkürlerini sundu ve  “İnanıyorum ki bu proje ile özlemimizi gidereceğiz” dedi. Doğru demiş, konsere, müziğe hasret kalmıştık.

Ben de Erdoğan’ın yrinde olsam Altun’u göreve getirirdim

Çamur atmak kolaydır,  mide bulandırmak da kolaydır. İlk konseri izleyince bu projenin çok güzel bir proje olduğunu gördüm ve mutlu oldum. Mutlu oldum çünkü ülkemde bir sanat olayına şahit oldum, mutlu oldum. Çünkü devlet hem müziğe destek olmak adına hem de müziksevere güzel bir şeyler yaşatmak adına güzel bir etkinliğe imza atmış. Hangi devlet yapıyor bunu? Hangi hükümet yapıyor? Bunları yazınca yandaş mı olacağım? Umurumda değil. Ben hala beynimi yitirmedim. Hala hizmet ile siyaset arasındaki bağlantıyı idrak edecek kadar aklım başımda.  İletişim Başkanlığı’nın bu yaptığı, “Yeditepe İstanbul Konserleri” projesini Avrupa’da bir hükümet yapsaydı olay olurdu, en basiti son zamanlarda gereksiz bir gerginlik içinde olduğumuz Yunanistan hükümeti yapsaydı bu konseri orada olay olurdu. Hangi partiden olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun herkes müziğin birleştirici gücü altında kenetlenir, bunun hazzını yaşardı. Ama Türkiye’de ne oldu? AK Parti karşıtlığını müziğe de yansıttılar ve hazımsızlık yaptılar. Fahrettin Altun babamın oğlu değil, bir kez bile yakından görmedim,  tanımam etmem. Yakın geçmişte Erdoğan’ın basın toplantılarında yanında oturan bir genç adam gördüm, ilk tanışmam öyle oldu onunla. Merak ettim, araştırdım, “Neci bu adam?” dedim kendi kendime. Baktım eğitimli biri, aile adamı, sosyoloji profesörü, iyi niteliklere sahip bir akademisyen. Yani dolu biri.  Bu koltuğu da sonuna kadar hak ediyor. Bende cumhurbaşkanı olsaydım onu bu göreve atardım.  Gidip komedyenleri mi atayacağız!  Bazı hazımsızlar saldırdı ona. Altun’a saldırmaya devam ettikleri gibi şimdi de ona bağlı başkanlığın yaptığı işlere saldırıyorlar. Ben işe bakarım,  hizmete bakarım. “Yeditepe İstanbul Konserleri” olması gereken bir proje ve hizmet olmuş.

Vallahi kimse kusura bakmasın son derece güzel bir etkinlik. Öyle b...k.atıldığı gibi de az kişi tarafından da izlenmedi. O sayılar organik sayılar ve normal sayılar. Poll Production isteseydi fake’leri basar o konseri milyonlarca kişiye izletirdi  ama yapmadı. Dürüst de oldun mu böyle ofsayta düşüyorsun arkadaş. Özetle emeği geçen herkese tebrikler. Bu konserleri İletişim Başkanlığı’nın Youtube sayfasından izleyin. Bırakın siyaseti ve ruhunuzu müzikle dinlendirin.

Eksikler Yok mu? Tabii ki var.

Mesela:

ü  Bu konser etkinliğinde seçilen sanatçıların içinde Külliyeye hiç gitmeyen sanatçılar da eklensin. Sol görüşlü de olabilir, farklı bir görüşte de olabilir, o sanatçıların da müziklerini sunması için davetiye gönderilse çok güzel olur. İstanbul’un yedi tepesinin yedisinin de rengi ve kokusu olsun.

ü  Konserlerin yayın saati çok iddialı. TV mecrasının prime-time saati olan 21:00’de televizyona Youtube ile meydan okumak çok güzel bir fikir ama henüz erken. Pandemi döneminde ana akım TV kanalları çuvalladı. Ama yine de TV mecrasına karşı öyle pat diye meydan okumak için erken.

ü  Konserlere Z grubu olarak adlandırılan 2000 yılından sonra doğan gençlerin sevdiği müzik türlerini temsil eden şarkıcı ve gruplar da eklenmeli. Böylece Youtube’un ve sosyal medyanın gerçek izleyicisine de seslenilir.

ü  Konserin görüntü çekimlerinde dikkatimi çeken bir şey kamera açılarında bir sorun olması. Sanırım sahne küçük olduğu için bazı kameraların açıları tam olmamış. Bunu düzeltirlerse daha kaliteli bir görüntü ortaya çıkar.

ü  Ajda Pekkan, her zamanki gibi mükemmeldin konserde.. Özellikle “Dostum Dostum” türküsündeki sound ve performans mükemmeldi. Ama Ajda’cığım canım, konser boyunca hem sağında olan monitöre baktın. Orada şarkıların sözlerinin yer aldığı ekrandan şarkıların sözlerini okuyacak kadar yaşlanmadın daha. Şaka bir yana Allah herkese Ajda kadar dinamizm ve güç versin. Bende onun gibi yaşlandıkça gençleşmek istiyorum.