Dünya'da bir "saatleri ayarlama enstitüsü" var ve evet bir de üzerinde küçük noktaların bulunduğu bir saatimiz var.
Bu hafta Batı'nın Türkiye sınavı devam etti. Öncelikle Çavuşoğlu'nun ABD ziyareti vasıtasıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde nerede duruyoruz sorusuna yeniden cevap verme fırsatı yakaladık.
Aslında Batı merkezlerinin yapmaya çalıştığı her zaman kırılgan olan ama şu anda AB'nin karşı karşıya kaldığı meydan okumalar düşünülürse güvenlik açısından bir nevi bağımlı olduğu AB-NATO işbirliğinin, ortaklığının ve paylaşılan siyasi duruşun altını çizmek
Suriye'deki durum ile ilgili değerlendirme yapmak her zaman biraz güç olmuştur. Zira Suriye'de oluşan statükonun hem çok inatçı hem de kırılgan yanları var.
Geçen haftaki yazımızda belirtmiştik; 2022, küresel siyaset için pek çok sınama getirdi. Biliyoruz ki sınamalar her aktöre küresel ve bölgesel sarsıntılara hazır olup olmadığını göstermek bakımından da önemlidir.
Sınavlarla, sınamalarla dolu bir seneydi ancak tam karanlık da değildi.
Türkiye'nin Avaza Zirvesi ve Zirve hazırlıklarının yapıldığı çerçeve olan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) zemininde devreye girmesi hem Azerbaycan hem Türkmenistan hem de uzaklardan izleyen Avrupa pazarı açısından son derece önemli.
Avrupa içerisinde Avrupalılık anlatısını beğenmeyenler elbette baştan itibaren vardı ama başta Avrupa'nın mutsuzlarına tanınan "farklılıkların Avrupası fikri" giderek hükmünü yitirdi, bürokrasinin hâkim Avrupalılık söylemi altında ezildi.