Her an dil ile şehadet ediyoruz. Artık öyle bir hal alıyor ki bu, farkında olmadan ağızımızda sözcükler kendiliğinden dökülüveriyor.
Asla yapamam! Olmazsa olmazımdır! Kesinlikle bırakamam! Şu cümleleri hayatımızda hemen hemen her gün kullanıyoruz ama farkında değiliz.
İnsanoğlunun dünyaya geliş gayesi, kendi hakikatini, bu hakikat içindeki yerini, yaratılış düzenindeki varlık ve oluşta, kendini yaratan Yüce Rabbinin bilinemeyişindeki sırrı keşfetme yolculuğudur.
Her gün bambaşka bir güne uyandığımızı unutur gibi yaşıyoruz. Eskinin sıkıntıları, dertlerini yeni güne taşıyoruz.
İbadetler insan içindir ve insanın da ibadete daha doğrusu bir şeyi ritüel halinde yapmaya doğal olarak ihtiyacı vardır.
İçinde yaşadığımız zaman içinde sık sık dile getirilen bekâ sorunu fenaya karşı bir duruş söylemidir.
Bir hadisi şerifte buyrulduğu gibi "Müslüman kardeşinin uğradığı felâkete sevinme. Allah'ü teâlâ, rahmet eder, onu, o felâketten kurtarır da, seni derde uğratabilir" buyrulmaktadır.
Bir ulu çınarın gölgesinde oturuyorum kendimle buluşacağım o ânı yakalamak için bekliyorum.