YAKIN TEHLİKE!

Faruk AKTAŞ 25 Şub 2021

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Suriye ve Irak'ın bölünmesi neticesinde koparılan bir bölüm toprak parçasının, asıl hedef olan Türkiye'nin parçalanması için bir cephe olarak kullanılması planlanıyor.

 “Türkiye için bugün ve yakın dönemde en yakın tehlike nedir?” sorusuna verilecek yanıtların başında kuşkusuz ki “ülkenin güney sınırlarının ötesinde bir ‘terör devleti’ kurulması ihtimali” geliyor.

Bu en öncelikli tehdit, zira söz konusu “terör devleti”, Türkiye’nin de topraklarının bir bölümünü kapsama almayı öngörüyor.

Hatta asıl hedefin Türkiye toprakları olduğu da sır değil.

Suriye ve Irak’ın bölünmesi neticesinde koparılan bir bölüm toprak parçasının, asıl hedef olan Türkiye’nin parçalanması için bir cephe olarak kullanılması planlanıyor.

Bu planın fikir babası da hamisi de ABD.

Bu, 20 yıllık hatta 50 yıllık bir plan.

Ancak ilk kez Obama döneminde bir devlet politikası olarak uluslararası düzlemde aleni olarak sahiplenilen bu plan, Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte şimdiye kadar hiç olmadığı kadar büyük yatırım yapılan ve öncelenen bir hedefe dönüşüyor.

 Biden’ın göreve başlamasından bu yana Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmeler bunu teyit ediyor.

Suriye’de hemen her gün ABD’li askerler, bürokratlar PKK/PYD yöneticileriyle fotoğraf veriyor.

Beyaz Saray’dan PKK’nın güdümündeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı terör yapılanmasına yönelik destek mesajları geliyor.

TIR’lar dolusu silah sevkiyatına hız verilmiş durumda.

ABD’nin bu terör yapılanmasını Türkiye’ye karşı korumak için yeni üs bölgeleri oluşturacağı haberleri geliyor.

Bu terör yapılanmasını güçlendirmek ve meşrulaştırmak için PYD ile Suriyeli Kürt grupların çatı yapılanması olan ENKS’yi birleştirme çabaları sürüyor.

Suriye adım adım bölünmeye doğru götürülüyor.

Benzer bir süreç Irak’ta da yürütülüyor.

Aylardır merkezi Bağdat yönetimi ile Kuzey Irak’taki Federal Kürt yönetimi arasında sorunların çözümü kapsamında yürütülen görüşmelerden bir sonuç alınamıyor.

Bağdat ile Erbil arasındaki kopuş derinleşiyor.

Şiilerin hem kendi aralarındaki hem de Sünnilerle yaşadıkları sorunlar büyüyor.

Türkmenlerin huzursuzluğu da aynı şekilde giderek artıyor.

Yeniden canlandırılan terör örgütü DEAŞ eylemlerini yoğunlaştırıyor.

Yani Irak da Suriye gibi parçalanmaya doğru gidiyor.

İşte sözünü ettiğimiz üst akıl, parçalanacak bu iki ülke içinden bir “terör devleti” çıkarma hesabında.

Hatta denilebilir ki ABD açısından bu “terör devleti” geride kalacak diğer tüm parçalardan daha önemli.

ABD en büyük yatırımlarını buralara yapıyor.

Bu plan doğrultusunda Irak’taki askeri ve diplomatik güçlerinin önemli bölümünü Kürt bölgesine taşıyorlar.

Biden dönemi ile birlikte kurulmasına hız verilen “terör devleti” salt Suriye topraklarının bir bölümü ile sınırlı tutulmayacak.

Söz konusu “terör devleti”nin, Suriye’nın kuzey ve kuzeydoğusu ile Irak’ın kuzey ve kuzey batısının birleştirilmesiyle sağlanacak bölge üzerinde oluşturulması planlanıyor.

Bu çerçevede Suriye’de PYD ile ENKS’nin birleştirilmesine yönelik çabaların benzeri Irak’ta da yürütülüyor.

Yerel kaynaklardan gelen bilgilere göre bu çerçevede ABD’li diplomatlar, KDP ile PKK arasındaki buzların eritilmesi konusunda yoğun bir çaba gösteriyor.

Birkaç ay öncesine PKK ile KDP arasında zaman zaman çatışmalara yol açan gerilim dinmiş gözüküyor. Erbil yönetiminden PKK aleyhine gelen açıklamalarda ciddi bir düşüş söz konusu.

PKK da KDP’ye zeytindalı uzatıyor.

Terör örgütü PKK’nın çatı yapılanması KCK’nın eşbaşkanlarından Cemil Bayık yakın dönemde yaptığı bir açıklamada “KDP ile büyük bir savaşın kaçınılmaz olduğunu” söylemişti.

PKK’nın ele başlarından Murat Karayılan ise önceki gün terör örgütünün televizyonuna yaptığı açıklamada KDP’ye yönelik “iş birliği” mesajları verdi.

PKK, bugüne kadar hedeflerinin “bağımsızlık” değil, güya “Türkiye’nin demokratikleştirilmesi” olduğunu iddia ediyordu.

Karayılan bu açıklamasında üstüne basa basa hedeflerinin “bağımsızlık” olduğunu belirterek KDP’ye “Türkiye’ye karşı birlikte savaşalım” çağrısında bulundu.

“Kürdistan özgürlük davamız önemli bir aşamadan geçiyor. Kürtler Ortadoğu'da bir iradeye sahip oldular… Düşman bize karşı birlik oluyorsa bir Kürtler neden birlik olmayalım?... Bu dönemde Kürt siyasetinin taktiksel düşünmemesi, dar yaklaşmaması lazım. Stratejik düşünmeli. Çünkü dönem stratejik bir dönem” ifadelerini kullanan Karayılan, “Peşmerge ve gerillalardan oluşan ortak bir savunma gücünü oluşabilir mi?” sorusuna da “Bu bizim hayalimiz tabi ki gerçekleştirmek istiyoruz... Biz buna açığız” yanıtını verdi.

PKK açık bir şekilde Biden dönemini kendileri açısından bir şans olarak görüyor onun için “stratejik bir dönem” diyor ve “Anlaşmazlıklarımızı bir kenara bırakıp bu stratejik hedef için anlaşalım” diyor.

Bunu onlara dedirten ABD, çünkü bu “stratejik plan” ABD’nin planı.

Kimilerinin söylediği gibi Suriye’de PYD ile ENKS’nin birleştirilmesi planı, PKK ile PYD’nin ayrıştırılması planı değil aksine PKK ile KDP’nin ve tüm Kürt grupların birleştirilmesi planı.

Suriye’dekiyle eş zamanlı olarak Irak’ta da yürütülmeye çalışılan bir plan.

Karayılan’ın açıklamaları bunun en net göstergesi.

Çünkü bu “terör devleti”nin olmazsa olması PKK ile KDP’nin uzlaştırılması ve birleştirilmesi.

“Terör devleti”nin kurulmasının tüm aşamaları bunun üstüne inşa edilecek.

Irak ve Suriye’de PKK ve bağlı gruplarla KDP ve ona yakın gruplar arasında anlaşma ve birleşme sağlanmasının ardından bu bölgelerin birleştirilerek ABD, İsrail ve Fransa gibi bazı ülkelerin himayesinde “bağımsız bir Kürt devleti” ilan edilecek.

Adı “Kürt” olsa da bu bir “terör devleti” olacak.

Zira hem yönetimi önemli ölçüde terör örgütü PKK’ya verilecek hem de en önemli işlevi Türkiye’nin bölünmesine yönelik terör faaliyetlerini yürütmek olacak.

Türkiye’nin bu süreci önlemek için ilk yapması gerekenin, planın sahiplerinin halihazırda üzerinde çalıştıkları, Murat Karayılan’ın da “hazırız” dediği Irak ve Suriye’de PKK ve KDP ile PYD ve ENKS’nin birleşmesini önlemek olmalı diye düşünüyorum.