XOŞNAV'IN "KÜRTÇE TABELA" KARARI YERİNDE

Yaşar İÇEN 27 Şub 2023

Yaşar İÇEN
Köylerin, şehirlerin, bölgelerin ve ülkelerin ruhu kesinlikle korunmalı…

Küreselleşmeye kendini iyice kaptıran kültürleri bekleyen en büyük tehlike “değerlerini birer birer kaybedip herkese benzeyerek yok olmaktır…”

Köylerin, şehirlerin, bölgelerin ve ülkelerin ruhu kesinlikle korunmalı… Bu korunma rehberliğini de yerel yöneticiler yapmalı. Merkezi yönetimler de yerel dinamikleri desteklemeli… Zira farklı renklerini, ürünlerini, yemeklerini, türkülerini, danslarını, hikayelerini, tarihi mekanlarını, sohbetlerini ve dillerini kaybeden toplumlar zamanla tüm cazibesini kaybeder ve unutulur… Turizm sektörünün amacı “farklılıkları” ziyaret etmek, gezmek, görmek, tanımak, tatmak, yaşamak, satın almak ve şahit olunan farklılıklardan keyif almaktır… Her yer ve her şey birbirine benzerse ruhunu kaybeder ve hiçbir cazibesi kalmaz! Tıpkı devasa binalara, lüks kafe ve restoranlara, çok pahalı alışveriş merkezlerine, gösterişli hayatlara, yabancı hayranlığına, israfa kendini iyice kaptırıp cazibesini yitiren Erbil gibi!

Kendimi bildim bileli “saygı çerçevesinde” hayatını devam ettiren farklı dillere, dinlere, kültürlere, yaşam tarzlarına saygıyla duymakla birlikte merakta ettim; onları tanımak, anlamak, yeni dostlar kazanmak, daha da “donanımlı insan yüreğine sahip olmak” için…
Bununla birlikte toplumları ve ülkeleri ayakta tutan iskelet yapısının korunmasını da en güçlü şekilde savundum… Zira güçlü bir temel ve kolonlar yoksa o bina uzun süre ayakta duramaz.

“Türkiye’de “ana dilde eğitimi” savunanlara karşı yıllardır “devletin dili tektir” dediğim yerdeyim halâ….
İnsanlar dilini ve kültürünü yaşatmak adına tüm sosyal çalışmaları yapmalı, sanatını kendi diliyle icra etmeli, çocuğuna özgürce isim verebilmeli ve yasalar çerçevesinde nicesini yapabilmeli fakat söz konusu eğitim ve devlet yapısı olunca devletin dili-kültürü-ahlakı-menfaati tek olmalı… Zira hemen güneyimizde Irak örneği var. Emperyalizmin dayattığı “sözde demokrasi” ile Irak paramparça oldu. Önce kültürel, sonra dini, en sonunda da mezhepsel bölünmeler ile Irak şimdi dikiş tutmuyor” diyorum, anlatıyorum, yazıyorum yıllardır…

Ve yıllar sonra şimdi görüyorum ki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de artık benim mantık çerçevemden bakmaya başladı… IKBY’de son yıllarda çoğu başlıkta önemli bir revizyon var yakından takip ediyorum… Peşmerge yapısının modernize edilmesi, gençlerin ve kadınların ön plana alınması, bürokraside kurumsal yapının oturtulmaya başlaması, kalkınma ve istihdamın artırılma çalışmaları, tüketim toplumundan üretim toplumuna geçilmesi ve daha nicesi…
Laf aramızda israfa dönük çalışmaları da acilen gündemine almalı Erbil Yönetimi.

Bunca “şehirler ve ülkeler tarihine, kültürüne, diline, güzelliklerine, hikayelerine, mekanlarına sahip çıkmalı” cümlesi nereden mi çıktı? Erbil Valisi Omid Xoşnav’ın aldığı bir kararı görünce önce çok şaşırdım sonra da “kesinlikle çok yerinde” dedim…
Vali Xoşnav, Erbil Vilayeti dahilindeki tüm tabelaların Kürtçe olması için bir aylık süre tanımış işletmelere.
Erbil, ruhunu küreselleşmeye bu kadar teslim etmişken bu karar ne kadar karşılık bulur bilemiyorum… Çünkü Erbil’de hiçbir şey Barzani ailesinin ve tüm Kürtlerin geçmişte verdiği kararlı kurtuluş mücadele ruhunu yansıtmıyor artık!
ABD ve Avrupa hayranlığı had safhada! Mekanların, markaların, yemeklerin, çocuklara verilen isimlerin çoğu Kürtlere ait değil artık! Şehri gezdiğiniz zaman kendinizi çok  rahatsız hissediyorsunuz çünkü “köşeye sıkıştırılıp yok olmaya mahkum edilen Kürt kültürünün acı çığlıkları” kulaklarınızda çınlıyor!
Hatta şimdiki Erbil’in saygısı, sevgisi, hoşgörüsü, misafirperverliği, mütevaziliği de Kürtleri yansıtmıyor artık!
Misal geçtiğimiz günlerde IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin oğlunun sosyal medya üzerinden paylaşılan görüntülerine herkes kızıp tepki gösterirken ben sadece üzüldüm ve hüzünlendim çünkü oğul Barzani’nin yaşayan büyükleri böyle değildi!
Sevgide, saygıda, mütevazilikte, hürmette ve kültürünü yaşatmakta böylesine köklü bir yapıya sahip olan Barzani ailesinin gençleri bile “Kürt olmayı unutmaya başladıysa” Erbil Valisinin aldığı karar çok yerinde ve tüm dünya şehirlerinin dikkate alması gereken önemde…